Kendinden daha uyanýk insanlarý iþe aldýðýn zaman, senin onlardan daha uyanýk olduðunu kanýtlamýþ oluyorsun. -R. H. Grant |
|
||||||||||
|
Hata. Sonra bir kez daha. Yeþil ýþýðýn yanmasý ve çýkan dijital sese ayak uydurarak, bir adým ileriden çýkan kartý geri aldý. Göbeðinin hizasýndaki demirleri ve turnikenin üzerinden atlanmamasý için geçiþi engelleyen kapaðý iterek yürüdü. Ense kökünde duyduðu sýcaklýða aldýrmaksýzýn geçti. Arkasýna döndüðünde kendiyle birlikte turnikenin üzerinden atlayan cepli pantolonlu, renkli kazaklý ve kapiþonlu-haki renkli montuyla, saçlarýnýn küçük örgülerine tutturulmuþ alacalý tokalarýný sallayarak koþan birini görüyordu. Kalabalýðýn sesine karýþan hoparlör uðultusu merdivenlerde yankýlanýyordu. “Çýkýncaya kadar lütfen biletinizi saklayýnýz…” Aþaðý indiðinde kendisine en yakýn kapýya koþtu. Düðmeye bastýðýnda, bir hava boþalma sesiyle birlikte otomatik kapý açýldý. Biraz ileride gitarlarý ve trampetleriyle müzik yapan bir gruba ince bir bakýþ atýp içeri girdi. Gecenin 11’inde RER (Bölgesel Ekspres Aðý) D hattý neredeyse boþ oluyordu. Ýyi aydýnlatýlmýþ kabinlerin içinde iki metre ötede parýldayan boþ oturaða çöktü. Ayaklarýný karþýdaki koltuðun altýna doðru uzattýðýnda camýn dýþýnda karanlýk tüneller akýp gidiyordu. Göz bebeðinin derinliðini camda parýldayan tren ýþýklarýna doðrulttu. Vagonun içindeki yansýmalarý süzüyordu. Bir küme ileride oturan yaþlý ve fötr þapkalý adama doðrulttu. Elinde hýþýrdayan radyonun frekans düðmesini çeviren paltolu adamýn iyi uydurulmuþ renklerden oluþan fularýna baktý. Vagonun çýkardýðý tüm bu gürültü ve yalpalayan kabinine raðmen radyonun sesini duyabiliyordu. “ Ýçiþleri Bakaný Michele Alliot-Marie, bazýlarýnda tabanca olduðu belirlenen yaklaþýk 30 kiþilik bir grubun Grigny banliyösünde bir fýrýnýn tahrip edilmesiyle baþlayan olaylara müdahale etmek isteyen polise silahlý saldýrýda bulunduðunu söyledi.” Önünde açýlmýþ ayakkabý baðlarýný gördü. Ayaðýný kendine doðru çekti. Baðlarý düðümlerken etrafýna bakýndý. Kulaðýndaki kulaklýðýn farkýna vardýðýnda, beklemeye aldýðý müzik çalarýn düðmesine bastý. Kulaðýnda ritimler adým adým ilerliyordu. “rüzgar bizi taþýyacak yoldan korkmuyorum tadýna varmak, görmek gerekecek göðüs boþluðunda zikzaklar ve herþey iyi olacak orada” Ýþaret parmaðýyla diðer elinin üst yüzünde bu ritme eþlik edercesine dans ediyordu. Favorilerinin kenarýndan uzanan kablolarý düzeltirken birkaç gündür uzayan sakallarýný sývazladý. Ayaðýný yeniden karþý koltuða doðru sürükledi. Converse’leri her zamankinden daha tozlu görünüyordu. Kafasýný kaldýrdýðýnda vagon ýþýldýyordu. Flu bir evren patlamasýnýn orta yerinde alacalý bir kurdele gibi asýlý duran gülümseyiþini gördü. Ýnce ince örülmüþ onlarca saç örgüsü ve o renkli tokalarý, kazaðý, geniþ pantolonu ve kapiþonu oradaydý. Çantasýný önüne doðru çekmiþ, kýrmýzý ve mavi yüzükleriyle uyumlu bileklikleri kollarýnýn arasýndan çýkan elleri de… Yüzüne baktý. Gülümsedi. Kulaðýndaki kulaklýklarý çýkarýp müzik çalarýn düðmesine dokundu. - Kapatma lütfen, dinlemelisin. Etrafýna bakýndý, karþýsýndaki devam etti. - Hatta ben de dinleyebilirim. Müzik çalarý ona doðru uzattý. - Hayýr, biri sende kalsýn. Karþýsýndan kalkýp yanýna geliyordu þimdi. Kulaklýklardan birini uzattý. Diðerini kendi aldý. Müzik, ikisinin ayný noktaya bakan yanaklarýndan yankýlandý. “rüzgar bizi taþýyacak büyük ayý’ya mesajýn ve yarýþýn yörüngesi kadifeden, yumuþak kýsa bir an hiçbir þeye yaramasa da git” - Biletini de bölüþtük. - Anlamadým? - Turnikeden geçiyordun. - Eee? - Arkandan atladým kapý açýlýnca. Gülümsedi. Mýrýldandý. - “Kadifeden, yumuþak kýsa bir an…” Tren tünellerin arasýndan çýkýp yanýp sönen gece ýþýklarýnýn orta yerinde, uçsuz bucaksýz bir kýzýllýða çýktý. Camdan yüzü yansýyordu. Gamzeleri de öyle. - Adýn ne? Bozuk aksanýyla cevap verdi. - Deniz. Gülümsedi. Hýçkýrýk gibi bir kahkaha. - Güzel. - Senin? - Barýþ. Vagonda yeniden kahkahalar duyuldu. Birkaç evsiz, gözlerini ovuþturarak bakýndýlar. Yaklaþýk yarým saattir, Fransýzca konuþuyor, müziðin týnýsýna kapýlýp yola devam ediyorlardý. - Türkmüsün? - Türkiye’denim. - Onu anladým. Arnouville’de mi oturuyorsun? - Hayýr, bir arkadaþým orada. - Nereden geldin? - Ýstanbul’dan. Öðrenciyim. Sen, sen nereden nereye? - Gonesse’ye. Evime. Gece ýþýklarý bir þerit gibi akýp gidiyor, þehrin yüksek kulelerinden gitgide uzaklaþýyor, yerini renksizleþen binalar alýyordu. - Artýk Türkçe konuþabilirmiyim? - Elbette. Cannes film festivaline ait grafiklerden oluþan çanta kapaðýný düzeltti. - Bir ay önce Türkiye’den geldim. Fransýz Kültürü okuyorum ama sanýrým Fransýzca konuþamýyorum. - Yo hayýr, oldukça iyi. - Aslýnda bir yurt ayarlamýþlardý, fakat bir arkadaþýmda kalýyorum sýklýkla. - Güzel. Trenlerde dikkat etmelisin. - Ediyorum. Ýþaret parmaðýna takýlý boncuklu yüzüðü gösterdi. - Alaturka ha? Gülümsedi, sessiz kaldý. - Derler ki; her boncuk bir gülümseyiþ getirir. - Getirmeli. Gülümsetmeli. Çünkü insan, bir boncuðun ipe diziliþi kadar basit bir Dünya’da yaþamýyor. Deniz’in elinde tuttuðu “Les Aventures d’Arthur Gordon Pym” (Gordon Pym’in öyküsü) kitap kapaðýnýn üzerindeki yelkenli resmine birkaç saniye gözbebeklerini kenetledi. - Bir hayal kuramýyor artýk insan. Poe deðiliz. Böcekleri sevemiyoruz. Ýnsanýz maalesef, Kafka deðiliz. Ýnsanlar þehirlere gelmediler aslýnda, sürüldüler. Öyle ya da böyle, rüzgar onlarý taþýdý. - Herkesin bir hikayesi var bu sokaklarýn arasýnda, bu kent, bu kent koca bir otel gibi. Koca bir kent, koca bir otel. Valizleri için çok fazla yer yok. - Doðru, herkesin bir hikayesi var. Baþka þehirlere gidiyor, baþka evlerde kalýyor, baþka düþler kuruyor, baþka diller konuþuyoruz. Baþka hayatlarýn peþine takýlýp bir baþka susuyoruz bazen. - Senin valizinde ne var? Sol bacaðýnýn altýnda duran siyah çantayý gösterdi Deniz. Gülümsedi, cevapladý: - Kirli çamaþýrlar, sade bu. - Bir de hikayesi olmalý insanýn. - Çok küçüktüm. Uzak, çok uzak köylerin o uzak, uzak býrakýlmýþ iklimlerinden biriydi iþte. Doðduðum günü bilmiyorum, ama sonrasýný biliyorum. Ýnsan unutmaz anlýyor musun? Unuturmuþ gibi görünür. O uzak köyü hiç unutmadým. - Unutmamalýsýn da belki. - Hiçbir þeyimiz yoktu, geceleri damda izlediðim yýldýzlardan baþka. - Þiir gibi konuþuyorsun. - Cemal Süreya okuyorum. Ýmalý bir gülücük attý. - “Hiçbir þeyim yok akýp giden sokaktan baþka…” - Bizim sokaklarýmýz deðil yýldýzlarýmýz vardý. - Belki daha iyi. - Öyleydi. Sonra gökyüzünü kýrmýzýya buladýlar. Yýldýzlar deðil uçaklar vardý… - … - Nenem anlatýyordu bi gün. “Çok küçüktüm” diyordu. “Çok küçüktüm, evimizin toprak duvarlarý artýk dayanamýyordu rüzgara…” - … - “Çok küçüktüm…” diyordu. “Yenecek ne bir aþ, yakacak ne bir taþ vardý… Üç tane kardeþim, annem bir de ben… Duvarlar sallandý bir gün… Annem bizi alýp kaçmadý. Bir ben çýktým topraðýn arasýndan… Annem bizi alýp kaçmadý… Fakirdik yavrum, yenecek aþýmýz kalmamýþtý, kalmamýþtý yaþayacak günümüz…” - … - Benim de hikayem buna benzer, çok küçüktüm o uzak yerde, o uzak köyü yaktýlar - Sonra buraya geldiniz öyle mi? - Ýnsanýn yaslanacak bir aðacý olmalý, öyle deðil mi? - Elbette. - Bir orman yangýnýnda kaybettim ben düþlerimi. - … - Fakirdik, uzaktýk. Yenecek aþýmýz kalmamýþtý, yaþayacak günümüz… - Peki þimdi? Þimdi mutlu musun? - Þimdi her þey daha uzak, daha dayanýksýz rüzgara… Kulaklýkta yeniden sesler yankýlandý. Her þeyi unutmak ister gibi karanlýða bulanan kenar mahalle duvarlarýna bakýndý. Tren birkaç tünele girdiðinde baþýný çevirmedi. “rüzgar onu götürecek herþey yokolacak ama rüzgar bizi taþýyacak okþayýþ ve mermiler ve bu felaket bizi çekip duran baþka günlerin sarayý dünün ve yarýnýn…” Düðmeye basýp müziði durdurduðunda hala camdan karanlýk boþluða bakýnýyordu. - Sonra annem babamdan ayrýldým. Kardeþlerim yýllar sonra geldi buraya. - Buna sevindim. - Haklýsýn sanýrým, her boncuk bir gülümseyiþ getirir. - Nasýl, anlamadým? - Belki boncuk biriktiriyoruz iþte. Gülümseyebilmek için. - … - Yakýlmýþ köylerimiz, hiç yaþanmamýþ sandýðýmýz, saydýðýmýz anýlarýmýz, tozlu terliklerimiz ve hala kentlerin orta yerinde uzak kaldýðýmýz evlerimiz var. Trenin kapýlarý günün yorgunluðunu atar gibi açýldý. Cýzýrdayan ýþýklarýn altýndan geçip merdivenlere yürüdüler. “rüzgar onlarý taþýyacak omuzdan geçmiþ genetik atmosferdeki kromozomlardan galaksilere giden taksilerden ve benim uçan halým der ki rüzgar onu götürecek herþey yokolacak ama rüzgar bizi taþýyacak” Turnikelerden geçip geniþ bir meydana çýktýlar. Birkaç yorgun belediye otobüsü, ve soluk ýþýklý taksiden baþka karanlýk birkaç silüet kaldýrýmlarda gelip geçiyordu. Aðzýndan duman çýkartarak konuþtu: - Neden insanlar çocuklarýna isim koyarken uzun uzun düþünürler biliyor musun? Çünkü herkes kadere inanýr. Hangi dinden hangi insan olursa olsun. Hatta hiçbir dinden olmayan biri bile inanýr anlýyor musun? Herkes-kadere-inanýr. Neden adýn Deniz? Neden adým Barýþ? Bir muska gibi boynumuza asar gönderirler iþte öyle, öyle çýplak, öyle uzak… Boynundaki kulaklýklar döne dolaþa çaldýðý parçayý usanmaksýzýn duyuruyordu. “ölü yýllarýmýzýn bu kokusu birgün kapýný çalabilir kaderlerin sonsuzluðunda biri ortaya konur, peki karþýlýðýnda ne alýkonur? rüzgar onu götürecek deniz yükseldiðinde ve herkes kendi hesabýný yaptýðýnda gölgemin derinliklerine senin tozlarýný götüreceðim…” Birkaç sokak lambasýnýn altýndan geçtiler. Sokak aralarýnda ateþ yakmýþ evsizlerin etrafýna doluþan çocuklarýn suratlarýna baðladýðý mendilleri gördüler. Eiffel’den sadece birkaç kilometre uzakta, geceyi aydýnlatan, teknoloji harikasý aydýnlatma cihazlarý deðil, bu karartý yüzler olacaktý yeniden… Kasým gecesi sýcaktý… Her zamankinden daha sýcak… - Bak, herkesin bir hikayesi var. Champs-Élysées (Þanzelize) bu kadar aydýnlýk mýdýr dersin? Þuraya bak, herkesin bir hikayesi var, hatýrlamaktan kaçýp þehrin banliyolarýna sýðýndýklarý… - … - Yýkýlan evlerden kaçan, aslýnda kaderlerini yýkmaya gelip sadece isimlerini taþýyanlar… Üç çocuk hýzlý adýmlarla önlerindeki çöp konteynýrlarýný ileriki caddenin baþýna sürükledi. Tekerleklerinin gýcýrtýsý, Yanan ateþin otta yerinde kalmýþ polis arabasýnýn gövdesine deðerken kesildi. Sokaðýn baþýna geldiklerinde yüzlerine deðen ateþ kýzýllýðý gözlerini parýldatýyordu. Kývýrcýk saçlarý yorgun bakýþlarýný ayakta tutmak isteyen bir arkadaþ gibi savruluyordu. - Yarýn Türkiye’ye dönüyorum. - Bak gördün mü? Uzak. Herþey öyle… Düþler gibi… - Eðer gelirsen… Sözünü kesmek istercesine arkasýnda on metre kadar yükselen ateþe baktý. - Eðer gelirsen mutlaka ara. Dönüp arkasýna yürüdüðünde kulaklýktaki müzik kulaklarýný yýrtarcasýna çalmaya devam ediyordu. “rüzgar onlarý taþýyacak sen yokolacaksýn ama rüzgar bizi taþýyacak…” Kafasýný kaldýrdýðýnda sokak ýþýldýyordu. Flu bir evren patlamasýnýn orta yerinde alacalý bir kurdele gibi asýlý duran gülümseyiþini gördü. Ýnce ince örülmüþ onlarca saç örgüsü ve o renkli tokalarý, kazaðý, geniþ pantolonu ve kapiþonu oradaydý. Çantasýný önüne doðru çekmiþ, kýrmýzý ve mavi yüzükleriyle uyumlu bileklikleri kollarýnýn arasýndan çýkan elleri de… Yüzüne baktý. Gülümsedi. Kulaðýndaki kulaklýklarý çýkarýp müzik çalarýn düðmesine dokundu. - Kapatma lütfen dinlemelisin. Etrafýna bakýndý, Deniz devam etti. - Hatta ben de dinleyebilirim. Müzik çalarý ona doðru uzattý. - Hayýr, biri sende kalsýn. Kulaklýklardan birini uzattý. Diðerini kendi aldý. Müzik, ikisinin ayný noktaya bakan yanaklarýndan yankýlandý. Elini tuttu. Ateþe ve yüzü sarýlý, karartý çocuklarýn arasýndan yürürken Villiers-Le-Bel sokaklarýnda siren sesleri yankýlanýyordu - Peki söylesene, bu kentte de yýldýzlar var mý?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hýdýr Murat Doðan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |