..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi dünyadaki yaþam ýrmaðýdýr. -Henry Ward Beecher
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Ýliþkiler > adnan durmaz




29 Aðustos 2011
Kýzýlkývrým  
Kendisiyle bizim kadar hesaplaþan Baþka bir sorgucu olmadý.

adnan durmaz


Kimisi Camdaki Sinek Pisliklerini Görür, Bir Baþkasý Camdaki Aksini, Öteki Penceredeki Saksýyý, Bir Diðeri Pencereye Dokunan Daldaki Çiçeði, Kimisi Karþýdaki Daðlarý, Kimisi Daha Da Ötesini; Kendinden Dýþarý Bakarken...


:BJBC:


Kendimize ve sisteme tersinden bakmak


Ukuþ körki til ol bu til körki öz
Kiþi kör ki yüz ol bu til körki göz

Aklýn süsü dildir dilin süsü söz
Kiþinin süsü yüzdür yüzünün süsü de göz


Kutadgu Bilig, Yusuf HASHACÝP

1-“ÝNSAN YA HAYRANDIR SANA”

Günün birinde, gecenin ortasýnda yapayalnýz kalýrsýn
Yalnýzsan, zaman gecedir
Geçirimsizdir duvarlar
Gökyüzü geçirimsiz bir duvardýr yalnýzsan
Kimsesizlik duygularý kara bulutlardýr göðünde yalnýzlýðýn
Ne dost vardýr þuncacýk
Bazan düþmanlarýný bile baðýþlatacak kadar yoðundur o ýssýzlýk
Baharýn güzellikleri ve kuþ sesleri sana teselli vermeye yetmez
Yalnýzsan gecedir zaman

Ýnsan
Ya hayrandýr sana
ya düþman
Ya hiç yokmuþ gibi
unutulursun
Ya da bir dakka bile
çýkmazsýn akýldan
Nazým Hikmet

2-BASÝT BÝR KENDÝMÝZLE YÜZLEÞME TARZI

Bir de tersinden bakmalý kendimize
Kendimizi baþka biriymiþ gibi bir yere oturtmalý önce
Bir süre sessizce yoðunlaþmalý; onun biz olmadýðýna inanmak için.
Gerçekten sevdiðiniz bir arkadaþýnýz bunaldýðýnda size içinizi dökerken, onu o hale getiren olaylarda ve durumlarda onun yanlýþ yanlarýný açýkça yüzüne vururken, kýrýlan bir kol kemiðini yerine oturturken yaþanan acýya benzer bir acýyla sarsýlýr. Kendini haklý çýkartmak için ayný biçimde baðýrarak tepki gösterir. Kaç insan, yanlýþlarýný bir biçimde söylediniz diye size saldýrýlmýþtýr.Eðer bunu hiç yapmamýþsanýz, sizi kendine yakýn bulanlarý hiç dinlememiþsiniz veya þirin görünmek için onun her davranýþýný haklý bularak riyakarlýk yapmýþsýnýz demektir

Bu uzun cümleyi þu biçimde de kurabilirdik, deneyelim:Sizi seven bir insan, bunaldýðýnýz zamanlarda içinizi açtýðýnýzda söz konusu olaylar ve durumlarla ilgili size dair hatalar bulup, mutsuzluðunuzda kendi payýnýzýn büyüklüðünü ortaya koyduðunda, kendinizi savunur, giderek hata dediði þeyi yapmanýza baþkalarýnýn sebep olduðunu savunarak karþýnýzdakine baðýrýrsýnýz.”Sen de beni anlamýyorsun” tarzý cümleler kimi zaman öfkeli, kimi zaman aðlamaklý söylenir.”Sen de beni anlamýyorsun” un altýnda çoðu zaman, ”beni anlamak zorunda olan kiþi sensin” tarzý bir emrivaki, kimi zaman da ”sen beni anlamazsan senden de uzaklaþýrým” gibi bir tehdit gizlidir..Halbuki içinizi açmak için seçtiðiniz kiþi, kýrýk bir kolu düzgünce yerine oturtmak adýna acýmasýz davranan, sizi yanlýþlarýnýzla yüzleþtiren bir dosttur yalnýzca.

Bazý insanlar için zaman zaman þunu düþünmüyor muyuz; ” “ ben, ben, ben “ diye zýrvalamaktan býkmaz mý bu kiþi! ” Sahi siz “ ben, ben, ben “ diye zýrvalamaktan býkmadýnýz mý..”Ben ben “ diye yýllardýr kafasýný ütülediðiniz insanlarýn ben’ini merak edip, ama gerçekten de merak edip, iç dünyalarýný keþfe çýktýnýz mý hiç; denediniz mi bunu.Bir arkadaþýnýz, dostunuz size gelip de yarasýný gösterdiðinde kanadýnýz mý sahiden..Onun için aðladýnýz mý.Ýþinizi gücünüzü býrakýp onun yüzünü güldürebilmek için bütün enerjinizi býkkýntý duymaksýzýn harcadýnýz mý.
Bir orantýya vurursak
Baþkalarýný suçlamalarýnýz mý daha çok
Yoksa sýcak ve içten sarýlmalarýnýz mý
birine sýðýnak gözüyle bakýp sarýlmaktan çok; çaresiz bir insana kaç kez sýðýnak oldu kollarýnýz

Kendinizi baþka birisiymiþ gibi düþünün bakalým
Belki bir arkadaþ belki bir dost; ama adaletli bir dost ve arkadaþ olarak…
Sonra da sormalý

“Bu kadar yalnýzsýn madem
Bu kadar yalnýz olmak için ne yaptýn
Bunu nasýl baþardýn”

O sana; ”hayýr, ben insanlara elimden gelen iyiliði yaptým” diyecektir ve kendi iyi niyetlerinin nasýl suiistimal edildiðini hararetli bir biçimde anlatmaya baþlayacaktýr.Ona fýrsat verme fazla.Çünkü o her zaman “ben” diye baþlayýp, her zaman “insanlarýn ona ettiklerini” bazan öfkelenerek, kimi zaman acýnaklý bir dille, bazan yavaþ ve yumuþak bir sesle, bazan da baðýrarak anlatýrken, sana konuþma fýrsatý vermeyecektir.Böylesi durumlarda, yani suçlanma gibi bir durumda kaldýðýnda verdiði tipik tepkiler vardýr onun, aðlamak, baðýrmak gibi..Hatta senin sorularýný biliyor gibi konuþup,.soracaklarýný biliyor gibi yanýtlar verecektir.Ona sakýn acýma.
“Bu kadar insanýn yaþadýðý dünyada, bu zamana kadar tanýdýðýn bütün insanlar suçlu, kötü ve yalnýz sen mi iyisin? ” diye sor..Onu sýkýþtýr
Yani bütün insanlarýn arasýnda sadece melek olan oysa, onu öfkeleri, gözyaþlarý ve yalnýzlýðý içinde býrakýp ona tabii olabilirsin; baþka bir kurtuluþ umudu kalmamýþ demektir

Baþkalarý için ne yaptýn
Ülken için
Seni sevenler için ne yaptýn
Ailen için
Arkadaþ diyebildiðin ve þimdi “artýk yok” dediðin insanlar için ne yaptýn

Onlara yaptýðýn maddi katkýlar, hediyeler midir aslolan
Veya onlarýn nankörlüðü mü
Herkes kusurluyken ýsrarla görmemiþsen, bu kadar kör olmanýn nedeni nedir?
Ýnsan kaç defa kör olur?

Verilip geri alýnmayan veya onun için harcanan paralar, yapýlan ve karþýlýðý bir türlü ödenmeyen iyilik dediðin þeyler ve bunlardan dolayý içinde oluþan kýrýlmalar.Söylenen yalanlar..

Siz arkadaþlarýyla, ailesiyle, sevdikleriyle sorunlar yaþayan kaç insan gördünüz ki onlarý suçlamamýþ olsun
Her kimle çatýþmasý olursa olsun - bu çatýþma kýrýlma ve üzülmelerde karþý tarafý haklý bulma oraný kendini haklý bulma oranýndan düþük kaç kiþi gördünüz.Bütün mutsuzluklarýnda çoðunlukla ve doðrudan kendini haksýz bulan kaç kiþi vardýr.

Ýnsanlarýn çoðunun mutsuzluk ve öfke nedenleri kendi çevreleri deðil mi.Ana baba çocuk kardeþ akrabalar zinciri içinde kendi gerçeðini yaþayamamak bizim gibi ülkelerde önemli bir sorun oluþturmaktadýr artýk. Akraba denilen insanlarý biz seçmedik.Yaramaz, yalancý, üçkaatçý kiþiler olabilir akrabalar arasýnda; ama akrabamýzdýr, kan baðýmýz var.Bir çýrpýda silkip atamaz insan onlarý.Örneðin babanýzý veya çocuðunuzu bir çýrpýda atývermek kolay deðil.Devletin hastalarý yaþlýlarý koruma ve güvence altýna almadýðý toplumlarda, geleneksel aile yapýsýnýn otokontrol sistemi ve feodal kurallarý belli yükümlülükler veriyor kiþiye.Akraba akrabanýn sýrtýna yük olabiliyor yeni zamanlarda.Eski zamanlarda, çocuklarýný büyüten ebeveyn yaþlanýnca da,çocuklarý onlara bakýyor.Sistem hem feodal yani geleneksel hem de kapitalist aile biçimlerini parçalamaktadýr.Çünkü kapitalizm insani olan her þeyin düþmanýdýr.O yalnýzca satacaðý malý düþündüðünden, birbirinden kopmuþ ve bireysel yaþayan insanlar daha çok iþine gelir.Altý kiþinin ayný çatý altýnda yaþadýðý aile kurumunu yýkar.Ana-baba ayrýlýp ayrý evler tutarak,o evlere kapitalizmin sürekli reklam ettiði buzdolaplarý,televizyonlarý alarak katkýda bulunur.Giderek çocuklar da belli bir yaþtan sonra kendilerine birer ev tutarak eþyalar alýr.Durum böyle olunca, bizim gibi bir yaný feodal yaþayan toplumlarda geleneksel akrabalýk iliþkilerinin içi boþaltýlmýþ, sevginin yerini giderek nefret ve çýkar almaya baþlamýþtýr.

“Peki sana ne yaptýlar”
“Beni anlamadýlar”
“Sen onlarý anladýn mý”
“Anladým”
“Yalansýn”
“Deðilim”
“Ben hep anladým onlarý ama onlar beni anlamadý”
Bu anlamak konusunu biraz deþmek gerekiyor
“Sen onlarý anlarken onlar seni anlamak zorunda mýydý”
“Elbette, ben anlamaktaysam anlaþýlmak da hakkým”
“Madem ki sen anladýn onlarý, tüm insanlarýn asýl derdi anlaþýlmak deðil mi”
Kiþi en çok kendisini anlayanlarý sever, kiþi kendisini anlamayanlarý sevemez; belki dener, çýrpýnýr ama karþýdaki insan onu en azýndan anlamaya çalýþmýyorsa o iliþki orada biter.istese de biter, istemese de biter. O halde konuya dönerek baþtan alalým.
Sen insanlarý anlýyorsun ve onlar anlamýyor seni; burada bir gariplik yok mu.
Ýnsan madem ki kendisini anlayanlarý sever..yeryüzünde dost arkadaþ diye aradýðýmýz ve sahip olduðumuz kim varsa, þu ya da bu biçimde bizi anlayan anlama çabasý olan birileridir.öyleyse karþýndaki insanlarýn sen onlarý anladýðýn halde seni itmeleri mümkün deðildir; týpký senin,seni anlamayanlardan uzaklaþman gibi.

Bir baþkasýna kolayca söylenebilecek bu cümleleri, birileri size söyleyince, genel olarak size haksýzlýk yapýldýðýný düþünürsünüz.Birisi çýkýp insan iliþkilerinde yaþadýðýn arýzalarda çoðunlukla senin hatalý olduðunu söylerse karþý çýkmaz mýsýn?
Çýkmýyorsan eðer, baþkalarý tarafýndan mutsuz edildiðinden yakýnmak gibi bir hakkýn olmayacaktýr.

Bu yazýnýn amacý, kiþileri doðrudan doðruya suçlayarak, içlerindeki bastýrmaya çalýþtýklarý suçluluk duygularýný depreþtirmek deðil.Kendim de içinde,yalnýzlar kalababalýðýna dair sesli düþünmeye çalýþýyorum yalnýzca

Yalnýzlýk duygusu insani bir duygu ise ki öyledir, Eskil zamanlarda baþlamýþ bir süreçtir insanýn yalnýzlaþmasý süreci.Böyle olunca, insanýn insana kulluðu ile baþlar asýl yalnýzlýk.Efendilerin dünyasýnda köleler korunaksýz ve yalnýzdýr.Tragedyalarda ve diðer antik dönem edebiyat ürünlerinde sürekli olarak tanrýlarýn cezalandýrdýðý varlýklardýr insanlar.Giderek Tanrý krallar çaðý gelir.Firavunlar karþýsýnda bir insanýn ne hükmü vardý ki.O halde, insaný insan yalnýzlaþtýrdý.Belki de doðadan koptukça, yabanýllýktan koptukça yalnýzlýða doðru yürüdük.Yabanýl olan, geliþmemiþ hayvana daha yakýn olan anlamýnda alýnýrsa, kuþkusuz ki hayvanlarda ne yalnýzlýk ne de baþka bir duygu vardýr.Hayvanýn güdüsü vardýr.Karýncalar gibi kalabalýklar biçiminde yaþayan canlýlarý bir araya getiren nedenler arasýnda yalnýzlýk yoktur.En azýndan insanoðlunun yaþadýðý biçimde bir yalnýzlýk olamaz.

3-ERÝCH FROMM

Yeni-Freutçu Erich Fromm, Frud’u geri plana itip Marx’ý savunur gibi yaparak aslýnda mevcut sisteme uygun, okununca ikna edici cilalý sözler eden bir burjuva düþünürüdür.Ýnsanlarýn tüm acýlarýnýn sorumlusu olarak baþka sebepler sýralayan her türden burjuva düþünürü ve yazarýnýn tek ve nihai amaçlarý, savaþ baþta olmak üzere bütün acýlarýn sorumlusu katil kapitalizmi aklamaktan baþka bir þey deðildir.Bu baðlamda mevcut sisteme göre insan’ýn yeniden eðitilerek uyum saðlamasýný saðlamaya çalýþýrlar.Bütün amaçlarý, sisteme uygun hale getirmektir insaný.Ýnsan, insan olmanýn doðasýna uygun olarak, insani olmayan koþullara ve durumlara tepki vermek durumundadýr.Ýnsanýn insaný sömürdüðü hiçbir sistem insani deðildir.Burjuva düþünürleri ve yazarlarý bu insani tepkimeyi evcilleþtirmeye çalýþýrlar.
Bunu yaparken son derece akla uygun ve süslü laflar ederler.Öyle bir duruma gelinir ki artýk kimsenin anlayamadýðý, hatta yazanlarýn bile anlayamadýðý yazýlar þiir diye sürülür insanlarýn önüne, karalamalarsa resim diye sunulur.Duyargalarý köreltilmiþ kalabalýklar, sistemin medya araçlarý tarafýndan “inandýrýlarak” pazarlanan malý alýr.Burada amacým Erich Fromm’dan bir alýntý yapmaktý sadece.Fromm ve ekibi Freud’un insan davranýþlarýnýn ve giderek toplumsal hareketlerin kökeninin insanýn cinsel içgüdü ve saldýrganlýk içgüdüsüdür, görüþünü savunan Freud’un bu düþüncesini reddederler.Ýnsan davranýþlarýnýn, insanýn evrensel biyolojik yapýsýna bakýlarak deðerlendirilebileceðini savunurlar.Onlara göre toplumsal koþullar, çeliþen coþkularýn yoðun ruhsal dramýnýn oynandýðý bir sahneden ibarettir.Bu baðlamda, Freud düþüncesinin Amerikanlaþmýþ versiyonu Fromm, yine de “Marxsýz benim düþüncelerim en önemli itici güçten yoksun kalacaktýr. (E.Fromm, Kuruntu Zincirlerinin Ötesinde) diyebilmektedir. Ayný yapýtýnda “Marx Freudla karþýlaþtýrýlamayacak ölçüde evrensel ve tarihsel bir kiþiliktir” diyebilmektedir.O kadar öyle ki Fromm Marx’ bir nevi yeni Freudcularýn öncüsü gibi gösterir duruma gelmiþtir. Fromm'dan bir alýntý yapmak için bu bilgilere kýsaca deðindim. Fromm a göre Ýnsan yaradýlýþýnýn kaçýnýlmaz bir parçasýdýr yalnýzlýk.



(1) Ýnsan bir hayvandýr ama içgüdüsel donatýmý, öteki hayvanlarýnkiyle karþýlaþtýrýldýðýnda eksik ve yetersizdir; insan yaþayabilmek için maddi gereksinmelerini doyuracak araçlar üretmek, dil ve gereç geliþtirmek zorunda kalmýþtýr. (2) Ýnsanýn da öbür hayvanlar gibi, ivedi, uygulanabilir amaçlara ulaþmak için düþünme süreçleri kullanmasýný saðlayan zekâsý vardýr; ama insanda Öbür hayvanlarda bulunmayan baþka bir zihinsel nitelik daha bulunmaktadýr. Ýnsan kendisinin, geçmiþinin ve ölüm demek olan geleceðinin farkýndadýr; küçüklüðünün ve güçsüzlüðünün de farkýndadýr; öbür insanlarýn da, baþkalarý —dostlar, düþmanlar ya da yabancýlar— olarak farkýndadýr. Baþka her türlü yaþamýn ötesindedir insan. Çünkü yeryüzünde ilk kez kendinin farkýna varan yaþamdýr. Ýnsan doðanýn içindedir; doðadaki yasalarýn ve rastlantýlarýn elindedir ama doðayý aþar; çünkü hayvaný doðanýn bir parçasý —doðayla ayný kýlan farkýnda olmama durumu içinde deðildir. Ýnsan þu korkutucu çatýþmayla karþý karþýyadýr: Doðanýn tutsaðýdýr, ama gene de düþüncelerinde özgürdür; doðanýn bir parçasýdýr ama gene de doðanýn dýþýna taþmýþtýr; ne tam doðanýn içinde ne de tam dýþýndadýr. Kendinin farkýnda oluþu insaný dünyada kopuk, yalnýz, ürkek bir yabancýya dönüþtürmüþtür.
Sevginin ve Þiddetin Kaynaðý-117-118

'Yasam, zihinsel ve ruhsal yanlarýyla, ister istemez güvensizlikler ve belirsizliklerle doludur. Yalnýzca doðduðumuz ve öleceðimiz konusunda kesinlik vardýr; tam güvenlik, insani karar almak, tehlikeye girmek ve sorumluluk taþýmaktan kurtaran ve güçlü ve kalýcý olduðu sanýlan güçlere sorgusuz sualsiz boyun eðme durumunda söz konusudur ancak. Özgür kiþi ister istemez güvensizlik içindedir: düþünen insan ister istemez belirsizlik içinde olacaktýr.'
Erich Fromm, Saðlýklý Toplum


4-JEAN JACQUES ROUSSEAU

Jean Jacques Rousseau üzerine Alaeddin Senel’in (Siyasal Düsünceler Tarihi, Bilim ve Sanat yay.) yaptýðý deðerlendirmede
“Ona göre ilkel toplum, insanýn insaný sömürmediði, lüksün ve eþitsizliðin insanýn ahlakýný bozmadýðý bir özgürlük ve eþitlik toplumudur. Uygar toplum, insanin iyi doðasýnýn bozulup, erdemlerinin yittiði, özgürlüðün yerini tutsaklýðýn aldýðý bir toplum olarak görülür. “ deniliyor.Fransýz Devrimi liderlerini etkileyen Fransýz filozof Jean Jacques Rousseau 1712 -1778 yýllarý arasýnda fýrtýnalý bir yaþam geçirdi.Yaþamý ve düþünceleri üzerine çok þey yazýlmýþ ve yazýlabilecek büyük bir düþünürdür;

''Ýnsaný toplumsal kýlan, onun güçsüzlüðüdür, yüreklerimizi insanlýða çeken, ortak mutsuzluklarýmýzdýr:insan olmasaydýk bu mutsuzluklarýmýz olmazdý. Her sevgi yetersizliðin bir göstergesidir:her birimizin baþkalarýna hiç gereksinimi olmasaydý, onlarla birleþmeyi hiç düþünmezdik.Böylece, güçsüzlüðümüzün kendisinden kýrýlgan mutluluðumuz doðar.Gerçekten mutlu olan bir varlýk, yalnýz bir varlýktýr:Yalnýzca Tanrý mutlak bir mutluluðun tadýna varýr; yoksa hangimizin buna benzer bir þey hakkýnda fikri vardýr. Biri, kusurlu olduðundan, kendi kendine yetebiliyorsa, neyin tadýna varýr? Tek baþýna kalýr, mutsuz biri olur.Hiçbir þeye gereksinimi olmayan birinin herhangi bir þeyi sevebileceðine inanamýyorum:hiçbir þeyi sevmeyen bir kimsenin mutlu olabileceðine de inanmýyorum.'' diyor.

5-MARX

Fromm’un görüþlerine benzer gibi görünse de bu düþüncelerin Fromm’unkilerle örtüþen ve örtüþmeyen yanlarý vardýr.Bu durumda Ýnsan kaçýnýlmaz olarak yalnýzdýr bu iki düþünüre göre.Yalnýzlýk insan olmanýn doðal sunucu, insanýn yazgýsýdýr.Ýnsan olduðumuz sürece yalnýzlýðýmýz da var olacaktýr.Bu düþünceler gayet akla yakýn gelmiyor.Ancak Fromm ve benzeri burjuva düþünürlerinin bir yandan kendilerine yakýn gibi gösterip diðer yandan düþüncelerini çarpýtarak sunduklarý Marx “«Ekonomik sistemin belirlediði yaþam pratiði, insanýn duygu ve düþüncelerini de belirler.» diyerek yalnýzlýðý insanýn kaçýnýlmaz yazgýsý kabul eden görüþleri alt eder.
Diyalektik ve Tarihsel Materyalizmin ustalarý hiçbir zaman tarihten ve zamandan baðýmsýz, soyut bir insan özünden söz etmezler. Marx ve Engels bu türden öznel idealist kuramlarýn ve yaklaþýmlarýn temel eksikliðini vurgularken, «proletaryanýn çýkarlarýný deðil de, hiçbir sýnýfa baðlý olmayan. Gerçeklik taþýmayan yalnýzca felsefenin sisli hayal aleminde var olan insan özünü ve genel olarak insan çýkarlarýný»'. Her þeyin üstünde tuttuklarýný saptamýþlardýr. Marx, Feuerbach üzerine tezlerde «insanýn özü her bireyde doðuþtan varolan bir soyutlama deðildir, (bu öz) gerçekte tüm toplumsal iliþkilerin bir bütünüdür»'(Seçme Eserler, Marx-Engels, 1.Cilt) der. Marx'ýn bu konudaki en büyük Baþarýsý, birey ile toplum arasýndaki etkileþim diyalektiðini açýklayarak insanýn toplumsal özünün bilimsel çözümlemesini ortaya koymuþ olmasýdýr.Marx, 1844 Ekonomik ve Felsefi Elyazmalarýnda “Nasýl toplum insaný insan olarak yaratýyorsa, ayný þekilde toplum da, insan tarafýndan yaratýlmaktadýr” derken Felsefenin Sefaleti adlý yapýtýnda «... tarih insan doðasýnýn sürekli dönüþümünden baþka bir þey deðildir.» demektedir.

Ýnsan olabilmenin ve geliþmiþlik düzeyine baðlý olarak var olan dünyayla ve insanlarla iliþkimizin sonucunda yaþadýðýmýz yalnýzlýk duygusunu gayet insani bir durum olarak deðerlendirebiliriz.Sevdiðimiz bir dostu kaybedince, uzun zaman görüþmemek üzere ayrýldýðýmýz dostlarýn ardý sýra, terk eden bir sevgiliyi düþünürken yaþadýðýmýz bir çok duygunun ara yerinde kendimizi yapayalnýz duymamýzdan daha olaðan ne olabilir.Bu yalnýzlýk insan olmanýn doðal sonucudur.Uzaklara tayini çýkan dostlarýmýzýn, ayrýldýðýmýz sevgililerimizin arkasýndan o yalnýzlýðý duymazsak, insanlýðýmýzýn bir yaný, hem de önemli bir bölümü eksik demektir.
Burada sorgulanmaya çalýþýlan, insani olmayan her tür sistemin “hiç”leþtirdiði insanýn yalnýzlýðý ve güçsüzlüðüdür.Ýrade güçlerimizi belirleyen, bu zamana kadar yaþadýðýmýz hayattan baþkasý deðil.Kim neler yaþayarak þimdiki ana geldi.Ve bu yaþadýklarý onu olumsuzluklar karþýsýnda ne kadar güçlü veya zayýf yaptý.
Sesimizin tonunu daha yumuþak ayarlama noktasýnda, bu ayarý yapamayýp, kendimizi tutamayýp kaç yürek kýrdýk.Bencilliðimiz ve illa ki haklý çýkma isteðimiz neden bu kadar hat safhaya vardý? Cesaret gösterip, içimizden geçenleri söyleyemediðimiz için, kaç insana asýl duygularýmýzý ifade edemeyip, onlarýn bizi tanýmalarýna olanak vermedik.Hep önemsenmek istedik, ama karþýmýzdaki insanlarýn da önemsenmeye ihtiyaçlarý olduðunu aklýmýza getirmedik.
Ýnsanlarýmýzý kendi koþullarý içinde deðerlendirmedik hiç..Sadece bizim tarafýmýzdan görülen yüzlerine baktýk.Onlarla birlikte olduðumuz zamanlarda bizi hoþ kýlan yanlarýndan öteye geçmedik. Nasýl geçiniyorlar.Dostlarý,düþmanlarý,korkularý, hastalýklarý,yalnýzlýklarý ilgimizi kendimizinkilerin yarýsý kadar bile çekmedi.Bütün bunlarýn sonucunda her defasýnda biz haklý çýktýk.Hatalarýmýzýn bile onlarýn oluþturduðu zemin üzerinde inþa edildiðini düþündük.Bizden aþaðý koþullarda yaþam kavgasý veren, kendi sorunlarý ve sýkýntýlarý içinde çýrpýnan insanlarýn bu çýrpýnýþlarýný yürekten alkýþlayýp taktir ederken,elimizi onlardan alacaðýmýz þeyler için uzattýk.Verdiklerimizin karþýlýklarý olmalýydý.Bizi ne kadar dinliyorlarsa, anlýyorlarsa o kadar anladýk,belki de anlayamadýk.Bütün bunlarýn sonunda kaldýðýmýz yalnýzlýðý sorgularken, kendimizi bir yere oturtup baþka biriymiþ gibi sorgulamayý da denememiz gerekiyor.

Fromm’a göre iki tür insan vardýr; tehlikeli akýl hastalýklarýnýn özünü oluþturan ölümseverler ve bunun karþýtý olarak da Yaþamseverler.Ýspanya iç savaþýnda faþistlerin en önemli sloganlarýndan biri de “yaþasýn ölüm! ” diye baðýrmaktý.Ýnsanlar arasýnda ruhsal ve ahlaksal açýdan ölümseverler ve yaþamseverler arasýndaki ayrým kadar büyük ayrým olamaz.Bu durumda ölüm severler yaþamý yok edici þiddeti severler.Yaþam severlerse tarih boyunca var olan iyilerdir.Onlar yaþamý ve güzellikleri üretmekle uðraþýrlar.Bir çocuk yaþamý seven insanlar arasýnda büyüyorsa onda yaþama sevgisi de geliþir.Bu yaþamý seven insanlar arasýndaki sevgi, sadece öðütlerden ve laftan ibaret olmayan, yaþanýlan bir sevgidir..Bizim kabaca iyiler ve kötüler diye ayýrdýðýmýz insan türlerini böyle ayýrt eder Fromm.Sonra da yaþam sevgisinin hangi toplumlarda geliþebildiðini yazar.

“Özetlersek, yaþam sevgisi en çok þunlarýn bulunduðu bir toplumda geliþecektir: Güvenlik: Onurlu bir yaþamýn saðlanmasý için temel maddi koþullarýn tehlike içinde olmamasý; adalet: Hiç kimsenin baþka birisinin amaçlarý için araç olarak kullanýlmamasý; özgürlük: Herkese toplumun etkin ve sorumlu bir üyesi olma olanaðýnýn saðlanmasý. Bunlarýn sonuncusu özel bir önem taþýr. Güvenlik ve adaletin saðlandýðý bir toplumda bile bireyin yaratýcý özünün etkinliði desteklenmiyorsa, yaþam sevgisinin geliþmesi gerçekleþemez. Ýnsanlarýn tutsak olmamalarý da yetmez; toplumsal koþullar robotlarýn doðmasýna yol açarsa sonuç yaþam sevgisi deðil, ölüm sevgisi olacaktýr.” (Sevginin ve Þiddetin Kaynaðý, 49)

Yazýnýn bu noktasýnda, tam da bu alýntýda, Fromm ‘un da yaþam sevgisinin, dolu dolu yaþama baðlýlýðýn var olacaðý koþullarý saymaktadýr.Kuþkusuz ki yaþadýðýmýz çaðda bu koþullar yoktur.Ýleri kapitalist-emperyalist ülkelerde ve bizim gibi geri býrakýlmýþ ülkelerde, farklý boyutlarda da olsa, insanlarýn sorunlarýnýn asýl kaynaðý yaþadýklarý sistem ve koþullardan baþkasý deðildir.

Güvenlik, adalet ve özgürlük kavramlarýnýn olmadýðý toplumlarda insan nasýl bir varlýk olarak geliþir.Týpký üzerine kayalar yýðýlmýþ bir bitki gibi güneþ ýþýklarýný doya doya alamamýþ bedeni, doðal rengini bulamaz bir türlü.Taþýn altýnda, kendine bir çýkýþ yolu bulabilmek için kývrým kývrým kývrýlýr.Anadolu’da bu tür bitkilere kýzýlkývrým derler.Sistemin taþlarý insanýmýzý kývrandýra kývrandýra kýzýlkývrým etmiþtir. Balasagun’lu Yusuf Has Hâcib ‘in eseri Kutadgu Bilig’de hükümdar; doðru yasa (köni töri) : bunu Küntogdý (gün doðdu) : Vezir; mutluluk (kut) : Aytoldý (aydoðdu) , olarak temsil ediliyor.Devlet yönetiminin güneþ kadar adil olmadýðý sistemlerde, birileri karanlýkta yaþar.
Yeni atýlmýþ betonun üzerine veya suya düþen küçük canlýlarý gördünüz mü hiç. Çaðýmýz insaný býrakýldýðý yalnýzlýk havuzlarýnda iþte öylesine debeleniyor. Yanýbaþýmýzdaki insanýn içinde kývrandýðý bataklýktan habersiz, kendi korkularýmýzýn ve cesaretsizliklerimizin tutsaðý olarak yaþýyoruz.Birer böceðe dönüþtürülmüþ kiþiler kalabalýðý, mutsuzluktan ve yalnýzlýktan kývranýrken, sistem onlarda bir araya gelip bu korkunç cehennemi oluþturan sitemi yerle bir etme mecalini býrakmýyor.Baskýlar ve zulüm bitmiyor, Kendini asla güvende hissetmeyen, asla özgür hissetmeyen adalet duygusunu bir türlü yaþayamamýþ bireylerin oluþturduðu kalabalýklarýn baþlarýný kaldýrmalarýna olanak tanýmayan bir þiddet bombardýmaný bir türlü dinmek bilmiyor.Geri kalmýþ ülkelerin kukla yöneticileri tam bir ölümsever uþak olarak þiddetten sarhoþ oluyorlar.Dünya liderlerinin yüzlerini inceleyin, milyarlarca dolara tutulmuþ seçim kazandýrma ve reklam þirketlerinin çektiði gülümseyen sevimli fotoðraflara bakýn, çoðunun yüzlerdeki yapay sýrýtýþlarý görün.Ama onlar, sadece bu fotoðraflarla çýkmýyor karþýsýna kalabalýklarýn ve her an kontrol edemiyorlar kendilerini..Onlara TV programlarýnda haberlerde,gazetelerde bakýn, yüzlerindeki þiddet ve hiddet ifadelerinden baþka bir þey göremeyeceksiniz.Onlarýn sistemlerinin hak ederek deðil, yalakalýkla veya haksýzlýkla atanmýþ her tür yöneticisinin müdürünün suratlarýný düþünün, hayatýnýzda gördüðünüz en bön, en asabi, en asýk yüzler onlara aittir.Eðer bu dünya insanlar için bir cehenneme dönüþtürülmüþse, her cehennemin mutlaka zebanileri de olacaktýr.

Bütün bunlarýn arasýnda istediði eðitimi alamamýþ bireyler birer robota, birer böceðe dönüþtürülürken, içlerinde yaþadýklarý zor koþullarýn yüreklerinde ve kiþiliklerinde yaptýðý sayýsýz kýrýlma ve hasar sonucunda, duygularýnda, kiþiliklerinde sayýsýz çatlak, kýrýk oluþur ve kalýr.Kýzýlkývrým.Kimisi de bu patolojik vakada uþak, yalaka, muhbir, gammaz, dönek olarak ölüseverlere hizmetkar olacaktýr.
Saðlýksýz tüm toplumlarda bireylerin aþklarý da saðlýksýz olacaktýr, arkadaþlýklarý da, dostluklarý da.Sayýsýz yenilgi yaþayacak, aþklarýnda geçimsiz olacak, defalarca hayal kýrýklýklarý ve kapaklanmalar tadacaktýr.Egemen ideolojinin sanattan medyaya kadar her türlü aracý, onlara bu dünyada olmasý imkansýz aþklar ve dostluklarla dolu illüzyonlar sunarak, yaþam boyu bu hamhayalleri kovalayarak, kendi karanlýklarýnda boðulma þansý(!) verecektir.
Ýnsan ölmeden önce, defalarca katledilir ve yaþama sevincini yitirir.Ama bir türlü kendi gerçeðinin farkýna varamaz.Genel olarak yakýnlarýný, ve çevresindeki diðer insanlarý suçlayarak veya tüm olumsuzluklarý kaderine yükleyerek depresifleþmiþ ruhunu rahatlatmaya çalýþýr.Ölmeden önce defalarca öldürüldüðünün farkýnda deðildir sistemin bir cývata, bobin, anahtar veya böcek yapmak üzere dizayn edildiði insan.
(...) Ben ona, insanýn, hayata olan güvensizliðinden, veya hayatý anlamayýþýndan ya da hayat tarafýndan küçük düþürülmüþ olmasýndan ötürü hayattan ayrýlmasýnýn ne kadar acýlý olduðunu söylüyordum. Hayat o adamýn duygu ve düþüncelerine ilgisiz onun etrafýnda kaynar; o ise hayatla kaynaþmayý beceremeyerek kendi küçük odasýnda oturur ve bu odanýn her köþesinden yalnýzlýðýn karanlýk gözleri ona bakar. Düþünceler mahvolur, çünkü etrafta, onlarý kendisine söyleyebileceðiniz kimsecikler yoktur; duygular solar, zira onlarý paylaþacak bir kimse bulamazsýnýz! ...
Ve insan, ölüm kendisine gelmeden çok önce ölür.....
Okþayýcý bir bakýþ, yürekten söylenen bir söz belki insaný her þeye razý edebilir... bir arkadaþ –kadýn eli ona hayattaki yeri gösterebilirdi. Aþkla ýsýtýlmýþ, dostlukla asilleþtirilmiþ ve cesaretlendirilmiþ o insan, yavaþ yavaþ ölmez ve yalnýz ölümü düþünmez, tam tersine yaþar ve yaþayabilirdi.(...)

Unutulmuþ Hikayeler sf-23
Aþk Rüyasý
Maksim Gorki


6-KIZILKIVRIM

Taþlarýn altýnda kalan bitki,güneþini alamaz; elin bitkileri gibi,sadece olmasý gereken topraðý delerek çýkamaz yeryüzüne.Taþýn altýnda büyüyebilmek ne azaplý dolu bir yaþamaktýr.Doðduðuna piþman olur.Ama ne yapsýn,yaþam bu,her büyüdüðü milimetrede biraz daha sýrtýnda hissederek taþýn aðýrlýðýný ve acýsýný,savaþýr.Amansýz bir savaþtýr bu.Sistem bir taþ gibi doðmadan yüklenir sýrtýna; ana karnýnda borçlu çocuklarýn.Mutsuzluklar ve bu dünyadaki bütün macerasýndaki acý,kaderinin suçu veya bahtsýzlýðý,þanssýzlýðý olur.
Öylelerinin analarýyla babalarýyla arkadaþlarýyla sorunlarý olur; öyleleri geçimsiz olur,ahlaksýz olur,öfkeli isyankar ve düzen dýþý olur.Kýzýlkývrým olur kývrana kývrana büyüyeceðim derken.
Bunun bilincinde olan insanlar,birbirinin sýrtýna taþ olmamak için elinden geleni yapmalýdýr.Kýzýlkývrým olmuþ bir çiçeði anlamak gibi anlayabilmeli birbirini.Öylesine sarabilmeli taþ altýnda büyüme savaþýmýnýn yaralarýný.Deðilse,yalnýzca kendisinin ezilmiþliklerini görüp,karþýsýndakini görmeme körlüðü ne dostluk býrakýr geride,ne arkadaþlýk ne aþk.Düzene yamanýp,ona kul köle yalaka olursun.Çýkarsýn insanlýktan.Üzerindeki taþ, asla çiçek açmana izin vermeyecek. Sen orada yakaladýðýn boþlukta avunursun; ama hep karanlýkta bir yalaka bir dönek,kiþiliðini o azcýk boþluk için satmýþ biri olarak kalacaksýn.

Bu sistemde acý duymak yaþamaktýr.Yaþam belirtisidir.Taþýn altýnda kývrana kývrana bir hal olduktan sonra baþýný göðe uzatabilmiþsen,ne mutlu sana.Hayýr,”ne mutlu sana “deðil; çünkü gövdeni çýkartsan da bir biçimde,bedeninin kývrým kývrým olmuþ büyük bir bölümü o taþýn altýnda olacak.Sistemin milyonlarca insana biçtiði yazgýyý delip,farklý bir yaþama geçse de insan,tamir edemez üzerindeki taþýn aðrsýný.Taþ hala oradadýr çünü.Benzerleriyle paylaþtýðý acýlarý yaþamasa da artýk,küçük burluvanýn hali vahti yerinde kesimi,paylaþmanýn güzelliðini yaþayamaz eskisi gibi.O hali vakti yerindelerin,sonradan görme dünyalarýnda,düzenin maddi göstergeleriyle çizilen mutluluk illüzyonlarýnýn bir yalan olduðu yaþlanýr.Onlar daha dostsuz,arkadaþsýz,kiþiliksiz ve ahlaksýzdýr.

Demek isterim ki,bütün dostlarýmýzýn arkadaþlarýmýzýn sýrtýnda ayný sistemin aðýr taþlarý var.Sevgilimizin,anamýzýn ve çocuðumuzun da öyle..Bir de biz taþ olmayalým bu zor nefes aldýðýmýz karanlýkta birbirimize.Ýnsanlarýn aþklardan,dostluklardan yaþadýðý hayal kýrýklýklarý ve mutsuzluklarda kiþilere düþen pay bizim bencilliðimizdendir.

Üzerimizdeki kayalar kýrýlmadan mutlaka bedenimiz gerçek özgürlüðü tadamayacak.Ama bu koþullarda birileri daha güzel iliþkiler kurabiliyorsa,biz de bunu yapabiliriz.



7- “SOL MEMENÝN ALTINDAKÝ CEVAHÝR”

Geriye bakýp düþününce her insanýn “güzel zamanlar “ dediði dönemler vardýr yaþamýnda.Sevgiyi dolu dolu yaþadýðýmýz çocukluðumuzun sýcacýk zamanlarý..Ailemizin güleç iliþkileri.Belki yoksulluklar, belki hýrgür ama sevgiyi yaþadýðýmýz zamanlardýr bizim tüm güzel zamanlarýmýz.En azýndan bizim ülkemizde artýk bulamadýðýmýz akraba, aile, komþuluk iliþkileri, mahallelilik; kýzýna çeyiz hazýrlayan bir ananýn özeni ve hevesiyle, yüreklerimize sevginin bir kanaviçe gibi iþlendiði dönemler.Bizim kültürümüzün o insaný saran güzelliðini yaþamýþ olanlar þanslýdýr.Ayný göðün, ayný güneþin altýnda olmayý bile bir yakýnlýk nedeni sayan atmosfer yok artýk.

Bu topraklarda bütün zalim yöneticilere ve sistemlere raðmen büyük insanlar çýkmýþtýr.Homeros’un Ege kýyýlarýnda dizeler yazdýðý dönemlerdeki dünya da vahþeti bir yaþam biçimi olarak sunuyordu insanlýða.Yunus’un elinde asasýyla bozkýr gününün alnacýnda bir aþk erine dönüþtüðü dönemdeki dünya da acýmasýzdý.Zulüm hep vardý.Ýnsanoðlunun üzerine yýðýlan kayalar hep vardý.Bizim kilimlerimiz ve türkülerimiz, sadece türküler ve güleç insanlarýn oluþturduðu dünyalarýn icatlarý deðildir.Bizim ürettiðimiz güzellikler ayný zamanda zulum kýrbaçlarý altýnda, büyük kaçkunluklarda, yersiz yurtsuzluklarda, kayalarýn arlýndan çýkarken öðrendiðimiz bilgilerin ürünleridir.Nazým o vahþetin orta yerinde zindan karanlýðýný aydýnlatan bir umudu büyütüyordu.

Yani içerde on yýl, on beþ yýl,
daha da fazlasý hattâ
geçirilmez deðil,
geçirilir,
kararmasýn yeter ki
sol memenin altýndaki cevahir...
Nazým Hikmet Ran

“Sol meme altýndaki cevahir “ kendiliðinden olmamýþtýr.Elmas elmas olmadan önce neler yaþadý. Basit bir tanýmlamayla, (www.populerbilgi.com/genel/elmas.php) “Elmasý deðerli kýlan tüm özellikleri, oluþumu sýrasýnda ortaya çýkan þartlara baðlýdýr.” Ýnsaný diðer insanlardan ayýran, yani her insaný benzerlerinden ayýran tüm özellikler onu var eden koþullarla var olur.”Doðal elmasýn oluþumu için olaðanüstü koþullar, yani aþýrý yüksek sýcaklýk ve basýnç gerekir. Elmas yerkabuðunun derinliklerinde doðar. Erimiþ elmas içeren kýsýmlar yüzeye fýþkýrýp donabilir, ancak bu olay çok nadiren gerçekleþir. Bu nedenle yeryüzünde çok az sayýda elmas yataðý vardýr. Zengin yataklarýn sayýsý ise birkaçý geçmez. Doðal elmasýn yapýsý ve oluþum þekli bilim adamlarý için yol gösterici olmuþ ve bu sayede yapay elmas üretilebilmiþtir. Bazý denemeler sonunda, 100 bin atmosfer basýnç ve üç bin derece sýcaklýk altýnda tutulan grafit, elmas haline getirilmiþtir. Ancak üretilen sentetik elmaslar, doðal olanlarý kadar deðerli deðil. Bu nedenle yapay elmaslar, çok sert yapýlarýndan dolayý endüstride bir çeþit zýmpara olarak kullanýlmaktadýr.” Yaþadýklarý bütün olumsuzluklara raðmen, bu olumsuzluklarý sevgiye dönüþtüren insanlar yok mu yeryüzünde.Bütün karanlýk çaðlarý aydýnlatan, o çaðlarýn zulmünden en çok pay alan zalimlerin karþýsýna diklenen insanlar deðil mi.
Bu zamanýn zulum tezgahlarý baþýna taþ yaðmýþa dönderip, doðuþtan ölene dek gözünü açma fýrsatý tanýmasa da insanlara, her insan kendi hayatýnýn acýlarýnda ve sýkýntýlarýnda piþmiþ sol meme altýndaki cevahirini unutmamalý.Her þeye raðmen kendini býrakmamayý bilmeli.Benzerlerin arasýnda birileri senden daha çok sevgi ve dostluklarla ýsýnan bir yaþamamý baþarmýþsa,sen de baþarabilirsin.Elmas yeraltýnýn karanlýðýnda buluyorsa güzelliðini,yalnýzlýk çoðaltabilmeli bizi kendimizden öteye.Topraðýn derinlerine taþlarla ve böceklerle cebelleþerek uzanýp suya ulaþan kökler olmasa,aðaçlar çiçek saðanaklarýyla karþýlayamazdý baharý.
Kavramamýz gereken, her türden sevgiyi ancak bu taþ yaðmuru altýndaki diðer insanlarýn arasýndan bulacaðýmýz ve çoðaltacaðýmýz gerçeðidir.Vermek tamý tamýna kendinden vermektir.Tuzu kuru, serveti parasý olanýn verdiði hayýr, yalnýzca kirli vicdanýný kandýrmaya yarar.Ekmeðini bölüþtüðün insanýn sana yalakalýk yapmasý, kendini zorlayarak gülümsemesi gerekmiyor.Git sevgiyi sen ara bul.Eðer derdin sevgiyse, bu kadar sevgisiz toplumda, içinde var olan sevgiyi verecek birini ara.Kim bilir hangi kovukta, týpký senin yaptýðýn gibi, sevginin ayaðýna gelmesini bekliyor.Sonra da ona sevgiyi vermenin güzelliðini öðret.Ýþsizsen iþi sen yarat, sýðýnma baþkalarýnýn merhametine.Tek baþýna yaratamýyorsan, on kiþi bir araya gelip limon satarak baþla.

Kuþkusuz ki, düzenin yarattýðý yalnýzlýk, insanda olmasý gereken insani yalnýzlýklardan farklý olarak, tam bir bataklýktýr.
Sömürü düzeni insaný aldý ve ondan akla hayale gelmeyen suçlular ve deðiþik sorunlu insan tipleri yarattý.Katil türleri, hýrsýzlýðýn bin çeþidini icat eden hýrsýz türleri, kapkaççýlar,gaspçýlar,mafyalar,kalpazanlar, karaborsacýlar, faizciler, uyuþturucu baðýmlýlarý, kurnazlar, hilebazlar, akla hayale gelmeyen sapýk türleri, bütün toplum katmanlarýnda oraya uygun yalakalar, ve daha bir sürü insanlýðýný kaybetmiþ insan türü; birer kurban.Böyle bir dünyada kendisini iyilerin safýnda görenlerin birilerine iyilik yapmasý gerekiyor.Kim bilir belki de bir çocuðu kurtarabilirsiniz bu bataklýða düþüp bir suçlu olmaktan.
Burjuva düþünürleri, insaný insanlýktan çýkartan sistemlerdeki insaný çözümlerken, kiþilere verdikleri akýl, insanýn hangi yollarla sisteme uyum saðlamasýna dair reçetelerdir.Nasýl sisteme uygun ve daha iyi yaþanýr.Onlarýn iyi vatandaþ dedikleri, gayri insani kurallarýna boyun eðen, tüm yaþamýný bu sistemin sorunlarýný sorun deðilmiþ gibi görmesi gereken kiþidir.
8-DÝP VE ZÝRVE

Dip ve Zirve denilince derin kuyularý ve çýkýlmaz dað doruklarýný düþünüyorum.
Dip ve Zirve denilince, derinliði olan insanlarý ve insanlýðýn yetiþtirdiði büyük insanlarý düþünüyorum.
Dip ve Zirve arasýnda uçurumlar var.
Dip ve Zirve arasýnda belki de mesafe yoktur.Zirvede dediðimiz insan içinde derin çukurlar olan insandýr belki de.
Zirvelerde derin çukurlar, krater aðýzlarý ve uçurumlar vardýr.
Ama derin kuyulardan yaþam kaynaðý olan su çýkýp, uzun bozkýr ve çöl yolculuklarýnda nice insana yaþam vermiþtir
Doruklarda da pýnarlar vardýr

9-BU DÜZENE RAÐMEN
Hep kendisini merkeze koyup, her defasýnda haklý çýkma savaþý verenlerin, derinlerinde dolaþan haksýzlýða uðramýþlýk psikolojisiyle, sürekli savunma halinde gezenlerin çevrelerine sadece her an batmaya hazýr bir diken olduklarýnýn farkýnda olmamalarý ne acýdýr.Sürekli olarak, her defasýnda deðiþtirdikleri kendi gelecek planlarýný ortaya dökerek, kendi bunalmýþlýklarýný karþýsýndaki insanlara kusarken onlarýn bunalmýþlýklarýný bir an bile düþünmeyenlerin hali ne acýnaklýdýr.Hiç bir þey mutlu edemez, kendinden ekonomik, sosyal koþullarý daha yetersiz olanlara yakýnanlarý.Onlar hep maðdurdurlar, daha maðdur olanlara bakmaksýzýn.Korkunç hýrslarý yüzünden, çoðu zaman en iyi davrandýklarý insanlar bile onlar için bir araçtýr.Yaptýklarý “iyilikler” bir gün insanlarýn yüzüne vurulmak içindir.Kültürel statülerini anlayamazsýnýz.Kimi zaman ortak noktalarý nerdeyse hiç olmayan birisiyle yalnýzlýklarýný alt etmeye çalýþýrken, onlara kýyak yapar gibidirler.
Acýdýr, statükolarý ve paralarýyla baþkalarýna maðduriyet kusanlarýn hali.Geriye döndüklerinde hiç kimse kalmamýþtýr yaþadýklarý bunca zamandan.Hep bulunduklarý ortamý aþaðýlarken, bir gün çekip gideceklerini söyledikleri insanlarý da, bu beðenmedikleri dünyanýn bir parçasý gibi gördüklerinin farkýnda deðildirler.Bütün bunlarýn altýnda her biçimde bir 1. planda olmak ve diðer insanlara hükmetme güdüsü içinde olduklarýnýn ayrýmýnda deðillerdir

'Yalnýz insanlar, yani büyükler, yetiþkinler, boyuna birbirlerini aldatmaktan, azaba sokmaktan geri durmuyorlardý. Onlar için önemli olan ne bahar sabahý, ne de Tanrý’nýn tüm yaratýklara baðýþladýðý, evrenin bu güzelliðiydi. Bu güzellik herkesi sükuna, birliðe, sevgiye çaðýrýyordu ama, insanlar için önemli, kutsal olan tek þey, kendi benzerlerine hükmetmek için yine kendilerinin bulup icat ettikleri þeylerdi.'
Tolstoy-Diriliþ


Kültür eðer, yaþadýðýmýz zamanýn ve dünyanýn bize öðrettiði her þeyse, baþkalarýna ve kendimize bakýþ biçimimizi de ona göre yapmak durumundayýz.

(...) Kültür hiçbir þeyi ve hiç kimseyi kurtarmaz, bir þeyi haklý da çýkarmaz. Ama insanýn bir ürünüdür o ve insan ona yansýtýr kendini ve onun aracýlýðýyla ve onda kendini görüp tanýr; bu eleþtirel ayna, insana imgesini gösterir ancak. Ayrýca o yýkýntý halindeki eski binanýn, yani benim sahtekarlýðýmýn, karakterim olduðunu da unutmamak gerekir; bir nevrozdan kurtulabilirsiniz, ama onu kendi kendinize tedavi edemezsiniz Bir çocuðun, yýpranmýþ, silinmiþ, hor görülmüþ, bir köþeye atýlmýþ ve sözü edilmemiþ bütün temel özellikleri, ellilik bir adamda yaþar durur...(...)
Jean - Paul Sartre
Sözcükler, sayfa 187
Ama insanlýk tarihinin bu zamana getirdiði,iyi insanlarýn oluþmasýný saðlayan kültür birikimiyle,kapitalizmin insaný insanlýktan çýkarmak üzere tezgahladýðý kendi kültürünü bir tutmamak gerekiyor.Burada sözü edilen,belki de daha çok bize sevginin ve insan olma savaþýnýn býraktýðý,sol meme altýndaki cevahirdir kültür.Ýþte kendimize ve dünyaya onunla bakabilmektir aslolan.

Kendini bilmek, belki zor ama biraz da kendine dýþarýdan bakmakla olanaklý.Kendimize dýþardan ve baþkalarýnýn gözünden.Bu sisteme raðmen, nasýl daha yaþama ve umuda dönük olabiliriz.Bütün acýlara raðmen türkü söyleyenler olmasaydý bu gün insanýn içini açan türküler de olmazdý.Gülme duygularýný yok edemedi insanlýðýn, karanlýk çaðlar.
Sevgide yakýnlýk var.Egemen ideolojinin kullandýðý her tür araçla sevgiler sakatlanýp yanlýþ öðretilmiþtir.Sevgi gibi, saygý da yanlýþ öðretilmiþ, saygý korku ile birlikte sunulmuþtur insan bünyesine.Saygýda hep mesafe ve korku var olmuþtur artýk.Babaný sev, babandan kork; öðretmenini sev ama ondan kork ayný zamanda.Allah sevgisi diye, giderek cezalandýrma yönü aðýr basan bir varlýða dönüþtürmüþtür kapitalizm yaratýcýyý.Kapitalizm, Allahsýzdýr.Ve tüm insan iliþkilerini, Allah’ýn yerine piyasaya sürdüðü Para denilen puta göre biçimlendirmektedir. Dünyada her þeyi para belirleyip, insani tüm iliþkiler artýk para adlý puta endeksleniyorsa, orada sözü edilen din kavramý, içi boþaltýlmýþ bir din olmaktan ileriye gidemez ve ancak egemen olanlarýn, egemenliklerini sürdürürken, kitlelere karþý kullandýklarý bir araçtýr.

Bütün eylemler onlara verilen deðerlere dayanýrlar. Saygý duymalarýmýzýn hepsi ya kendimize aittir ya da baþkalarýndan edinilmiþtir...edinilmiþ olanlar büyük ölçüde daha fazladýr. Niçin onlarý ediniriz? Korkudan, yani, bize aitmiþ gibi davranmayý daha yararlý görürüz...ve kendimizi bu bozulmaya öylesine alýþtýrýrýz ki, sonuçta bizim karakterimiz haline gelir. Kendimizin deðer vermesi: Bu, bir þeyin sadece bize verdiði keyif veya keyifsizlik göz önünde tutulup, baþkalarýna verdiði keyif veya keyifsizliðin dikkate alýnmamasý suretiyle ölçülmesi demektir...çok olaðanüstü bir þey!

Ama en azýndan bizim, içinde pek çok durumlarda baþkasýna ait deðerlendirmeyi kullanma güdüsü bulunan baþkasýna deðer vermemiz, bizden kaynaklanmasý, kendi kararýmýz olmasý gerekmez mi? Evet, ama bunu çocuk olarak yaparýz ve görüþümüzü nadiren deðiþtiririz. Biz genellikle yaþam boyunca çocuklukta alýþýlmýþ yargýlarýn budalasýyýz, yakýnlarýmýz hakkýnda (onlarýn ruhlarý, payeleri, ahlaklarý, örnek oluþlarý, deðersizlikleri) hüküm veriþ biçimimiz ve onlarýn deðer veriþlerine saygý göstermeyi gerekli buluþ tarzýmýzla.
Nietzsche –Tan Kýzýllýðý

10-“EZBERÝMÝZÝ BOZALIM”

Son zamanlarda çok kullanan bir söz “ezber bozmak” sözü.Bize acýsý tatlýsýyla yaþamýn öðrettikleri, kuþkusuz üzerine taþ konulmuþ çiçeðin öðrendikleridir. Kiþisel deneyimlerin sonuçlarý, bir baþkasýnýn kiþisel deneyimini çok fazla etkilememekle birlikte, daha çok, bir adým sonrasý için iþe yarayabilir.Fakat, bir, iki, beþ insanda yaþadýðýmýz yanýlgý, tüm insanlarda ayný yanýlgýyý yaþayacaðýmýz anlamýna gelmez.”Yanýlgý” dediðimiz olguda baþkalarýnýn kusurundan çok, kendi eksiklerimiz daha önemlidir bizim için.Yanýlgýlarda eksiklerimizi görüp düzeltme yoluna gidersek bu, karþýmýzdakine duyacaðýmýz nefretten daha çok iþimize ve yaþamýn iþine yarar.Aþklar dostluklar ve her türden olumlu duygulara baðlý insan iliþkileri, bize sunulan reçetelerden çok, sol memenin altýndaki cevahir’e baðlýdýr. Yaþadýklarýmýzdan öðreniriz, yüzmeyi ancak yüzerek öðrenmek gibi.Bencilliðimiz ve kiþisel hýrslarýmýza bakalým yalnýzlýklarýmýzda.Sol memenin altýndaki cevahir, anamýzýn bizi yeryüzünde ilk kez kucaðýna alýnca baþlayan, yaþamýmýzýn sevgiye dair zamanlarýnda çekirdeði oraya býrakýlmýþ, evrendeki tüm cevahirlerden farklý olarak, canlý bir parçamýzdýr.Yaþamýmýzýn acýlarý ve zorluklarýyla, sevgileri ve güzellikleriyle büyür sertleþir. Ýnsaný insanlýktan çýkartmaya kurtulmuþ sistemler, bizi belki defalarca ezer ama sol meme altýndaki cevher kolay ezilir bir þey deðildir.
Robotik toplumlarda iki kere iki dört formülleri ve bu denli kesin reçetelerle belirlenir insan iliþkileri ve yaþamý.Ýki kere ikinin dört ettiði iliþkiler sahtedir ve uzun ömürlü olmalarý olanaksýzdýr.

Ýnsan, gelip geçici hevesleri olan, tutarsýz bir varlýktýr ve týpký satranç oyuncularý gibi hedefe ulaþmayý deðil de hedefe giden yollarý daha çok sever.Emin olamayýz elbette, ama insanýn ulaþmak için çabaladýðý þey, hedefe giden bu yol olabilir; o da hayatýn ta kendisidir zaten.Aslýna bakýlýrsa hedef, iki kere iki dörttür yani bir formüldür; ama bu formül hayatýn deðil, ölümün baþlangýcýdýr.Ýnsan, daima iki kere ikinin dört etmesinden az da olsa bir korku duymuþtur; týpký benim duyduðum gibi. Ýnsanýn uðruna denizler aþtýðý, hayatýný tükettiði hedefi iki kere iki dörttür; ama öte yandan insanýn korkusu bu hedefe ulaþmaktýr.Çünkü ulaþtýðý an hedefsiz kalacaðýnýn bilincindedir... Ýnsan, hedefe ilerlemeyi sever ulaþmayý deðil; þüphesiz çok gülünç bir durumdur bu.Ýþin en hoþ tarafý insanýn daha doðduðunda gülünç olmasýndadýr.Ýki kere iki dört formülü, yine de dayanýlmaz þey doðrusu.Bana kalýrsa iki kere iki dört, büyük bir küstahlýktýr ve etrafa tükürükler saçan, elleri belinde, yol kesen bir külhan beyinin ta kendisidir.Ýki kere ikinin mükemmelliðine inanýyorum; fakat ondan daha üstün olduðuna inandýðým þey, iki kere ikinin beþ etmesidir.

Yeraltýndan Notlar
Dostoyevski

Ýki kere iki beþ belki de baþka bir sayý olabildiði zaman o bizim kendimize özgü yaþadýðýmýz bir olgu olacaktýr.

Ezber bozmak, kendinden dýþarý çýkmak oluyor.Baþka insanlara katýlmak, baþkalarýnýn yarasýný sarabilmek.Belki karþýlýðýnda alacaðýmýz gülüþ yüreðimizi daha çok ýsýtacak bencil yalnýzlýklardan.Bütün sistemlere raðmen iyi insan olmanýn yolu iyilik yapmaktýr.Sevgiyi yaþam kýlmak için, elimizi dünyaya sevgiyle uzatmaktýr; taþlar altýndan çýkan çiçeðin ödülü kocaman bir tomurcuðu hak etmek için.

Ve elbette karanlýða karþý bir ýþýk olmakta mesele, karanlýktan yakýnmakta deðil.

Kimisi Camdaki Sinek Pisliklerini Görür,
Bir Baþkasý Camdaki Aksini,
Öteki Penceredeki Saksýyý,
Bir Diðeri Pencereye Dokunan Daldaki Çiçeði,
Kimisi Karþýdaki Daðlarý,
Kimisi Daha Da Ötesini;
Kendinden Dýþarý Bakarken...

11-SELAM OLSUN NAZIM’A

Ýçerde bir tarafýnla yapyalnýz kalabilirsin,
kuyunun dibindeki taþ gibi,
fakat öbür tarafýn
öylesine karýþmalý ki dünyanýn kalabalýðýna,
sen ürpermelisin içerde
dýþarda kýrk günlük yerde yaprak kýpýrdasa.
Nazým Hikmet

Adnan Durmaz
16.02.2008 02:32



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýliþkiler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yalnýzlar Çaðý
Hep Dönülmez Bir Yerleri Ararýz
Düþler de Ölür
Bir de Iþýk…bir de Rüzgâr…bir de Yaðmur…bir de Gece…bir de Su…

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bana Yalnýzlýðýný Söyle/
Bana Yalnýzlýðýný Söyle…
Aþk Devrimcidir
Aþk Atýna Binen Sözün Zamanda Yolculuðu -
Aþkýn Katili

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Günümüz Diliyle Mevlana'dan Rubailer - 1 [Þiir]
Yaðmur Neyi Dokur Gülün Kalbine [Þiir]
Biz ki Aþký Sevmekten Öle Öle Öðrendik [Þiir]
Fýrat ve Dicle [Þiir]
Yol Çatýnda [Þiir]
Yürekte Ýz Koyar mý Akýp Giden Gözyaþý [Þiir]
Körler Panayýrý [Þiir]
On Ýki Eylül Öncesinden Gelen Çocuk [Þiir]
Yürek Sözleþmesi [Þiir]
Günümüz Diliyle Mevlana'dan Rubailer - 2 [Þiir]


adnan durmaz kimdir?

HANGÝ YAÞAM, TEK SAYFADA ANLATILIR; VE ÝNSANLIK TARÝHÝ ÝÇÝNDE BÝR TOZ ZERRESÝNDEN DAHA BÜYÜKTÜR. ÝNSANIN KAÇ, PENCERESÝ VAR YÜREÐÝNDE, ÝÇÝNÝ IÞIKLARLA DOLDURMAK, DIÞARIYA IÞIKLAR SALMAK ÝÇÝN; . . . . . . . . . . SEN ONA BAK. HEM HER YERLÝ, HEM DE HÝÇ BÝR YERLÝSÝN; . . . . . . . . . . . EÐER ÞAÝRSEN, ÝNSANÝN VATANÝ ÝNSANDIR BELLEMÝÞSEN. . . YAZIP ÇÝZMEK, SERÜVENCÝLÝK DEÐÝL MÝ;YANÝ KEÞFETMEK. BAZAN, DOÐDUÐUN BOZKIRIN ÇÝLELÝ ÇATLAKLARINDA ARARSIN GÜZELLÝKLERÝ;BAZAN, OTUZUNDA GÖRÜR GÖRMEZ VURULDUÐUN DENÝZÝN ÇIÐLIÐINA . . . . . . . . GÜN OLUR, BOZKIRIN EN KIRAÇ YERÝNDE, BÝR DERÝN KUYU OLURSUN; GÜN OLUR, ARTIK HÝÇ; BÝR GEMÝNÝN UÐRAMADIGI, ISSIZ ADADAKÝ YOSUNLU DENÝZ FENERÝ. . . . . . . BAZAN DA, SONSUZ GÖKYÜZÜNDE GÝDECEK VER BULAMAYAN, GÖÇMEN BÝR KUÞ. , . YALNIZLIÐIN DA, SEVÝNCÝN DE, HASRETÝN DE TANIMLANAMAZ. AMA GÜZELLÝK, KENDÝ ÝÇÝNDE YOKSA, OLUÞTURAMAMIÞSAN, ARAMAKLA BULUNAMAZ; BÝLÝRSÝN. . . ADNAN DURMAZ FISILTILARLA DA OLSA SÖYLE (Arka kapak yazýsý/1994, Ankara, saypa. yay. ) Not:Adnan Durmaz Ankara Afyon arasýnda haritalarda yer almayan bir köyde yaþamýný sürdürüyor. Edebiyat öðretmeni. 46 yaþýnda, 5 þiir kitabý var 1-Fýsýltýlarla da olsa söyle(saypa yay. Ankara) 2-Yarýn yeniden(gerçek sanat yay. Ýstanbul) 3-Ben gidersem ay sen-deler(art yay. ankara) 4- Ateþ çiçeði ( Art Yaýn-Ankara ) 5- Bilirsin aþk da serseri(art yayýn-Ankara )

Etkilendiði Yazarlar:
baþlangýçtan bu güne türk edebiyatý-dünya edebiyatý


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © adnan durmaz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.