Dostlarým vardýr benim, arayýp soran. Acýya hassastýr burunlarý. Ýncinen yerlerimden akan kanýn kokusunu aldýklarý zaman, etrafýmda daire olurlar. Sabýrla beklerler sarsýlmamý ve ilk düþüþümde, her biri bir parça alýr bedenimden. Leþ kargasýndan farklarý yoktur hiç birinin. Acýyan ruhum umurlarýnda deðildir. Biraz alkol, biraz da beyaz kadýn sürünce, yaralar iyileþir zannederler. Böyle bilmiþ böyle öðretilmiþtir onlara. Param olduðu sürece benim yanýmdadýrlar. Aðlarken mendil yerine elime bir bardak viski tutuþtururlar. Görseler de gözlerimden akan yalvarýþ yaþlarýný, görmediklerini savunurlar. Kimse acýsýný paylaþmak, dertleþmek istemez. Sadece sapýklýklarýmýzý, arzularýmýzý anlatýrýz birbirimize. Hep güler dalga geçeriz hayatla. Yattýðýmýz kadýnlarla böbürlenir, birbirimizi geçmeye çalýþýrýz. Dostlarým vardýr benim, yaþadýklarý hasarlý, yalnýz çocukluk çaðlarýný, pahalý markalarla örterler. Kullandýklarý arabalarla kýyaslarlar beyinlerinin emiþ gücünü. Bolca alkolle, süspansiyonlarýný bozarlar. Hepsinin torku düþüktür, zekâlarý gibi. Çünkü diðer insanlarýn aksine hayatta kalmak için zekâya ihtiyaçlarý yoktur. Yeterli mevkileri, lüks arabalarý ve paralarý vardýr. Çaba harcamalarýna gerek yoktur tutunabilmek için. Dostlarým ve ben böyle yaþamaya mahkûm edilmiþ, iblisin torunlarýyýz ve kendimizden baþka kimseyi sevemeyiz. Sevemeyiz deðil mi? Acaba Sevebilir miyiz?