(Kerbelâ)

Kerbelâ vakasý üzerine bildiklerim tarih kitaplarýndan ve çocukken ailemden aldýðým bilgilerle sýnýrlý kalmýþtý. Ve bize o vakit anlatýlanlar, yalnýzca Hazreti Hüseyin’e aðlamak içindi. Göz yaþlarýmýzý akýtýrken o çocuksu yüreklerimizle, zulmün ciddiyetini anlýyorduk. Fakat Aþkýn Þehidi (Kerbelâ) kitabýný okurken, bir bir canlandý o zulmün kapalý sahneleri gözümde! Her þey daha bir aþikârdý ben de ! Aklým þaþtý okudukça ve o anlarý orada yaþar gibi, yüreðim derinden yandý. Ýmam Hüseyin ve onun yoluna kendilerini adayan yoldaþlarýna yapýlan zulümler yüreðimi bir baþka sýzlattý… Dedesinin torunu, babasýnýn oðluydu… Kerbelâ’ydý. Orada yaþam, kan ve gözyaþýydý ve susuzluktu…

« And’olsun güneþe ve yükselen aydýnlýðýna ! Ve onu izleyen aya. Onu ortaya çýkarttýðýnda gündüze ve onu sarýp örttüðünde geceye! And’olsun nefse ve ona bir düzen içinde biçim verene! »

« Iþýðýný hakîkat’ten alýp ona yönelen ve ondan sonra insaný aydýnlatan ay, insandaki kalbin nýþanýydý. »

« Bir yüzü Salihti ve sulh doluydu. Müctebanýn incisi gibi baþtan baþa güzellikti. Ýçindeki irfan ve hakîkat ilkeleri kendini insana býrakýyordu… »

«Onun aradýðý biat þüpheler içinde olmayan bir baðlýlýktý… Kitap, insanlar arasýndaki dil ve renk çeþitliliðini Allah’ýn delillerinden sayar. Eðer böyle olmasaydý bilgi diye bir þey olmayacaktý. Kiþi hazýr olmayýnca, bilgi kendisini açmýyor.»

« Âþkýn Þehidi » sözlü Edebiyatýmýzýn türküler, aðýtlar ve destanlarla her dem diri tuttuðu Hüseynî Aþûrasý, yazýlý edebiyatýmýzýn bir türlü eðilemediyi bir dönemde, roman unsurlarýyla ve çarpýcý bir anlatýmla bilgilerimize ýþýk tutuyor. Geçmiþin gelecekle harmanlandýðý, karanlýðýn aydýnlýkla savaþtýðý bu 99 gün insanlýk tarihinin derin bir özeti aslýnda. Orada vefa ve adanmýþlýk, verilen sözlerden cayýp dostu terk ediþler bir arada. Umutlar korkularla savaþýyor. Ýlkeler çýkarlara meydan okuyor. Bir yanda zalimler zulümlerine bahaneler ararken, ötede karþý duruþun ve mücadelenin ahlâký var.

Kerbelâ insanýn ta kendisi aslýnda…

Üstelik bu romanda anlatýlanlar sadece 1330 yýl öncesinin hikâyesi deðil. Duyabilenler için seslenmekte Kerbelâ: sendeki aklý düþün! Sadece kendi çýkarlarýný gözetip pervasýzlýklarýna türlü gerekçeler buluyorsan, dün Hüseyin’î terk edenleri kýnama! Yaþasaydýn sen de onlardan biri olacaktýn. Aþka þahitsen ve aþkýn içindeysen, sevdiklerinle, güzelliklerinle berabersin…

Kitabý okurken göz yaþlarýma sahip olamadým, zulümleri aklým almadý, almýyor! Ýnancýn, inanmýþlýðýn bedelleri… Kerbelâ vakasýnda insanýn aklýný þaþýrtan diðer bir hususta, Ýmam Hüseyin'e uygulanan zulümler, yine müslümanlar tarafýndan uygulanmasý. Ýmam Hüseyin'in Mekke'de kalacak ev ararken gönüllü olacak pek fazla kiþi bulamamasý ! Zenginler davete pek yanaþmazken, fakir bir adamýn Ýmam Hüseyin'e evinin kapýlarýný açmasý! Ve daha bir çok þey…

Ahmet Turgut özel bir kitap hazýrlayarak karanlýðýn noktalarýný gün ýþýðýna çýkarmýþ. Tarihi daha iyi anlamamýzda , kendini analiz edebilmende, kendini ve nefsini tanýmanda ayna olan bu kitabýn okunmasýný içtenlikle öneririm. Böyle bir eseri bizlere sunduklarý için Ahmet Turgut’a sonsuz teþekkürler…
Not : Özel bir kitap, normal roman bekleyenlere sýkýcý gelebilir.

02/06/2012/