Bazen soðuk kýþ günleri dolanýrken sokaklarda elimi cebime attýðýmda takýlan ucuz çakmakla paylaþýrým kaygýmý. Önce sýkýca kavrar gaz düðmesine basarým, cebim gaz ile dolar sonrasýnda ise baþ parmaðýmla çevirdiðim yuvarlak, týrtýklý, ara ara çakmak taþýyla inatlaþan ve o çakmak taþý bittiðinde aksýran metal tekerleði çevirdiðimde ani bir parlamada geçici ýsý alýr, minimal bir adrenalin yaþarým her parlamada defalarca. Bir yandan kaygým aklýmla çaydanlýktaki ast üst iliþkisini yaþar, nihayetinde dem bulduðumda býrakýrým. Kimi zamanlar boðazdan geçen eskili püskülü gemilerin paslarýna konsantre olur; içimde saklý, denizden bihaber kavruk Anadolu Çocuðuna "Bak bu gemi kuru yük gemisi" ahkamýný keserim, rahatlarým. Kimi zaman kaygý gediðinde yine elime vurur gölgesi ya bir kaðýda bilinçaltýmý karalarken, yada kýrmýzý Ýsviçre çakýmla bir dalý alýp manalý manasýz yontarken aniden uyanýrým. O aradaki donuk zaman "yazdýklarým gelmedi galiba sana, hýýý baðlantýda var bir sýkýntý" uyanmasýný yaþamak gibidir. Kimi zaman bu diskonnekt zamanlarý algýladýðýmda uzasýn gitsin isterim ama yöntemine aþikar deðilim, öylece gelir, zamaný ve yeri o seçer, vergi dairesinde yýllar önce unutulmuþ borç gibi çýkýverir ansýzýn...Cumhur Ç.