Mektubum sanýrým fazla uzun oldu, çünkü daha kýsa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
‘’Kim dövdü Çarli abini?’’ diye sordu baba.’’Türkler dövdü…’’Baba ortalýða bir avuç küfür savurdu.’’Herkes hazýrlansýn!’’ diye baðýrdý saða sola. ’’Çingene’lerin kim olduklarýný dosta düþmana gösterelim!" Etrafýna sürekli emirler yaðdýrarak.’Tez gidin diðer evlere de haber salýn.’’ Kýsa sürede olayý duyan, eline odununu sopasýný kapýp geldi. Bahçe bir anda mahþeri bir kalabalýða büründü. Çarli de geldi usulca kalabalýðýn arasýna sýzdý. Kafasý gözü sarýlýydý, mintaný kan içindeydi. Babanýn bir komutuyla kalabalýk harekete geçti. Çarli’yi feci bir þekilde dövenler bir kahvehanede kýstýrýldý, odun, sopa ve bilardo istekalarýyla bir güzel dövüldü,ve böylece Çarli’nin intikamý alýnmýþ oldu. Kazanýlmýþ bir zafer nidasýyla herkes evine döndü,ardýndan sessizce kapýsýný kapattý… Ama bu sessizlik kýsa sürdü; kurþun sesleri böldü sessizliði… Evler kurþunlanýyor, taþlanýyordu. ''Öldürelim, buradan sürelim!'' baðýrtýlarý geceye karýþýyordu. Çingeneler ne olduðunu, neye uðradýklarýný anlayamadan saldýrýya uðradýlar,önce kahvehaneleri ardýndan evleri, çadýrlarý yakýldý ateþe verildi. Her yandan alevler yükseliyordu. Bu yetmezmiþ gibi, bir de hoparlörden ýrkçý belediye baþkanýnýn kýþkýrtýcý sözleri yangýný daha da körükledi. Yangýn büyümeye devam ediyordu. Alevler tüm ilçeyi kuþatmalýydý. Kuþattý da… Sürülmeliydi Çingeneler, Romanlar ilçenin dýþýna çýkarýlmalýydý. Temizlenmeliydi tüm ilçe ''yabancýlardan''.Öyle de yapýldý. Irkçý belediye baþkanýnýn sözleri bunda önemli bir rol oynadý. Sonrasýnda yeminler edip inkâr ettiyse de… Çingeneler yanlarýna alabildikleri mallarýyla canlarýný zor kurtardýlar. Kaçtýlar aslýnda arkalarýna bakmadan, yerlerinden yurtlarýndan oldular… Evleri hala taþlanýyor, býraktýklarý mallarý yaðmalanýyor, yakýlýyor yýkýlýyordu… Vali, kaymakam ve Emniyet Müdürü yangýný karanlýðýn içinde seyrediyordu. Gecenin zifiri karanlýðýnda sessiz sedasýz ortadan kayboldular. Oysa kaç asýrdýr Çingeneler bu ilçede yaþýyordu. Birlikte yaþýyorlardý üstelik. Ama Çingeneler örgütsüzdü, daðýnýklardý, onlarý bir araya getiren bir dernekleri bile yoktu. Düðün iþleri, çalgý-çengi bunlardan sorulurdu. Hurdacýlýk, süpürgecilik, temizlik iþleri Çingenelerin vazifesiydi sanki… Elbette Çingeneler biliyorlardý ayrýmcýlýða uðradýklarýný. Ýkinci hatta buçuk millet olduklarýný. Biliyorlardý yemek yemeyen çocuklara ’’yemezsen seni Çingenelere veririm.’’dendiðini. Yine çocuklara ''uyumazsan bak Çingeneleri çaðýrýrým.’’diye korkutulduklarýný. Ama Çarli’nin babasý farklýydý, kendisini en azýndan farklý görüyordu; devlete hizmet etmiþti, etmeye de hazýrdý. O iki askeri faþist darbeye tanýklýk etmiþ, bu darbeler sayesinde hatýrý sayýlý paralar kazanmýþtý üstelik. Nasýl mý? O bir cellâttý. Önce gencecik insanlarýn boynuna yaðlý urganý geçirip ardýndan idam sehpasýnýn altýndaki iskemleye tekmeye atan bir cellâttý hem de. Gerçi o hiçbir zaman iskemleye tekme atamamýþtý. Boyunlarýna yaðlý urgan geçirilen Faþizmi iþkencede, cezaevlerinde dize getiren bu devrimci gençler ona bu fýrsatý vermemiþ, Ýdam sehpasýnýn altýndaki iskemleyi yine kendileri tekmelemiþlerdi. Gerçi fazlaca anýmsamýyordu bu anlarý. Ýçtiði fazla esrardan kafasý dumanlanmýþ, dikkati daðýlmýþ ve kendini bilemez bir haldeydi zaten. Hem esrarý çekmeden gencecik insanlarý nasýl yollayabilirdi ki daraðacýna… Cellâtken saygýn biri sayýlýrdý. Devlet yetkilileri severdi onu, adam yerine konulurdu. Esrarýna varana kadar her þeyi tedarik edilirdi. Yoksuldu, paraya ihtiyacý vardý. Geçim derdiydi iþte! Hem o yapmasa, bir baþka Çingene ortaya çýkar o yapardý.’’Neden bu pis iþleri Çingeneler yapardý hep? ‘’diye düþünmedi önceleri. Hatta Hz. Ýsa’yý çarmýha geren, ellerine ilk çiviyi çakanýn bir Çingene olmasýný önemsemedi. ’’Ülke elden gitmemeli, vatan bölünmemeliydi!’’ Bunlarý yapan düþmandý, komünistti! Bunlarý yapanlarý cezalandýrmak ve ipe yollamak sevaptý. Onurlu bir iþti. En son bin dokuz yüz seksen dört’te iki devrimciyi ipe yollamýþtý; Hýdýr Akgün ve Ýlyas Has… Bir gün öncesinden evinden alýnmýþ görevlilerce, Buca Cezaevine getirilmiþti. Esrarýný bir güzel çekip, gerçekle düþ arasýndaki sýnýrda sýzmýþken, iki gardiyan tarafýndan koluna girilip kaldýrýlmýþ, doðruca sehpanýn kurulduðu avluya götürülmüþtü… Önce Ýlyas Has, Buca kapalý cezaevinde ardýndan Hýdýr Akgün Burdur cezaevinde çýkarýldý idam sehpasýna. Sloganlarla haykýrdýlar isyanlarýný, kustular öfkelerini Emperyalizme, faþizme ve onun uþaklarýna… Boyunlarýna asýlý olan yaðlý ilmik bile engelleyemedi bu yiðit iki devrimci gencin haklý haykýrýþýný… Yýldýzlar utandý, ay yüzünü sakladý. Her on yýlda bir darbe oluyor, askeri faþist cunta yönetime el koyuyordu. Sonrasý malum, herkesçe biliniyordu. Fakat zaman þaþmýþtý sanki darbe görünürlerde yoktu. Ýþsiz kalmýþtý Çarli’nin babasý. Þimdi tüm bunlarý bir karakolun nezaretinde düþünüyor ve kendisini sorguluyordu. Devletin yeri geldiðinde her þeyi nasýl kullandýðýný ve zamaný geçince bir mendil gibi bir kenara fýrlatýp attýðýný, sonrasýnda tanýmamasýzlýktan geldiðini daha iyi anlýyordu. Þimdi daha iyi anlýyordu kimin halkýn dostu kimin bölücü olduðunu… Ama daðýnýktýlar, bir güç olmadýklarýnýn farkýndaydý. Mazgalýn sürgüsü dýþarýdan itilerek açýldý. Bir polis memuru gözünü mazgala dayayýp;’’ gözün aydýn.’ dedi karanlýða seslenerek.’ Bir torunun olmuþ’’ Sevindi. Ýçine bir ýþýk doluþtu birden. Yüreði aydýnlanýverdi. ‘’Adettendir büyüksün ‘’ diye devam etti polis. ‘Oðlanýn ismi ne olsun? ‘’ diye’ soruyorlar sana.’’ Hiç düþünmeden söyledi, aslýnda isyanýný haykýrdý. ’’Hýdýr Ýlyas koysunlar adýný.’’ Polis memuru ismi beðendi hemencecik. Kendi kendine yorumladý. ’’Güzel bir isim…'' dedi. ''Üstelik bir peygamber ismi, deðil mi ?’diye sordu. ‘’Sen öyle san ‘’ diye geçirdi içinden. Baþýný nezarethanenin duvarýna yasladý. Soðuktu duvar. Ürperdi, içi üþüdü. ’’Özür dilerim her ikinizden, Hýdýr ve Ýlyas’’ dedi, ardýndan duvarý yumruklamaya baþladý. ’’Sizin boyunuza ipi geçirdiðim bu ellerime lanet olsun.’’ diye baðýrdý, yüreðinin en derinden…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |