Klinikten içeri girdiðinden beridir gelen kesif pudra kokusu bir firma tarafýndan sprey haline getirilmiþ ve bu sonsuz steril hava sinir bozucu hale gelmiþ iken eski dost üzerinde takým elbise kývamýnda özgüveniyle karþýlamýþtý onu. Ýlerleyen bu zaman içerisinde giriþimciler benzin kokusu sevenler için bile oda spreyleri geliþtirmiþti. Doksanlarýn ortalarýnda metruk Çanakkale Lisesi’nde dökülen sývalarýn fark edilmesi kadar mühim adam nasýl bu hale gelmiþti? Makam odasý türlü sanat objeleriyle süslenmiþ, ceviz aðacýndan masasý üstündeki fýstýk yeþili masa lambasý ile kombin, Assos taþlarýndan yapma þömine ile taç, en az “ikiyüz yaþýmdayým” diyen vitrinde süslü barutlu tabancalarla süs, giriþteki duvarýn sað köþesinde duran baþarý belgeleri ile buram buram kusursuzluk eðilimine gark haliyle gireni etkilemekteydi. Derken mikrodalga fýrýn aldanýþýndaki sýcak karþýlama sohbete dökülüverdi.
Dr.Sakin “Ne içersin ? Çok güzel Kazdaðlarý’ndan kalma kekik çayý var saklanmýþ hem de 2015 içer miyiz? Dediðinde evvelinde açgözlü altýn arayýcýlarýnýn dümdüz ettiði Kuzey Ege’nin akciðeri Kazdaðlarý artýk çoktan yok olmuþtu bile. Kalan izler aklý kurnazlýk sanan ölü soyucularca mahzenlere atýlmýþ þaraplar misali saklanmýþtý. Paraya dönüþtürülebilen tüm nostaljik objeler misali bu çaylar parayý bulan yeni oligarka pazarlanmýþtý. Derken çamurlarla güreþen adam:
“Yok ben almýyayým ama su varsa eðer alýrým eee neydi þu ilaç markasý lütfen ondan olsun”
“Tabi hay hay” dedi ve “zihninden baðlantý kurduðu istakoz sekretere buyruk verdi “Kýzým bize iki Dolkan su bir tanede Old Ýda Çay”. Genelde patron milleti anlaþýlmaz þekilde sekreteri kendiyle yaþýt dahi olsa kýzým derdi.
“Çok zaman oldu deðil mi görüþmeyeli? Sen en son çamur mamur bir þeyler yapýyordun ne oldu devam mý?” dediðinde kentin en tepesinde olan hava radar gibi yukarlarda bir tonlama ile bu görgüsüz kudrete sýðýnan oda adeta inledi.
-Devam iþte öyle, yoðuruyoruz…
-Zor bir askerlik yapmýþsýn aldým haberlerini, eee tabi memleket meselesi, olucak deðil mi?
-Aslýnda zorluk yoktu öyle insanlar vardý sadece yaptýk geldik biliyorsun gereklilik.
-Bilmem mi ? bende savunma bakanlýðýndaydým, Algý Müsteþarlýðýnda bir takým deneyler yaptým malum ordu bizim gibileri çalýþtýryor orda. Neyse ki çalýþmalarým sonuç buldu ve bu kliniði açtým devam ediyoruz iþte.
-Duydum tabi hatta þaþýrdým senin gibi sakin bir adamý seçtiklerine…
Demesiyle birlikte ikinci kanaldan savaþ baþlamýþtý bile. Aslýnda bazý savaþlar gebeliði geçin dokuz aylýk hamile bir kadýnýn uygun kýyafetlerle kendini saklamasý gibi kamufle olgunlaþýr durur ya görmezden geliriz, belliydi zaten kýpýrtýdan tatsýzlýk çýkacaðý.
-Sende zengin olmuþsun, tonlaman deðiþmiþ yüzüne gözüne renk gelmiþ.
-Eee tabi yüzü gözü çamurlumu kalaydým, bak þimdi algýnda, zihninde arat beni bir sürü çalýþmam algý dairesince onaylý, insanlar beni takip ediyorlar, þimdi sen eski zamanlardaki anarþist adamsýn hala ama korkma klinikte algý filtresi hükümetçe bana verildi, istediðini söyle gitmez yasaklý olarak güvenli bölge burasý hahahahahaha!
-Hala o eski adamým!
-Zeynep’le evlenmiþsiniz Allah mutlu etsin, nasýl geçiniyorsunuz kira mira ?
Ýþte bu cümle eski zamanlarda savaþ meydanlarýnda onurlu sultanlar ve krallar arasýnda ki diyalogtan ýrak, her þeyiyle insanýn en vahþi tabiatýný uyarmaya yakýn olarak yýlda bir kez kente uðrayan heybetli yýldýrýmlar gibi vurmuþtu. Oysa savaþ kimine göre onurluda yapýlabilirken bu çirkef tarz kýþkýrtýcý bir þekilde geliþivermiþti.
-Geçimden ziyade seçime odaklandýk biz, iyiyiz böyle öznel gidiyoruz.
-Amma yaptýn ha , þimdi çocuðunuz olacak çamur yapýp , satýp mý geçineceksiniz?
-Yok Zeynep ve ben çamur olmayalým diyoruz hayatta…
Þimdi karþý saldýrý sýrasý çamur üstadý kahramanýmýza gelmiþti. Nitekim onurlu adamlar kötüler karþýsýnda aslen pek güçlüydüler de tarih hep eli maþalýyý yazmasýndan ibaret olduðu için gölge misali devam ederlerdi serinlik katýp hayata.
-Temiziz diyorsun yani
-Erdem budalasý olmadýk, güçten de erdem almýyoruz diyeyim
-De tabi ne iyi etitin de geldin sana bir fotoðraf göstereyim þimdi, iyi bak!
Dedi, aniden duvar bir anda dijital bir form alýp, alýmlý odanýn sol köþe duvarýnda siyah beyaz fotoðraf belirdi ve odanýn Iþýklarý otomatik olarak resmi en gösteriþli hale dönüþtürüverdi. Resimde subay üniformalý gençten bir adam durmakta ve sinir bozucu bir gülüþ ile odadaki pudra spreyini yenmekteydi.
-Dr. Josef Mengele tanýmamýþsýndýr belki ama uðraþa geldiðim çalýþmalarýmýn babasý, genetik biliminin aðasý, geçtiðimiz yüzyýlda “ölüm meleði” derler fakat bugün insan vücudunda ihtiyaç duyulan tüm organlarý üretebiliyorsak onun sayesinde ve ben aldýðým destekle yeni nörolojiyi þekillendiriyorum, yaratacaðým bir kýsým nesil beni kötü bilse de bilim geliþmede hep beni anacak. Barýþ söylevleri hep olacak ama biliyor musun acýmadan yoksun bir nesil için müsteþarlýktan tam yetki aldým?
Derken istakoz kýlýklý sekreter heybetli oda kapsýna yaklaþmýþ ve bu savaþa geçici son veren topuklu ayakkabýlarýyla ikramlarý taksim etmeye baþlamýþtý bile.
-Çok anlamlý duruyor, þimdi biliyorsun bir söz var “alýþmadýk götte don durmazmýþ” bana onu çaðrýþtýrdý, neyse kalkayým ben öyle yýllar sonra uðramak istedim yanýna, buradan kordona yürüyeceðim nefes almak lazým bu arada algý filtresi için teþekkürler çünkü baya bir küfür ettim içimden…(DEVAM EDECEK) Cumhur Ç.