DÝNDARLIK EÐÝTÝMÝN NERESÝNDE?

Hasan TÜLÜCEOÐLU

Aslýnda bütün suç, Batýnýn reform ve rönesanslarla bilim devrimi yapýp kimsenin bileðini bükemeyeceði bilim ve teknoloji devi haline gelmesi ve tahrif edilmiþ Hýristiyanlýk-Antik Yunan kaynaklý aþýrý dominant kültürünü dünyaya dayatmasýnda. Yoksa öncelikle biz Müslüman Türkler ile doðu Müslüman halklarýn suçu neydi ki?

Dindar nesil tartýþmalarýný, yüzyýllar sonrasýnda hala etkisinden çýkamadýðýmýz ve daha yüzlerce yýl sürecek bir süreçte bu bizden olmayan atmosferden çýkýþ hamleleri olarak deðerlendiriyorum.

Üçüncü Selim’le birlikte o gün Osmanlýlar olarak, gavurun ürettiði bu bilim devine ulaþmamýz ve onunla yolumuza devam etmemiz gerektiðine karar vermiþtik. Ýslam dini deðerleri kaynaklý, artýk demode olmuþ, kendi benliðimiz ayný zamanda kendi devimiz, son hamleleriyle Üçüncü Selim’in ilk adýmlarýna engel oldu. Ýkinci Mahmut, cesur adýmlarýyla demode etkinsiz devimizi biraz týrslattý. Süreç böylece devam etti. Bu ara Kuran’da araf olarak ifade edildiði üzere, içimizden doðululuðunu reddedip batýlý etkin ve güçlü deve ait olduðunu savunan küçükte olsa üçüncü bir güç çýktý ortaya. Bu üçlü çatýþma sürüp gitti ve gidiyor. Sonuçta bizden çok gerilerde ve küçük Japonya’nýn, yaklaþýk elli yýlda yirminci asrýn baþlarýnda baþardýðýnýn benzerini bile baþaramadýk.

Aslýnda iþin püf noktasý eðitimde düðümleniyordu. Osmanlýlarda bunu en iyi Sultan Ýkinci Abdülhamit anladý. Kendi iþi bitmiþ devimizin, kendine has eðitim sistemini cesaretle býrakarak Anadolu içlerine kadar götürdüðü okullarda Batýlý Eðitim sistemini uygulattý. Zannedildiðinin aksine Abdülhamit aslýnda bir batý hayranýydý. Büyük devin gücünden ve saçtýðý güzelliklerden çok etkilenmiþti. Ancak kendi devini ve ondan geldiðini unutmuyordu. Üçüncü gücün onu kötülemesi, süreci hýzlandýrmamasýndandý. Yoksa Abdülhamit eðitimde tamamen onlarýn istediklerini yapmýþtý ki zaten Batý Eðitim sisteminin uygulandýðý bu okullarda Abdülhamit’inde farkýnda olduðu batý hayraný, ayný zamanda bizim iþi bitmiþ devimizin vizyonu olan Ýslam karþýtý nesil yetiþtirmeye baþladýlar. Cumhuriyetin kuruluþuyla iþi bitmiþ etkinsiz demode devimizin artýk gerçekten iþi bitmiþti. Abdülhamit’in yaptýrdýðý okullarda onun yerleþtirdiði batýlý tarzý eðitimi cumhuriyet yöneticileri çok iyi uyguladýlar. Öncelikle büyüklerin ve bir çok insanýn ifade ettiði üzere bir Cumhuriyet Nesli yetiþtirildi.

Bilim dünyasýnda pozitivizm rüzgarýnýn çok hýzlý estiði Abdülhamit döneminden baþlayýp Cumhuriyetle devam eden süreçte müspet ilim adýna Tanrý Tanýmazlýk, bununda gerisinde din karþýtlýðý anlatýldý. Cumhuriyet dönemi din alimlerinden Bediüzzaman Sait Nursi, eserlerinde bu konu üzerinde aðýrlýklý durdu. On üçüncü söz de “Kastamonu'da lise talebelerinden bir kýsmý yanýma geldiler. "Bize Hâlýkýmýzý tanýttýr; muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar," dediler” ifadesiyle o günler okullardaki eðitimi çok güzel ifade etmektedir. “Ben dedim: Sizin okuduðunuz fenlerden her fen, kendi lisân-ý mahsusuyla, mütemâdiyen Allah'tan bahsedip, Hâlýký tanýttýrýyorlar. Muallimleri deðil, onlarý dinleyiniz.” diyerek çarpýk eðitim sistemine vurgu yapmýþtýr. (Sözler)

Baþbakan Recep Tayyib Erdoðan’ýn dindar gençlik yetiþtireceðiz sözü bana tüm bunlarý hatýrlattý.

Yukarýda özetlemeye çalýþtýðým, yaþadýðýmýz ve yaþamaya devam ettiðimiz uzun ince süreç kendimize özgü nesil yetiþtirmenin sadece yetiþtireceðiz demekle olmayacaðýný gösteriyor. Dev bir güç gibi lanse edilmeye çalýþýlan cemaat, seksenlerden bu yana hem yurtiçi hem yurt dýþý eðitim yükünü gönüllü omuzlamýþ olmasý ve onca samimi gayretlerine raðmen özgün dindar diyebileceðimiz bir nesil yetiþtirememiþ gözüküyor. Üstat Necip Fazýl’ýn ifadesiyle yarým yamalak boy verenlerde genele oranla bahçedeki “üç beþ karanfil”. Abdülhamit benzeri tamamen Batýlý Eðitim sisteminin uygulandýðý okullarýn otuz yýl sonrasý ürünü ancak bu kadar.

Eðitim sistemi bu noktada önemli olmakla birlikte bence asýl mesele, gölgesinden hiçbir zaman kurtulamayacaðýmýz Batý bilim ve teknoloji devinde düðümleniyor.