..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Gülün dikene katlanmasý onu güzel kokulu yaptý." -Mevlana
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Ýliþkiler > Hira Selma Kalkan




28 Nisan 2013
Hem Yargýç Hem Suçlu  
Hira Selma Kalkan
Vicdan nerde?


:ADFG:


“Vicdanýmýz yanýlmaz bir yargýçtýr,biz onu öldürmedikçe.”
Balzac

Hep bir kadýn resmi yapýyordu , gözlerinde zaman durmuþ, bakýþý takýlý kalmýþtý. Kim bu kadýn? Ses yok... Ses yok ama dürtsen çok þey söyleyecek gibi. Bir yandan da sorulmasýndan çekinir gibi... Kendine yýllardýr sorduðu soruyu cevaplayamadýðý belliydi. “Bu sandalyede hem yargýcým hem suçlu” dedi sonralarý. Önceleriyse inkar ediyordu. “Karýna ne oldu ?” “Karýmý PKK kaçýrdý …ya da kaçýrmadý o kendisi gitti… .Ben ülkücüydüm ya düþman olduklarý için kaçýrdýlar, sonra da daðda öldürdüler onu . Önce tecavüz etmiþlerdir, sonra da istedikleri gibi bir kadýn olmadýðýný görünce öldürmüþlerdir.” Ne zaman oldu bu ? “ 15 yýl önce.”

Yaklaþýk dört hafta sonra bu kýzgýn bu küskün adam , içindeki savaþý gözlerinde taþýyarak oturuyordu karþýmda. Caný yanýyordu. Yine istemediði soruyla karþýlaþtý : Karýna ne oldu ? Sessizlik… Þimdi ona bakan kadýnýn resmini yapmýyor yapamýyordu. Gözlerinde bir baþkasýna devretmek istediði iki damla yaþ asýlý kalmýþtý. “Karýmý ….ben öldürdüm galiba…” “kaçmadý ya da kaçýrýlmadý yani?” “ Öyle…ama öldürdüðümü düþünmek daha acý verici. Yýllardýr bu acýyla yaþýyorum. Unutmak için sýzana kadar içiyorum. Oðlumun yüzüne bakamýyorum. Neyse ki arada hastalanýyorum da unutuyorum … Karýmý benim düþmanlarýmýn kaçýrdýðýný düþünmek daha rahatlatýcý. Yoksa çok kýskanýyordum öldürdüm demek ….ben yýllardýr bu sandalyede kendimi sorguya çekiyorum ,hem yargýcým hem suçlu. Bir gün kararýmý vereceðim “

Gerçeði gizleyen psikotik dönemde rahattý adam , birtek sürekli yaptýðý resim ele veriyordu acýsýný. Niye yaptýðýný bilmiyordu ama sürekli o kadýn portresini yapýyordu. Sonra gerçeði fark ettiðinde kendiyle yüzleþme dönemi baþlýyor, içinde uyuklayan yargýç harekete geçiyor ve dünyayý zindan ediyordu. Depresyonun çukurunda kývranýyordu. Oysa ki psikozun kucaðý onu hayatta tutuyordu. Tüm algýlarýnda olduðu gibi vicdaný da berraklýðýný yitiriyordu psikotik dönemlerinde. “Bir insanýn hem de en çok sevdiðim insanýn canýný aldým, bunu yaptýktan sonra …benim caným ne ki?” Oðlu affetmiþti babasýný ,biliyordu ki hastaydý ve annesini öldürdüðünde o, sevdiði güvendiði babasý deðildi. Oðlu anlamýþtý bunu. Ya da adamýn düþündüðüne yakýn biçimde annesini öldüren babasý ancak hasta olabilirdi, hasta olduðu için affedilebilirdi. Kýskançlýk hezeyanlarý içinde kývranýrken , ruhunu saran bu hezeyan illetiyle boðuþurken hem sevdiðinden hem kendinden vazgeçmiþti. Ancak böyle kurtulmuþtu bu illetten. Evet artýk hezeyan yoktu, artýk nesne yoktu. Þimdi içini didikleyen illet, vicdan azabýydý. Azabýndan uzaklaþmak için kullandýðýný söylediði alkol, tersine daðýlan algýyý tetikliyor kurtulmak istediði illet zaman zaman üstüne yapýþýyor fakat bu sefer acý deðil huzur veriyordu ona. O zaman karýsýn öldürdüðü bilgisi alkolün içinde eriyip gidiyordu.

Bir arkadaþýmýn evinin duvarýnda gördüm ilkin Sewusen’in fotoðrafýný . Delici bakýyordu,”Kim bu” dedim ve sonra öyküsünü dinledim. Dinlediðim öykü etkileyiciydi, tüylerim dike diken oldu. …. Öyküde hem eksikler hem fazlalýklar vardý. Bir deliyi yüceltme vardý. Heykeli yapýlmýþ, kente mal olmuþ bir deli…Bu nasýl bir deliydi ki heykeli yapýlýyor , herkese deðiyordu. Bu nasýl bir kentti ki delisine heykel yapýyor, kent meydanýna koyuyor ve onda simgeleþiyordu?

Kadýnýn gözlerine bakan kamerayý Dersim’in gözelerine çeviriyoruz. Öyküler, anýlar, acýlar ve yaslar diyarýna….Her yamaçtan ,daðýn köþesinden, suyun þýrýltýsýndan bir insan hayatý akýyor, insanlarýn bireysel öyküsü kentin kolektif öyküsüne karýþýyor. Ýnsanlarýn belleði kentin belleði oluyor insanlarýn vicdaný kentin vicdaný…

Yýllarca dört daðýn içinde izole kalmýþ, bazen da izole býrakýlmýþ. Ýçindekiler ve dýþýndakiler oluþmuþ, bazen da oluþturulmuþ. Bu durum onlarý birbirine , inançlarýna kitlemiþ ,baðlamýþ, benzeþtirmiþ birbirlerine. Munzur nehrinden birer damla olmuþlar. Ötekileþmiþler de…Daðýn dýþýndakilere öteki olmuþlar. Kaçýlmasý ,onlardan saklanýlmasý gereken tehlikeliler olmuþlar. Dillerini ,inançlarýný uzak tutmuþlar , korkulmuþ onlardan. Oysa onlar da korkuyormuþ kendilerinden korkanlardan. Öfkelerini,acýlarýný, umutlarýný daða baðýrmýþlar, nehre baðýrmýþlar . Yo baðýrmamýþ, yakarmýþlar… Dað, taþ ,su ,aðaç tüm doða canlýymýþ,kutsalmýþ. Daða kurban adanýrmýþ , bazen kanlý bazen kansýz. O daðlarda evlatlarýný kurban edenler de olmuþ. Kimi zaman zorla göç ettirilmiþ , anadan babadan kardeþten topraktan koparýlmýþ daðýtýlmýþ, kimi zaman rýzkýný bulmaya kendileri çýkýp gitmiþ. Göçebelik varmýþ ruhunda zaten. Mal mülk neymiþ ki bugün var, yarýn yok. Dað taþ zaten herkesin, su hava aðaç herkesin. Hem onlarýn da kendi caný, kendi zamaný varmýþ. Doðayla iyi geçinilmeliymiþ. Atalar cezalandýrýrmýþ.

Travma var, yas var kentin tekrarlayan tarihinde. Sarýldýklarý, kimliklerinin bir parçasý haline getirdikleri travmalarý var. Yaþanýlanlara anlam aramak , travma sonrasý ayakta kalabilmek için inanca ihtiyaçlarý var .Travmalarýna sýðýnmak , hissettikleri maðduriyeti onurlu kýlmýþ bazen, bazen çaresiz bazen öfkeli ,çoðunca da birbirine sýðýnmýþlar. Acýlarýný türkülere katmýþ daða ,suya salmýþlar. Bilmiþler ki , su temizleyendir, alýp götürendir, yenileyendir, kapsayandýr.

Maðdur kimliði de taþýyan halk için maðdur olanýn yanýnda olmak vicdan borcu olmuþ. Delileri maðdur etmemeye çalýþmýþ. Onlar baþka bir donda gelmiþ , parayla dünya nimetleriyle iþi olmazmýþ , baþka bir alemin habercileri , baþka bir alemin bað kurucularýymýþ. Onlarý incitmeden sahip çýkmýþlar , elindekini paylaþmýþlar ,olduklarý gibi kabul etmiþler. Vurup kýran saldýran oldu mu deli olmuþ gözlerinde , ya sarýp sarmalayarak ya toplumdan izole ederek o saldýrgan olanlarý deðiþtirmiþler. Ýþte kimseye zararý olmayan , kimseye saldýrmayan, para pula tamah etmeyen o delilere veli demiþler.

Anadolu'nun birçok küçük kentinde , birçok kasabasýnda herkesçe tanýnan deliler vardýr. Her evin evladý, herkesin oðlu-kýzý-amcasý-teyzesi… Herkese , kendine durduðu mesafe kadar eþit mesafede durabildikleri için deliler, herkesi birleþtiren bir merkez noktasýdýrlar. Kendi öykülerinin peþinde koþan insanlar arasýnda , bir öyküsü var mý umursamadan dolaþan deliler kentin öyküsü olurlar. Ve belleði ve vicdaný…

Kentin sokaklarýyla, rengiyle kokusuyla, dokusuyla hem hal olan deliler, kent uyanmadan uyanýr, sokaklarýn, aðaçlarýn ,evlerin üzerine sinen gecenin o ürpertili perdesini kaldýrýr,her tarafýna dokunur. Bir deli için bir kent evi gibidir. Oysa hezeyanlarý etkisinde karýsýný öldüren adam için evi hapishanedir. Kent kimsesizliðidir.

Toplum deliler sayesinde kendi vicdanýyla hesaplaþýyor. Onlarý görmek kendilerin bütünlüklü yanlarýna bir tehdit ayný zamanda , belki de herkeste varolan psikotik çekirdek titreþiyor bu görmeyle. Onlara yanlýþ yapmaktan zarar vermekten korkuyorlar ,temelde cezalandýrýlmaktan korktuklarý için. Çünkü onlarýn hangi ruhlarla ne tür baðlantýlar içinde olduðunu bilmiyorlar. Belki bir sýrrý var, kerameti var… Mucize beklentileri var yani… Bunca travmanýn içinde yaþarken tekrar tekrar inanacaklarý, tutunacaklarý bir nesneye veya duyguya ihtiyaçlarý var. Biraz da arka çekmecede saklanan , unutulan ,orda öylece býrakýlan, aslýnda bilinen ama bakýlmayan gibi kentin delileri. Ordalar biliyorsun ,ama kurcalama…Bilinmez var onda , medet de var. Kurtarýcý özlemi de... Sýrlý olduðuna göre , dünyasý farklý olduðuna göre , düþünce þekli varoluþ biçimi farklý olduðuna göre,kurtarýcý da, iyileþtirici de olabilir. Bazen süperego olur deli; halký sýnýrlar durdurur, korkutur ceza beklentisiyle , bazen suçlulukla korkutur. Bazen id olur; içindeki dürtüleri ,baþýboþluðu akýtýr. Onda saf halde ,çýplak insan ruhunu, aslýnda id’ i , aslýnda immatür, olgunlaþmamýþ, aslýnda ayrýþmamýþ kendilerini görürler, rahatlarlar.Kendilerindeki kötülüðü boþaltýrlar, günahlarý… Günah çýkarýrlar,suçluluk duygularýný onda tamir ederler, çýkarsýzlýðý, tartýp düþünmeden davranabilme hayallerini, fütursuzluðu onda giderirler. Bazen takýlýr dalga geçer eðlenirler , severek eðlenirler. Yüklü duygularý ona býrakýrlar. Dersimli bir nine tek cümleyle durumu özetlemiþti :“ Onlar bizim günahýmýzý taþýyorlar “


Kimi için þifacý olur Sewusen, aðrýlarý dindiren, kimi için bilici olur umut veren, kimi için mülksüzlük olur , dünya nimetlerine sýrt çeviren bir ermiþ, para pulla iþi olmaz. Kimi için bu dünyanýn boþunalýðýnýn hatýrlatýcýsý olur. Bir çoðu için kardeþ olur. Kent, Sewusen için yardýmcý ego-benlik olur. Kentle bir birlik olur, parçalanmýþ, sýnýrlarý daðýlmýþ benliði kentin sokaklarýyla insanlarýyla sýnýrlanýr.

Karýsýný öldüren adam katil olur. Belki yük olur oðlu için, belki bitmeyen yasý olur anasýnýn, babasýnýn hastalýðýyla uðraþýrken anasýzlýðýn acýsýný yüklenmekten kurtulur. Bakýrköy Ruh Sinir Hastanesi’nde sosyal þifada nüks olur, ülkücü arkadaþlarý için “kim o ,o bizden deðil” olur. Sýðamaz adam bir yere. Kendi sandalyesinde hapis olur. Belki kendini bekleyen kendisinin celladý olur.

Deli kelimesinin sözlük anlamý “aklýný yitirmiþ olan, mecnun” manalarýna karþýlýk gelmekte. Hak’ka varmanýn , akýllý kalmaktan ziyade ancak deliliðe meyletme sayesinde gerçekleþebileceði kabul edilmiþ. Aklý bu denli kurban edebilme cesaretine sahip olanlarýn hakikate, dolayýsýyla gerçek aþka ulaþabileceklerine inanýlmýþ. Ýþte bu özellikleri nedeniyle delilik kutsiyet kazanmýþ ve delilik ile velilik arasýndaki bu belli belirsiz çizginin varlýðý delilere gösterilen yarý saygýnýn nedenlerinden biri olmuþ. Ancak karýsýný öldüren adam bu mertebeye çýkamamýþ. Arada asýlý kalmýþ. Ne tümden deliliðe meyletmiþ ne nehirlere baðýrmýþ ýzdýrabýný… arada, arafta asýlý kalmýþ. Hakikati bazen hastalýðýnýn sisinde kaybolmuþ, duyduðu tek hakikat vicdan azabýymýþ.

Þehre dýþarýdan gelen bir yabancý tarafýndan, sokakta uyurken baþý taþla ezilerek gerçekleþen Sewusen ‘in ölümü halk için çok acýtýcý olmuþ.Yas ilan edilmiþ, yýllarýn yasýný taþýmýþlar onun tabutuyla. Hiç ölmeyecek gibi gördükleri Sewusen öldüðünde ölen sadece Sewusen deðilmiþ, O’nunla birlikte kentin masumiyeti , muzipliði de ölmüþ. Yüzünün gülen yanýna bir tokat inmiþ , gözyaþlarý gözünde kalakalmýþ. Vicdaný darbe almýþ. Tabi burada derin bir suçluluk hissi de var. Onu koruyamamaktan dolayý, sahip çýkamadýklarý için cezalandýrýlmýþlar gibi. Bir yabancý tarafýndan haksýz yere katledildiði için haksýzlýk duygusu, bu kadar yüceleþtirdikleri kiþiyi ölüm giysisinde görmekten dolayý hayal kýrýklýðý var , insanýn ölümlü olduðunu tekrar hatýrlattýðýndan dolayý kýzgýnlýk var. Kýzgýnlýktan dolayý utanç var. Ve onunla kurduklarý baðlardan dolayý ,ona yüklediklerinden dolayý þimdi boþluk, kimsesizlik duygularý var. Bütün bunlarý taþýmak zor…. Mezarlar, ölüm ritüelleri yasý kolaylaþtýran , kiþinin öldüðünü ama ondan bir parçanýn taþ da olsa bir yerde durduðu için simgesel olsa da devam ettiðini göstermesi açýsýndan önemli.. Ölümün kabulunu ve baþ edilebilmesini kolaylaþtýrýyor. Sonrasýnda ölene sevgisini göstermek için gidip çiçeklerini sulayabileceði bir mezar bulunmasý bir parça rahatlatýyor. Bu, ölenin ardýnda kalanlarýn ihtiyacý… Heykeli de O’nun þehirdeki konumunu gösteren bir þey. Ýnsanlarýn vicdanlarýný rahatlatabilmek , duygularýný yönlendirebilecek bir mecra olmasý bakýmýndan da önemli. .

Büyük Baba Kureyþ aslana binmiþ aslaný yürütmüþ Baba Mansur evinin duvarýný yürütmüþ. Kureyþ, bu keramet karþýsýnda “Sen taþa can verdin “ diyerek Baba Mansur’un elini öpmüþ. Büyük Baba Mansur olmuþ. Bu halk bu deðerleri yaratmýþ ve ona inanmýþ. Belki bu deðerleri yaratýp inanmasa, ya da inanýp yaratmasa yaþamýn elini tutamayacak. Adam, zaman zaman psikotik dönem geçirip karýsýný kendisinin öldürdüðü gerçeðinden uzaklaþýnca , düþmana kaçan karýsýnýn öldürüldüðüne inancýna yaþayabiliyor. Tutamadýklarý yasý , unutmak istemedikleri deðeri bir heykelde bir adamda simgeleþtiren halk vicdan azabýyla ve suçluluðuyla yüzleþirken , adam psikotik dönemlerinde gözlerinden kaçtýðý karýsýný donakalmýþ bakýþýyla resmederek, saðlýklý dönemlerinde kendini yargýlayarak vicdan azabýný sandalyeye baðlýyor.

Adam, ender de olsa baþýný kaldýrýp çevresine baktýðýnda, diðer insanlara,haberlere , televizyona yani bakabildiði ne varsa baktýðýnda , insanlarýn alkol ve hezeyan olmadan içlerindeki mahkemeyle nasýl yaþadýklarýna þaþýrýyordu. Vicdanlarý neredeydi bunlarýn ? Bunca kötülüðe, ötekinin yok sayýldýðý bu dünyaya vicdanlarý varsa nasýl dayanýyorlardý ? Gizli gizli içiyorlar mýydý acaba,yoksa çaktýrmýyorlardý da tümden bir hezeyan içinde mi yaþýyorlardý? Ne yapýyorlardý ? Nasýl beceriyordu bunca insan ayýkken vicdaný cebinde taþýmayý. Þçedrin’ in 'vicdan kayboldu' öyküsünde cepten cebe atýlýp kurtulunmak istenen vicdan nereye gitmiþti? Sonra buldu adam; denize atmýþlardý vicdaný. Vicdan denize atýldýðýnda o sarhoþtu herhalde. Belki de… deniz kendisiydi…

**Psikeart Dergisi’nin “Vicdan” sayýsýnda yayýnlandý.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýþkence ve Hekim

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Düþ Ýzleri [Þiir]
Ýllüzyon [Þiir]
Frances Farmer'ýn Hüzünlü ve Direngen Öyküsü [Öykü]
Yedi Kalpli Kýz [Öykü]
Yakýnma [Öykü]
Yeni Bir Aile [Öykü]
Mor Mayýs [Öykü]
Dönüþüm [Öykü]
Böbrekte Buluþma [Öykü]
Yolculuk [Öykü]


Hira Selma Kalkan kimdir?

. . . . .

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hira Selma Kalkan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.