Anlamak beðenmenin baþlangýcýdýr. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Gölü çevreleyen beton duvarýn üzerine oturmuþ, ayaðýnýn birini altýna almýþ, diðer ayaðýný boþluða býrakmýþtý. Gözlerini uzaklara dikmiþti; birilerini bekler gibi bir hali vardý. Ýçindeki sýkýntý, onu kemirmeye baþlamýþ, daraltmýþtý yüreðini… Oturduðu yerden kalktý, gölün kýyýsýna kadar indi… Kumsalda topladýðý, ince, hafif taþlarý suyun üzerinde yüzdürmeye baþladý… Ýçi bir hoþ oldu, çocukluðuna dönüverdi bir an için; çýplak ayaklý, yýrtýk pýrtýk yamalý pantolonu, yoksul ama mutlu bir çocuk… Acý acý gülümsedi... Teknelere, gemilere takýldý gözü. Kesmedi içinin yangýnýný, oradan binalara bakýndý, hayranlýkla karýþýk bir duyguyla… Yüzyýllýk binalarýn hâlâ sapasaðlam ayakta durmalarýna þaþýrdý kaldý. Aklýna yeni bir þey gelmiþçesine saatine bakýndý. 20 dakikasý vardý, trenin gelmesine. “Ýyisi mi Bahnhof`a gideyim, orada bekleyeyim trenin gelmesini “ diye geçirdi içinden… Kýsa sürede vardý Bahnhof’a; tahta bir banka çöküverdi, içindeki tüm kasvetli aðýrlýðýyla. Ýrkildi birden, bilet almadýðýný fark ettiðinde. Bilet almamak 80 Fr para cezasý demekti, siciline iþlemek demekti. Korkusu bundandý. Fýrladý yerinden, giþeye koþtu. Biletini aldý. Rahatladýðýný hissetti. Dönüp tekrar eski yerine oturdu. Tren yaklaþýyordu; görebiliyordu. Tren büyük bir gürültüyle geldi, oturduðu tahta bankýn önünde durdu, stresini boþalttý, ýslýðýný çalarak. Yolcular aceleyle indi-bindi yaptýlar. Dakikti tren, otobüs dakikti, gemiler dakikti, insanlar dakikti, her þey bir saat gibi düzenli çalýþýyordu. Kafayý taktý bu düzenliliðe, kýzdý, hatta küfretti… Diþlerinin arasýndan dökülüverdi küfürler. Bir anlam veremiyordu içini sürekli kemiren bu duyguya, neden bu kadar gergin, huzursuz ve negatifti, bilemiyordu… Belki de yýllardýr içinde biriktirdiði tüm acýlar, tüm olumsuzluklardý içini kemiren þey. Bilemiyordu… Caný bilmek de istemiyordu zaten. Hem bu saatten sonra içini kemiren þeyin ne olduðunu bilmesi ona ne yarar saðlardý ki! Mutsuzluðu, mutsuz yaþamayý seviyordu. Ya da sevdiðini sanýyordu… Bir kaç ay olmuþtu, Avrupa’ya geliþi. Bir þeylerden kaçmak istercesine… Dostlarýnýn yardýmýyla bir iltica kampýna baþvurmuþtu. Orada kalýyordu. Kamp tepelerin üzerinde bir yerde, ýssýz, þehir yaþamýndan izole edilmiþ bir yerdeydi. Manzarasý mükemmeldi; doyulmuyordu. Tepeden aþaðýlara bakýldýðýnda 3 ülkenin topraklarý ve sýnýr kapýlarý açýk seçik gözüküyordu. Sürekli araçlar giriþ-çýkýþ yapýyordu sýnýrdan. Araçlar kontrol edilmiyordu, ya da rastgele kontrole uðrayan araçlar vardý... Halil kendini bir aracýn içine koyuyor, korkusuzca bir o sýnýrdan giriyor bir bu sýnýrdan çýkýyordu. Bir de yalnýz olmasaydý; daha iyi olacaktý. Sevdikleri yanýnda olmuþ olsaydý bu kez de sýðmayacaklardý; dar gelecekti aracýn içi. Kalabalýktý aracýn içi; birbirlerine karýþtý nefesleri. Hissetti bunu. Mutlandý; içerisine tarifsiz bir sevinç gelip oturdu.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |