Pek çok doktorun yardýmý ile ölüyorum. -Büyük Ýskender |
|
||||||||||
|
Eylemi ilk baþlatanlar, çevrecilik adýna yola çýkmýþ ve masumane bir istekle aðaçlarýn kesilmesini engelleyip oradaki doðayý korumak amacýndaydýlar. Geliþmeler gösterdi ki, eylemi baþlatanlar, eylemin masumiyetini sonuna kadar korumasýný da bilmeleri gerekirmiþ. Yoksa aralarýna kurt da, çakal da, provokatörler de sýzabilirmiþ. Nitekim öyle de oldu. Görüntülerden çýkan manzarada, çevrecilerin masum ve haklý duyarlýlýklarý, polis teþkilatý içinden,( ya art niyetli, ya da bireysel sorunlu) kimi polislerin gerçekten aþýrý güç göstermesiyle, ortam radikalleþti. Ortalýk iyice karýþtý. Bu feci manzarayý gören, duyan sýradan halk kesimleri de bu öfkeye tepki gösterdiler ve haklý gördükleri “çevreci” gösteriye katýlým göstererek polisin bu orantýsýz güç uygulamalarýna karþý geldiler. Kitle büyüyünce, kimi kötü amaçlý güçler için de ideolojik ve politik bir fýrsat zemini oluþtu ne yazýk ki. Ýþte bu aþamada kötü amaçlý odaklar, hemen o hazýr kitlenin üzerine konmaya çalýþtýlar. Fýrsatçý kim varsa veya Erdoðan iktidarýndan bir þekilde caný yanmýþ, çýkarlarý darbe almýþ, kimi güç odaklarý sahaya indiler. Çevreciler, bu tehlikeyi göremediler(mi), eylemlerini kendi kontrollerinde tutmayý baþaramadýlar. Ya, bu denli organize deðildiler, ya da, o düzeyde bir bilinçten yoksundular. Kamuoyuna, bu eylemi baþlatan çevreciler kimlerdir, adlarýný biliyor musunuz, diye sorsanýz kimse bilemez. Ben de hâlâ bilmiyorum. Çünkü sonraki günlerde izlenen TV’lerdeki gösterimlerde çevrecilik adýna hiçbir slogan duyulmadý. Çevrecilerin sözcüsü, diye kimse öne çýkamadý da. Fýrsatý kullanabilen ve teknik donanýma sahip olan her alakasýz güç, bir tür sözcüymüþ gibi öne çýkýyordu. Kitleye hep çevreci eylemle alakasýz sloganlar attýrýyorlardý ve hedeflerinde sadece Baþbakan Erdoðan (ve dolayýsýyla hükümeti) vardý. Orada buluþan ve tamamen zýt kutuptaki kimi ideolojik eðilimleri bir arada tutmak adýna ve birbirlerini dýþlayýp daðýlmasýnlar diye, olayýn adýna, kendiliðinden geliþmiþ halk direniþi, dediler. Oysa sol ideolojik güçler, bal gibi, halk bileþenlerinin kimlerden oluþabileceðini çok iyi biliyorlardý. Ýþte odaklar, eyleme karýþýncaya kadar, gerçekten alanda halk vardý; sonrasýnda sadece (var olan) halký kötü emelleri için kullanan alakasýz güçler söz konusuydu. Faþistler ve darbeciler (“Mustafa Kemal Askerleri”, “Ulusalcýlar”, Irkçý milliyetçiler, Ergenekoncular, ÝP ve TGB) nasýl halkýn bileþenleri olabilirlerdi ki? Vb. Çevreciler açýsýndan, þu gerçek artýk kabul edilmelidir; madem ki biz eylemimizin masumiyetini koruyamýyoruz ve hazýr, mesajýmýz da yerini bulmuþken, öyle ise, eyleme son verelim de, gerçek halk desteðinden yoksun þu provokatörlerin iç yüzü de ortaya çýksýn, demelidirler. Oyun bozulsun ki, kötü amaçlýlarýn hevesi kursaklarýnda kalsýn. Olaya akýl hâkim olmak zorunda. Çevreciler, kendilerini kullandýrtmamalýdýr. Þunu iyice bilmeliler ki, kendileri dýþýndaki güçler, ancak kendilerine destek amaçlý oraya gelebilirlerdi; oysa sözüm ona o destekçiler, hazýr toplanmýþ bir kitle bulmuþken, kendi amaçlarý için kullanarak, çevrecilerin eylemlerini kurnazca ellerinden almaya çalýþtýlar. Yani, çevreciler dýþýnda, olaya katýlým gösteren güçler, eðer gerçekten organize iseler, eðer gerçekten bir halk desteðine sahipseler, buyursunlar bakalým, baþka bir zamanda, baþka bir programla kendi eylemlerini düzenlesinler de, görelim güçlerini ve varsa sürükleyebilecek kitlelerini! Ama buna güçlerinin olmadýðý ortada. Olayýn içine provokasyon katarak, eylemi amacýndan saptýrarak, hazýr kitleyi, kendi hedeflerine ve meramlarýna alet etmek istemeleri tam bir kurnazlýk ve vicdansýzlýk örneðidir. Her kesimden ideolojilerin orada iþi nedir; çevrecilik midir, hayýr. Hepsinin ayrý bir hýnçlarý ve çýkarcý amaçlarý vardýr; -Muhalefet yapamayanlar, bari hýrçýnlýklarýmla kendimi göstereyim ve yenemediðim Erdoðan’ a içimden geldiði gibi kin kusayým, diye bu hazýr kitleyi kullanmayý istemiþler. -Ergenekon Terör Örgütü “baba” larýnýn yargýlanmasýný hazmedemeyen (darbeci “ Kemalist”, “ulusalcý” kisvedeki) artýklar, Erdoðan’a kinlerini kusabilmek için bu hazýr kitleyi fýrsat bilip kullanmak istemiþler. -Barýþ sürecine ve PKK eylemlerinin durmasýna karþý olanlar(Kimi CHP, ÝP ve hatta PKK’ li gibi orada olanlar da) bu iþin mimarý görülen Baþbakan Erdoðan’a kinlerini kusmak için bu hazýr kitleyi kullanmak istemiþlerdir. YOL TV’de izledim; Hollanda’da bir Gezi Parký eylemine destek gösterisi vardý (12.06.2013). Oradaki kitle içinde taþýnan simge ve portreler çok ilginçti. Atatürk resmi, Apo resmi, Beþþar Esed resmi bir aradaydý; Atatürk resmi baskýlý Türk Bayraðý, Türk Bayraðý ve KCK Bayraðý yanyanaydý… Ýnsanýn ne alaka, bu ne iþ, diyesi geliyor… Gezi parkýnda da buna yakýn bir ilginçlik vardý; sadece Beþþar Esed resmini taþýyan kimse taþýmýyordu. (Barýþ sürecinin bir tarafý (PKK) ile sürecin keskin karþýtlarý bir arada olamaz, olmamalýydý.) -Elbette, barýþ sürecinden ve Türkiye’nin ekonomik geliþmesinden ve bölgesel güç olmasýný hazmedemeyen kimi iç ve dýþ odaklar da, bu hazýr ve sahipsiz kitleyi, Baþbakan Erdoðan aleyhine kullanmayý istemiþlerdir. Ýhtimaller daha da artýrýlabilir; ancak bunun için baþka istihbarî bilgiler ve veriler gerekiyor. O da o olanaklara sahip ilgililerin iþidir. Ben, sadece bize yansýyan görüntülerden yola çýkarak analizimi yapabildim. Sonuç olarak, çevreci eylemlerin mesajý yerini bulmuþtur; Baþbakan Erdoðan ve Hükümeti de gereken mesajý almýþlardýr. Artýk Türkiye, kendi asýl gündemine dönebilmelidir: -Barýþ süreci hýzlanmalýdýr; baþka oyun ve tezgâhlara yer vermemek için gerekli acil adýmlar atýlmalýdýr. -Gerekli demokratik paketlerin ve gerekli yasalarýn çýkarýlmasýna hýz verilmelidir. -PKK’ nin silahsýzlanma koþullarýnýn oluþmasý için gerekli demokratik zeminin hazýrlanmasýna hýz verilmelidir. -Kürt sorunu, bilimsel anlamda Kürt ulusunun ihtiyacýna cevap verebilecek þekilde (dilsel, eðitimsel ve idarî) tüm yönleriyle çözülmelidir. Artýk hiçbir gücün bu sorunu kaþýyamamasý için. Durum acildir; çünkü birkaç aðacýn kesilmesini bile bu kadar büyütebilecek, pusuda hazýr bekleyen nice karþý (iç ve dýþ bileþenleri olan) güçler vardýr. Bundan sonra da her fýrsatý kollayacaklardýr. Ýstanbul da, nüfusu itibariyle gaza getirilebilecek (belki kendilerince dertleri de olabilen) hazýr bir kitle vardý ve ortam, provokeye uygundu. Tamamen art niyetli bir tezgâh da vardý elbette. Orada 13 aðaç kesildi, diye olayý böyle abarttýlar; haydi ayný güçler, gelsinler bakalým, Erciþ’ teki 200 bin aðaç için de ayný katýlýmý saðlasýnlar da, niyetlerinin çevreciliðini, iyi niyetteki ciddiyetlerini görelim. Hayýr, buralarý, onlara dert de olmaz, provokasyona uygun da deðildir. Çünkü Kürt halký, uyanýk ve politize olmuþ bir halktýr artýk. Ýstanbul halký da, olaylardan sonra sakinleþip, yapýlanlarý sakin bir kafayla sorgulayabildikleri zaman, bazý gerçeklerin farkýna varabileceklerdir. Elbette Baþbakan da dahil, Hükümet, Vali, Polis vs. nin icraatlarýnda eleþtirilebilecek yanlar varsa eleþtirilebilir, bunlara karþý tepkilerini ve taleplerini demokratik yollarla ve mitinglerle gösterebilirler. Oysa eylemlerin sonraki amacý, böyle masum tepki ve taleplerle sýnýrlý deðildi. Eylemleri demokratik bile deðildi; esnaflarýn, taksicilerin, trafiðin, dolayýsýyla tamamen kamunun zarar görmesine endeksli tahribatlar yapanlar, ortama bir savaþ görüntüsü vermek isteyenler, kontrolü ele geçirmiþlerdi. Kürt halký, kendi enerjisini sadece ve öncelikle kendi ulusal talepleri için kullanmalýdýr. Bu saatten sonra, Kürt halkýnýn, hiçbir “tekçi” güç ve çýkar odaklarýnýn amaçlarý uðruna kendi enerjisini kullanmak, kullandýrtmak gibi bir lüksü yoktur. Kürt halký, her sosyal ve politik olayda, kendi ulusal çýkarlarýna ve ulusal bütünlüðüne faydasý oluyor mu veya bu amaca hizmet edebiliyor mu, diye bakmasý gerekiyor. Hiçbir zaman, küçüklü-büyüklü tekçi lider veya tekçi parti çýkarlarýnýn, kendi ulusal çýkarlarý önüne koyulmasýna izin vermemelidir. Ulusal birlik ve beraberliðini hedeflemeli ve tüm enerjisini bunun için (en demokratik yöntemlerle) harcamalýdýr. Her þey, Kürt halkýnýn özgürlüðü, huzuru ve barýþý için olmalýdýr yani. Ýþte bu bilinç düzeyinde politize olan halkýmýz, Ýstanbul’da birkaç milyonluk nüfusa sahipken, Taksim- Gezi Parký eylemlerinde kendini (kitlesel olarak) kullandýrtmamýþtýr. Halkýmýzýn, bölgede de bu bilinç ve kararlýlýðý göstereceðine inanýyorum. Tüm halklara barýþ ve özgürlük dileklerimle. Selam ve sevgiyle kalýn. M.Nazým Güler -13.06.2013 info@mnazim.com
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.Nazým Güler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |