saat tam oniki,
geceyi bölen saat
aksine beni çarpýyor,
ikiyle, üçle, beþle,
kederimi daðýtacak bir þeyler arýyorum,
yok.
pencereyi açtým,
bütün kederler içeri doldu,
yeni doðan günün kederi,
iþinden olmuþ babalarýn kederi,
kartonlar üstünde yatan gariplerin kederi,
yok yere hapse düþmüþ masumlarýn kederi,
hepsi.. hepsi içeri doldu, beni buldular,
sanki benim kederim yokmuþ gibi.

ama ne yaptým,
gidin dedim, gidin !
hepsini kovdum,
sonra da pencereyi kapadým telâþla,
þimdi bir tek sen varsýn,
senin derdinleyim,
gelsen diyorum ah bir gelsen,
yýkasan yunsan beni,
arýnsam dertlerimden,
- bir dakika gülüm, kapý çaldý-
acaba kim ?
deliler gibi merak içindeyim,
curiosity, kill the cat,
merak kediyi öldürürmüþ,
beni de öldürmesin,
durup sesleri dinledim,
ayak seslerini, rüzgârýn ve suyun sesini,
bir Zuhâlin sesi eksikti içlerinde,
aynen böyle dedim
ve kapýnýn ötesindeki canlýnýn
sen olmasýný diledim bütün kalbimle,
çýt !
neyin sesi bu ?
bir çakmak sesi sanki,
ama sen sigara içmezsin,
tanýdým bu sesi,
çantanýn sesi,
marka çantaný açýp kapadýn,
daha güzel görünmek için
makyaj tazeledin,
inan hiç ihtiyacýn yok buna,
çýt !
korkutuyorsun beni,
uçurumlardan düþüyorum,
tabanca sesine yaklaþan bir korku
içimde büyüdü büyüdü
gül bahçesine döndü,
bütün suçum seni sevmekti,
hem ne sevmek..
ölümüne sevmek ancak buna denir,
niyetin öldürmekse
iþte açýyorum kapýyý,
ve gözlerine bakýyor olacaðým eskisi gibi,
hadi durma vur.