..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir kuþum; uçtum yuvadan... Artýk ben nerede, eve dönme isteði nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gerilim > mahmut dað




25 Temmuz 2011
Ýkikere Ölmek  
mahmut dað
gördüðüm rüyadan ilham alýp yazdýðým garip bir öykü. yaþadýðýmýzýn ne kadarý belli bir düzenin sonucudur? düzeni ayarlayan nedir? gizli bir güç mü? yoksa yalnýzca sonuçlarýný mý yaþýyoruz yaptýðýmýz seçimlerin?


:BABH:
Güneþ doðuyordu yine. Dünya yeni bir güne hazýrlanýyordu. Senem yine uykusuz kalmýþtý. Gözlerinden uyku akýyordu ancak uyumaya korkuyordu. Yine kabus görmekten korkuyordu. Ne zaman gözlerini kapasa baþýndan geçen her þey düþlerine saldýrýyordu. Hep ter içinde uyanýyor, bir daha uyuyamýyordu. O gün yine öyle olmuþtu. Geç vakitte yatmýþ, daha gözlerini kapatýr kapatmaz yine bin bir kabusun saldýrýsýna uðramýþtý. Yine uyanmýþ, yeniden uyumayý aklýndan bile geçirmemiþti.

Senem onaltý yaþýndaydý. Geliþmemiþ bir kentin geliþmemiþ bir kasabasýnda geliþmemiþ bir ailenin ikinci ve son çocuðuydu. Kýsa boyluydu. annesi saçlarýný hep kýsa kestirirdi senemin. Senem’in bitlenmesinden korkardý. Saçlarý simsiyahtý. Ancak son zamanlarda saçlarýnda tek tük kýrlaþmalar baþlamýþtý. Kahverengiye çalan gözleri küçücüktü. Uzaktan gözlerine bakan kör olduðunu zannedebilirdi Senem’in. Yüzü ince ve zayýftý. Burnu yok denecek kadar küçüktü. Yüzünün aksine bedeni aldýðý kilolar nedeniyle kocamandý. Ancak el ve ayak bilekleri incecikti.

Senem’in babasý Senem daha altý yaþýndayken ölmüþtü. Kaçakçýydý Rahmi. Kaçakçýlýktan dönrken yakalanmýþ, birkaç gün karakolda kalmýþtý. Eve getirildiðinde hareketsiz ve baygýndý. Üç ay yaþam mücadelesi verdikten sonra apansýz ölüvermiþti. Vücudunun tümü mos mordu, ve aðzýndan yada burnundan çýkan her nefeste buharlaþmýþ kan çýkýyordu çoðu zaman. Konuþabildiði zamanlarda “iþkence yaptýlar” diyor gözlerinden bulgur gibi yaþlar dökülüyor, sonra da uzaklara dalýp gidiyor ve o yarý uyku yarý baygýnlýk içerikli uykuya teslim oluyordu. Bu hal tam üç ay sürmüþtü. Bir gün o üç ayda ilk kez olan bir þey olmuþ, acýlarýný unutup yattýðý yerden fýrlayýp çýrpýnmaya baþlamýþ, “yapmayýn! Vurmayýn!” diye baðýrýrken yüzü ya hayallerinin yada yaralý vücudunun sert hareketlerinin yarattýðý acýdan buruþmuþtu. Odanýn içinde fýr fýr dönüyor, ellerini gelen darbeleri savuþturuyormuþ gibi saða sola savuruyordu. Senem o zaman daha altý yaþýndaydý. Babasýnda bir gariplik olduðunu anlamýþ, ancak ne yapacaðýný bilememiþti. Ev halký ilk þaþkýnlýð atlattýðýnda senem’in annesi kezban kapýnýn yanýndaki masada bulunan maþrapadaki suyu kocasýnýn baþýndan aþaðý boca etmiþti. Soðuk suyun etkisiyle rahminin gözleri bir an büyüyüp ileri çýkmýþ, baþýný hýzlýca saða sola çevirmiþ ve daha sonra dizleri üzerine çökmüþtü. Nefes nefeseydi. Bir süre boþ gözlerle etrafý süzdükten sonra, olduðu yere sýrt üstü uzanmýþ, vücudunda birkaç istemsiz kas hareketi oluþtuktan sonra derin bir nefes alýp bir kan sütunuyla nefesini geri vermiþti. O nefes rahminin son nefesiydi ve vücudundaki kanýn büyükçe bir kýsmý o nefesle birlikte çýkmaya baþlamýþ, nefes bittiðinde kan bir süre daha yolculuðuna devam etmiþti. Kezban kocasýnýn öldüðünü anlamýþ ancak çocuklarý altý yaþýndaki Senem ve yedi yaþýndaki Hakan ters giden bir þey olduðunu anlamakla birlikte ölüm düþüncesinden uzak kalmýþlardý.

Rahmi’nin ölümü evin içinin bir süre sessizliðe tutsak etmiþ, birkaç dakika sonra Kezban silkelenip ne yapmasý gerektiðini düþünmeye baþlamýþtý. Kezban aðlamýyordu. Üzgün de deðildi. yüzündeki ifadesizlik tüm psikometrik testleri çýldýrtacak kadar sabitti. Önce kocasýnýn zayýflamýþ bedenini kaldýrýp yataða koymuþ, bunu yaparken de Hakan’ý akrabalarýna haber vermek için göndermiþti. Hakan ve Senem ölümün gerçekliðiyle o anda tanýþmýþlardý. Akrabalar toplanmýþ, öyelsine bir cenaze törenindnen sonra rahminin harap bedeni topraða verilmiþti.

Senem altý yaþýndayken babasýný kaybetmiþti. Ancak ne senem, ne Hakan, ne de anneleri Kezban aile reislerini yitiren insanlarýn tepkilerini göstermiyorlardý. Hiç bir þey olmamýþ gibi davranýyorlardý. Ev her zamanki gibi yarý düzenli yarý düzensiz klasik yoksul evi görüntüsündeydi. Görünüþte her þey normal gibi görünse de, aslýnda her birinin içinde bilinç dýþý isyan fýrtýnalarý kopmaktaydý. Kezban eskisi gibi güzel yemek yapmýyordu. Kendisi ve çocuklarý tüm öðünleri geçiþtiriyorlardý. Kezban’ýn kýz kardeþi Fadime’nin yemek yapýp getirdiði günler hariç, sofralarýnýn baþlýca konuðu peynir, domates, ve tavada az yaðla kavrulmuþ biber salçasýydý. Senem’in ve ailesinin yaþadýðý bölgede insan ölümü kolayca alýþýlan bir þeydi. yani doðan herkesin ailesi daha çocuk doðar doðmaz çocuðun ya çocukken, ya gençken yada yetiþkinken ölmesini beklerdi. Orada insan ya bir hastalýðýn, ya daðdan gelen hain bir kurþunun, ya doðum yaparken, ya da rahmi gibi iþkence sonucu ölürdü. Bu nedenle kýsa süre sonra mahalleli Rahmi’nin ölümünü unutmuþtu. Rahmi’nin ölümü unutulduðunda mahallelinin babasýz aileye olan ilgisi de azalmýþ, ve onlar koskoca evrende yapayalnýz kalmýþlardý.

Rahmi’nin ölümünün üzerinden bir ay geçmiþti. Rahmi’nin aðabeyi ve erkek kardeþi kapýlarýný çaldý. Hakan ve Senem heyecanla kapýya koþtular. “amcam geldi! Yaþasýn! Amcam geldi!” diye baðýrýyorlardý. Hakan Senem’den önce koþup kapýnýn sürgüsünü açýp kapý kulpunu çevirip kapýyý açtý. Amcalarýn yüzünde soðuk ve sarsýcý bir ifade vardý. Her ikisi de çocuklarý öylesine, parmaklarýnýn ucuyla sevip içeri girdiler. “hoþ geldiniz” dedi Kezban. Ýsmail, rahmi’nin aðabeyi asýk suratla evin içini süzdü. “altýnlar” dedi yýlan gibi týslyarak. “altýnlar nerede?” diye sürdürdü. Kezban hiç bir þey anlamayan bir insanýn yüz ifadesini bulup yerleþtirdi yüzüne. “hangi altýnlar?” diye sordu. Ýsmail’in hýzla kalkan eli kezbanýn suratýna ayný hýzla inerken, “hangi altýnlar mý? Hangi altýnlar ha? Hangi altýnlar olacak. Senin þerefsiz kocanýn herkesten sakladýðý altýnlarý soruyorum.” Dedi. Kezban sol eliyle yanan yüzünü ovuþtururken evin çocuklar sevgiyle karþýlanan amcalardan birinin annelerine attýðý tokatýn þaþkýnlýðýyla evin içini süzüyorlardý. “haberim yok” dedi Kezban aðlamaklý bir sesle. Ýsmail aðzýndan köpükler saçarak ayaða kalktý. Saða sola baktý fýrlatacak bir þeyler aradý. “altýnlar!” diye kükredi. “er yada geç yerini söyleyeceksin.” Derken hala fýrlatacak bir þeyler arýyordu. Rahmi’nin küçük kardeþi Vedat daha sakindi. Abisinin öfkesi onu da þaþýrtmýþtý. “tamam abi” dedi. “gel, gidelim þimdi. Daha sonra yeniden geliriz. Vedat Ýsmail’in kolundan tutup sürüyerek dýþarý çýkardý. Kapý kapanýrken evin içindekiler aðlamaya baþladýlar.

Güneþ yavaþ yavaþ batýyordu. Akþam Senem ve ailesini aç ve acýlý yakalamýþtý. Güneþ batýncaya kadar kimse oturduðu yerden kalkmamýþ, arada bir Kezban çocuklara duyurmamak için içinden aðlamýþtý. “anne acýktým” dedi Senem. Kezban biri ona küfretmiþ gibi kafasýný hýþýmla kaldýrýp Senem’e þimþek hýzýyla öldürücü bir bakýþ attý. Senem o bakýþýn altýnda ezilirken, “yatýn zýbarýn.” Diye baðýrdý kezban. Hakan yavaþça yerinden kalkýp senem’in yanýna gitti. Senem neredeyse aðlayacaktý. Yavaþça senem’in kolundan tutup kaldýrdý; ve birlikte odadan çýkýp yataklarýnýn bulunduðu odaya süzüldüler. Hakan Senem’i yatýrýp üzerini örttü. “iyi geceler Senem” dedi yarý aðlamaklý bir sesle. “rüyanda elma þekeri gör.” Diye ekledi. Hakan Senem’in elma þekerini çok sevdiðini bilirdi. Babalarý yaþarken onlara verdiði harçlýklarýn büyük bir kýsmýyla elma þeker alýrlardý ve hepsini de Senem yerdi. Sonra Hakan yattý.

Senem sokakta oynuyordu. Tek baþýnaydý. Çizdiði eðri büðrü çizgilerin üzerinden tek ayak üstünde zýplayarak, çizgilere basmadan son çizgiye doðru gidiyordu. Hakan’ýn sesiyle irkildi. Hakan yarý aðlamaklý bir sesle ona sesleniyordu. “senem, beni bul. Hadi beni bul...” “neredesin?” diye sordu Senem. “senem, beni bul. Hadi beni bul...” dedi hakan tekrar tekrar. Senem sesin geldiði yöne doðru koþmaya baþladý. Ayaðý bir aðaç köküne takýlýp düþtü. “senem, beni bul. Hadi beni bul...” irkilerek ayaða kalktý. Yol dikleþiyordu. Senem nefes nefese koþuyordu. Ýçinde kötü bir þey olacaðýna dair bir his vardý. “senem, beni bul. Hadi beni bul...” “sus! Sus artýk!” diye baðýrdý Senem. “senem, beni bul. Hadi beni bul...” senem tekrar yere düþtü. Bir süre aþaðýya doðru yuvarlandý. “senem, beni bul. Hadi beni bul...” tutunacak bir yer bulup hýzla ayaða kalktý. Yokuþ yukarý olabildiðince hýzlý týrmanmaya baþladý. Küçük bacaklarýnýn saðlayacaðý tüm hýzý kullanýyordu. “senem, beni bul. Hadi beni bul...” ses kulaklarýnda çýnlarken, Senem nefes nefese bir koþu tutturmuþtu. Derken ileride yokuþun bittiði yerde bir kalabalýk gördü. “senem, beni bul. Hadi beni bul...” “geliyorum!” diye baðýrdý Senem. Ve koþmaya devam etti. Yokuþ bittiðinde gördüðü þey yüzünden Senem yere düþtü. Baþýný kaldýrmaya, o þeye bakmaya korkuyordu. “kaldýr baþýný.” Dedi Hakan. “Kaldýr da bana bak. Bana bakki düþmanýn bana yaptýðýný gör.” Diye ekledi.

Senem usul usul baþýný kaldýrdý. Tam önünde hakana kadar uzanan yanýk izleriyle kaplý bir yol vardý. Yolun bir tarafýndan annesinin kardeþleri, diðer tarafýnda babasýnýn kardeþleri duruyordu. Hepsinin yüzü ifadesizdi. Senem bulunduðu yerin fis kaya olduðunu hatýrladý. “fis kaya” diye düþündü senem. Akranlarýndan ya da büyüklerinden hep oradan dþenlerin parçalandýðýný anlatan hikayeler duyardý. Yada birine kýzýp aðlayan bir çok çocuk ve genç kendimi fis kayadan atarým diye yapmacýk tehditler savururdu. Kim parçalanmak isterdiki? Yanýk izleriyle kaplý yolun ucunda yani fis kayanýn bitip uçurumun baþladýðý sýnýrda hakan duruyordu. Hakan tam hakan deðil gibiydi. Dolgun yanaklarýnýn yarýsý erimiþ, diþleri açýða çýkmýþtý. Çenesinden boynuna, oradan tüm bedenine yayýlmýþ su kabarcýklarý vardý. Parmaklarýnýn her biri kesilip yere düþmüþ, ayaðýnýn dibinde kendi kanýndan küçük bir göl oluþmuþtu. Hakan parmaksýz ellerinden birini kaldýrdý. Babasýnýn kardeþlerini göstererek, “onlar yaptý. Bu gördüklerin onlarýn suçu” dedi ve geriye doðru bir adým atýp uçurumun onu kucaklamasýna izin verdi. Senem tüm gücüyle bir çýðlýk attý. “hayýýýýýýr!”

“Senem kardeþim uyan. Hadi uyan...” senem gözlerini yavaþ yavaþ açtý. Aðlýyordu. Dudaklarýnýn arasýndan durmadan bir hayýr çýkýyor, çýkan her hayýr senemin sarsýla sarsýla aðlmasýna neden olan yeni bir aðlma krizini daha bir önceki bitmeden baþlatýyordu. Senem’in aklýndan durmadan duyduðu son cümle geçiyordu. “onlar yaptý. Bu gördüklerin onlarýn suçu...” “onlar yaptý. Bu gördüklerin onlarýn suçu...” kapý hýzla açýlýp kezban içeri girdi. Aðlayan kýzýný ve Senem’e sým sýký sarýlmýþ hakaný görünce bir an þaþkýn þaþkýn baktý. Koþarak dýþarý çýkýp bir tasa musluktan su doldurup yeniden odaya döndü. Tasý Senem’in dudaklarýna yapýþtýrýp yavaþ yavaþ su içirdi. Senem kendini toparlayýp hakan’ý karþýsýnda görünce ona sým sýký sarýlýp aðlama krizinin onu sým sýký sarmasýna izin verdi. “onlar yaptý. Bu gördüklerin onlarýn suçu...” “onlar yaptý. Bu gördüklerin onlarýn suçu...” Senem aklýndan bu cümleyi çýkaramýyordu. Kezban elini kaldýrýp senem’in yüzüne bir kaç kez vurdu. Yeni acý senem’i biraz da olsa kendine getirdi. “ne oluyor kýz?” diye baðýrdý Kezban. “hakan” dedi senem ve daha söz dudaklarýndan kurtulmadan yeniden aðlamaya baþladý. “ben buradayým.” Dedi hakan. Senem baþýný kaldýrýp kardeþine baktý. Ve kardeþinin yüzünde hiç bir deðiþiklik olmadýðýný gördüðünde birazcýk rahatladý. “yatýn uyuyun.” Deyip dýþarý çýktý Kezban. Hakan kardeþinin elini tutup Senem uyuyuncaya kadar baþýnda bekledi. Senem uyur uyumaz hakan hemen yataðýna koþup uyumaya baþladý.

Senem duyduðu sesle irkildi. Gözlerini açýp kardeþinin yattýðý yere baktý. Kardeþi oradaydý. Ses tekrar geldi. Bu kapýnýn sesiydi. Birisi kapýyý çalýyordu. Sonra annesinin sesini duydu. “geliyorum. Kapýyý kýracaksýn... dur geliyorum.” “üstünüze ölü topraðýmý serptiler kýz. Öðlen oldu... bu saatte ne uykusu.” Diye baðýrdý fadime teyze. Senem Fadime teyzesinin sesini duyunca hýzla ayaða kalkýp “abi, abi kalk. Teyzem geldi.” Senem için fadime teyze güzel yemek demekti. Demek o sabah peynir zeytinin yanýnda yumurta da olacaktý. Belki teyze süt de getirir, elini senem’in baþýnýn arkasýna koyar ve ýlýk sütü senem’e elleriyle içirirdi. “abi hadi kalksana teyzem geldi diyorum.” Hakan gözlerini kýrpýþtýrdý. Sonra gözleerini açýp niye uyandýrýyorsun der gibi dik dik baktý senem’e. Sonra olup biteni anlayýp tatlý tatlý gülümsedi. Odadan çýkýp dýþ kapýya doðru koþtular. Fadime teyze sým sýcak sarýldý ikisine birden. “oy! Talihsiz kuzularým... bahtsýz kuzularým benim...” dedi. “size neler getirdim neler. Hadi hazýrlanýn... eniþteniz bizi pikniðe götürecek. Hep beraber piknik yapacaðýz.” Deyince evin içinde bir bayram rüzgarý esmiþti. Uzun süredir gülümsemeyen kezban bile neredeyse gülümsemiþti. Hele Fadime teyze poþetten birer elma þekeri çýkarýp çocuklara verince... Senem’in attýðý sevinç çýðlýðý herkesi yeniden gülümsetti. Hakan elma þekerini çaktýrmadan, gizlice senem’e verdi. En güzel elbiselerini giydirdi anneleri. El ele tutuþtu iki kardeþ. Önde teyzeleri ve anneleri arkada onlar fadime teyzenin evine doðru yürümeye baþladýlar. “dün yere batasý ismail geldi bizim eve.” Dedi kezban. Fadime’nin ilgili bakýþlarý Kezbanýn yüzüne sabitlendi. “eee.” Dedi Fadime. “e’si ne olacak. Geldi esti yaðdý gürledi. Altýn maltýn bir þey dedi... elleri kýrýlasý bana vurdu.” Diye yakýndý kezban. “vay orosbu çocuðu vay.” Dedi fadime.” Kafasýna atamadýnmý bir þey bulup. Allahtan dilerim elleri kýrýlýr... allahtan dilerim gün yüzü görmez.” Önde konuþulanlarýn hiç biri senem ve hakan’ýn neþesini bozamazdý. Pikniðe gideceklerdi. Belki eniþtesi senem’e elma þekeri bile alýrdý. “ne altýnýymýþ?” diye sürdürdü Fadime “ne bilem anam.” Dedi fadime. “biz ekmek bulamýyoruz, herifçi oðlu altýn diyor.”

Fadime’nin evinin önünde tam bir cümbüþ vardý. Tüm akraba toplanmýþ, Kezbanýn en büyük ablasý nazire’nin kocasýnýn traktörüne doluþmuþlardý. Herkes yiyecek içecek bir þeyler getirmiþti. En son fadime Kezban ve çocuklar gelmiþti. Traktördeki çocuklar yeni gelenleri görünce toplu halde bir süre sevinç çýðlýðý attýlar. “aaa... Senem geliyor.” “hakan, naber.” “hadi koþun.” “senem ip atlarýz deðil mi...” çocuklar koþup traktöre fadime’nin kocasýnýn yardýmýyla bindiler. Yeni katýlanlarýn hemen ardýndan traktörün içinde bir curcuna, bir gürültü tufaný koptu. Þarkýlarla türkülerle þehrin biraz dýþýnda kalan bir piknik alanýna gittiler. Traktör durur durmaz çocuklar inmek için sabýrsýzlanmaya baþladýlar. Önce büyükler inip çocuklarýn inmesine yardým ettiler. Kimi topunu çýkarýp oynamak için takým oluþturdular. “istop oynayalým.” Dedi biri”. “yakan top daha güzel.” Dedi bir diðeri. “futbol oynasak daha iyi olur...” bir kýsmý hemen yere çizgi çizmeye, bir kýsmý beþ taþ oynamak için taþ toplamaya baþladý.

Gelen taksiyi önce Senem gördü. Senem arabayý çok geçmeden hatýrladý. “a.a.a.a amcamlar geliyor.” Diye baðýrdý. Ortalýk bir anda sessizleþti. Taksi acý bir fren çýðlýðýyla durur durmaz ismail dýþarý çýktý. Kezban’a doðru bir kaç adým atmýþtýki, Fadime’nin kocasý önüne geçti. “dur bakalým.” Ne derdin varsa oradan söyle.” Dedi. “siktir git lan.” Dedi ismail. “benim senin gibi itle konuþacak bir þeyim yok.” “aðzýný topla bakalým. Aðýr ol abi desinler.” Dedi fadime’nin kocasý. Ýsmail’in yumruðu adamýn suratýna inerken, kafiledeki diðer erkekler ayaklandý. Bu sýrada vedat arabadan inmiþti. Bir tabanca mekanizmasýnýn harekitinin sesiyle birlikte tüm gözler Vedat’a çevrildi. “kimse davranmasýn... yakarým...” dedi Vedat. Bu sýrada ismail Kezban’a doðru sokuldu. “lan orosbu! Abimin altýnlarýný bu þerefsizlerlemi yiyorsun?” deyip yaradana sýðýnýp sert bir tokat vurdu. Kezban bir elinde bir elma, bir elinde bir býçak þaþkýn þaþkýn bakýyor, ne olup bittiðini anlamaya çalýþýyordu. Tokat suratýna indiðinde, geriye doðru savruldu. Sonra toparlanýp elindeki býçaðý ismail’in gözüne doðru savurdu. Ýsmail’den “gözüm!” diye bir haykýrýþ kurtulup yeri göðü inletti. Ýsmail bir süre kendi etrafýnda bir sað ayaðýnýn, bir sol ayaðýnýn üstünde dönüp durdu. Az da olsa acýya alýþtýðýnda gözleri hýrs ve intikam ateþinden alev alev parladý. Sonra gören gözüyle bir piknik tüpü görüntüsü yakaladý. Hýzla piknik tüpüne uzandý, tüpü tutup az önce kezban’ýn durduðu yere doðru fýrlattý. Tüp kezban’ýn alnýna çarptý. Kezban’ýn alnýndan kan fýþkýrmaya baþladý. Her þey durdu. Vedat koþarak ismail’in kolundan tutup sürükleyerek arabaya bindirdi ismail’i. Araba hýzla piknik alanýndan uzaklaþýrken, piknik yapmak için gelenlerin hepsi Kezbanýn baþýna toplandý. Hemen bir yerlerden bez bulunup kezbanýn alný sarýldý. Tüm çocuklar sinmiþ, kimi sesli, kimi de sesiz aðlýyordu. Kimsenin çocuklarý düþünecek hali yoktu. Hakan annesinin baþýna gitti. Annesinin yüzündeki kaný görünce hýçkýra hýçkýra aðlamaya baþladý. Ýki kadýn Hakan’ý tutup kenardan þaþkýn þaþkýn olup biteni izleyen Senem’in yanýna çektiler. Çocuklara su verildi. Bir süre sonra Kezban gözlerini açtý.

Kezban gözlerini açýnca herkes derin bir nefes aldý. Ancak daha sonra olanlar herkesi yeniden paniðin kucaðýna attý. Önce Kezban avazý çýktýðý kadar bir çýðlýk attý. Çýðlýk öyle bir çýðlýktý ki; duyan herkesin aklýna ölümü yada deliliði getirmiþti. Sonra ayaða kalktý kezban. Koþmaya baþladý. Bir taraftan koþuyor, bir taraftanda “altýn yok! Altýn yok!” diye baðýrýyordu. Erkekler kezban’ý yakalamak için kezban’ýn peþinden koþmaya baþladýlar. Kadýnlar bir þey yapamamanýn boþluðuna sým sýký tutunmuþ iyi bir þeyler için iyi tanrýya yakarýyorlardý. Erkeklewr kezban’a yetiþip yakaladýlar. Üç kiþi kezbaný zor tutuyordu. Ýçleridnen birisi suratýna saðlý sollu iki tokat attý. Daha sorna kezban iç parçalayan bir aðlama krizinin kucaðýna savurdu kendini. Pikniðin tadý kaçmýþtý. Herkes ayakta bir þeyler atýþtýrdý, ortalýðý çabucak toparlayýp traktöre yerleþtirmeye baþladýlar. “balooooon! Uçan baloooon! Elma þekri, horoz þekeriiii! Renk renk balloooooooon!” diye baðýra çaðýra bir adam piknik alanýna girmiþti. Senem’in gözleri bir süre adama takýldý. Ancak ne senem ne de diðer çocuklar aðýzlarýný açýp bir þey isteyemediler. Ýnsanlardaki hüzün baloncunun da neþesini kaçýrmýþtý. Hiç gürültü çýkarmadan ve olabildiðince çabuk oradan uzaklaþtý. Her þey traktöre yerleþtirildiðinde insanlar tadý kaçmýþ olduklarý halde traktöre doluþtular. Ne bir türkü vardý ne de neþeli kahkahalar. Traktördeki herkes suskunluðun tutsaðýydý.

Doðrudan Fadime teyzelerinin evine indiler. Kezban durup durup aðlýyordu. “baþým dönüyor” diyor, bir süre sakinleþiyor, sakinleþtiði anlarda aklýný korumasý için dua ediyordu. Senem ve Hakan bir köþede kuzenleriyle beraber oturuyor, ne oyuncaklar, ne de televizyondaki çizgi film aðýzlarýný açýyordu. Geleceðin anlamýný bilmeden geleceði düþünüyorlardý. Ne olmuþtu annelerine? neden garip davranýyordu? “yeter kýz!” dedi Kezban. “bak çocuklar korkuyor. Sana bir þey olursa ne yapar bu sabiler. Toparla kendini.” Fadime’nin sözleri Kezban için uzak seslerdi. Çünkü Kezban’ýn dualarý duyulmamýþtý ve çoktan delilik onu sumsýký sarmýþtý.

Düþmanlar vardý. Her yerde düþmanlar vardý. Bir yudum su içmeden düþünüyordu. Fare zehri varmýydý suyun içinde? Çýkmamalýydý çocuklar dýþarý. Kaçýrýrlardý çocuklarý düþmanlar. Kaçýrýp koparýrlardý ondan çocuklarýný kahrolasý zalim düþmanlar. Çocuklarý olmadan ne yapardý... Bazen kardeþinin kýlýðýnda gelenler düþman mýydý? Neydi o evin duvarlarýdna dolaþan þeyler? Daha dokunmadan karþý duvara kaçýyorlardý. Sineklik bile öldüremiyordu onlarý. Yerler miydi çocuklarýn yüzlerini? Dað taþ lanet olasý düþmana kesmiþti... Kezban her nefeste yeni düþmanlar görüyordu. Birileri çocuklarý ondan alacaktý mutlaka. Almamalýydý. Ýzin vermemeliydi düþmanlara. Hep beraber daha huzurlu olacaklarý bir yere gitmeleri gerekiyordu. Çocuklarýnýn babasýnýn yanýna gitmeleri gerekiyordu. Peki neredeydi o? Çocuklar annelerinin garip tavrýna alýþmaya çalýþýyorlar, fýrsat bulduklarý zamanlarda kaçýp sokaða çýkýyorlardý. Her sokaða çýktýklarýndan kýsa bir süre sonra büyümüþ gözlerle, yüzündeki eþsiz korku maskesiyle anneleri geliyor hiç bir þey söylemeden çocuklarý bir çuval gibi sýrtlayýp koþa koþa eve getiriyordu. Eve girince çocuklarýný tepeden týrnaða inceliyor, hiç bir þey olmadýðýný görünce derin bir nefes alýyor, “düþmanlar” diyordu.

Günlerden pazartesiydi. Bir Pazartesi günün güneþin geceyi davet ettiði saatlerdi. Siyah beyaz televizyonlarýnda þirinleri izliyordu çocuklar. Kezban birden ayaða kalktý. “haydi çocuklar sizinle bir oyun oynayalým.” Gülümsedi çocuklar. “oyun!” diye baðýrdýlar. “hangi oyun?” diye sordu Senem. “bu yeni bir oyun. Düþmandan saklanma oyunu. Babanýn yanýna gitme oyunu.” Çocuklar bu oyunu duymamýþlardý. “baba?” dedi hakan usulca. Usulca tuttu Kezban Hakan’ýn kolundan. Yavaþ yavaþ yattýklarý odaya doðru ilerlediler. Senem peþlerine düþüyordu “dur!” dedi Kezban Senem’e “sen burada kalacaksýn.” Çaresiz oturdu senem yerine. Bir süre sonra geldi Kezban senem’in yanýna. Elinde uzun bir ip vardý. Bir sandalye çekip oturttu senem’i televizyonun karþýsýna. Elindeki uzun iple senem’i sandalyeye baðladý. “hakan nerede?” dedi Senem. Ýþaret parmaðýný dudaklarýna koydu kezban. “hazýrlanýyor.” Diye fýsýldadý Senem’in kulaðýna. Senemi baðladýðýndan emin olduktan sonra televizyonun yanýna gidip televizyonun sesini iyice açtý. Senem paniðe kapýlmak üzereydi. Bu oyunu hiç oynamamýþtý ve ipler bir þeylerin ters gittiðini söylüyordu seneme. Annesinin tüpün yanýna gittiðini gördü senem. Tüp neden yanýyordu? Üzerindeki kocaman kazanda ne vardý? Bu kadar çok yemek yapmazdý annesi... iplerin izin verdiði ölçüde kafasýný tüpe doðru çevirdi Senem. Annesinin kocaman kazanýn kulplarýndan tutup hakanýn bulunduðu odaya doðru gittiðini gördü. Ne vardý kazanýn içinde? Anne! Diyecek oldu, yutkundu. Çünkü annesi acý dolu gözlerle ona bakýyordu. Çaresiz televizyona döndü. Bir taraftan bileklerini kolarýný oynatarak iplerden kurtulmaya çalýþýyordu. Kýsa bir süre sonra hakan’ýn çýðlýklarýný duymaya baþladý ve yanlýþ olan bir þeylerin olduðundan iyice emin oldu. Daha hýzlý kývranmaya baþladý. Derken bir elini kurtardý. Serbest kalan eliyle diðer baðlarýný çabucak çözdü. Hakan’ýn çýðlýklarý katlanýlýr gibi deðildi. Kendini bir an önce buradan çýkarmalýydý. Kapýya koþtu kilitliydi. Anahtar kapýnýn üzerinde deðildi. Ne zaman kilitlemiþti kapýyý annesi? Neden kilitlemiþti. Cama koþtu. Camý açýp kendisini dýþarý atýp bulduðu bir yere saklandý. Hala televizyonun sesini duyabiliyordu. Ancak hakan’ýn sesi yoktu... neden o kadar çok baðýrýyordu hakan? Dövüyormuydu anne Hakan’ý? Nefes nefese olduðunu farketti, korktu nefesinin sesini duyar da bulur annesi onu diye.

Bir süre sonra kapý açýldý. Kezban dýþarý çýktý. Saða sola baktý. Kapýyý açýk býrakýp sokaða doðru ilerledi.. Senem bir süre annesinin uzaklaþmasýný izledi. Hýzla içeri girip hakanla birlikte uyuduklarý odaya girdi. Ýçeride banyo havasý vardý. Halý ýslaktý. Islak ve sýcak... senem hýzla saða sola baktý. Bir þey göremedi. Sonra köþedeki kocaman kazaný gördü. Ýçinde bir þey mi vardý? Koþarak kazanýn yanýna koþtu, içine baktý. Sadece su vardý ve birde banyo tasý. Etrafa bir süre daha baktý. Hiç bir þey yoktu. Hakan nereye gitmiþti? Hakanýn yattýðý kanepenin yanýna koþtu, kanepe boþtu. Kanepenin altýna baktýðýnda çýðlýðýný kimse duymasýn diye çýðlýðýný yuttu. Hakan’ý görüyordu. Týpký geçenlerde rüyasýdna gördüðü gibi. Yüzünün her yeri soyulmuþ yada kabarmýþ, kafa derisi yer yer soyulmuþ. Boðazýnda kalýn bir ip sým sýký düðümlenmiþ... ölmüþmüydü hakan? Her nasýlsa kapýnýn önündeki ayak seslerini duydu. Hemen kanepenin altýna, hakanýn yanýna doðru hýzla kaydý. Hem saklanmýþtý, hemde hakan’ý daha yakýndan inceleme fýrsatý bulmuþtu. Ýçeride biri vardý. Kimdi o? Sonra ayak seslerinden içeridekinin annesi olduðunu bildi senem ve gözlerini yeniden ölü kardeþine çevirdi. Annesi ne yapmýþtý hakan’a? Derken aklýna içi su dolu kazan geldi. Ve çýðlýðýný bir kez daha yuttu. Ayak sesleri bulunduklarý odaya doðru geliyordu. Senem korku içinde beklemeye baþladý. Kapý açýldý, bir süre açýk kaldý ve kapandý. Senem ayak seslerinin kapýnýn dýþýndan geldiðini farketti. Sakince yataðýn altýndan çýktý. Parmaklarýnýn ucunda cama doðru yaklaþtý, camý açtý, ve camdan dýþarý çýktý. Önce yavaþ yavaþ, sonra da koþarakj evden uzaklaþtý. Arkadaþlarýný görünceye kadar koþtu. “annen seni arýyordu” dedi çocuklardan biri. Senem omuz silkip doðrudan oyunun içine daldý. Ancak hakan’ýn görüntüsü zihnini terketmiyordu.

Güneþ batarken Senem ve çocuklar hala oynuyordu. “Senem, annen geliyor.” Dedi çocuklardan biri. Senem olduðu yerde zýplamamak için kendini tutmak zorunda kaldý. Yavaþça annesine doðru döndü. Annesinin yüzünde son günlerde görmeye alýþýk olmadýðý bir sakinlik vardý. “Hakan nerede?” diye sordu “bilmiyorum.” Dedi senem. “evde de yok.” Dedi annesi. Ve yüzündeki sakinlik yavaþ yavaþ korku ve endiþe karýþýmý bir renk almaya baþladý. Dudaðýndan “düþmanlar.” Diye bir fýsýltý kurtuldu. Birlikte Hakan’ý aramaya baþladýlar. Tüm mahalleyi aradýlar. Senem hem korkudan, hemde annesinin neden bu þekilde davrandýðýný anlamak için olabildidðince, korkusunun kendine izin verdiðince sakin davranýyordu. “Fadime teyzemlere gidelimmi? Belki oradadýr.” Dedi Senem. Annesi evet anlamýnda kafasýný sallayýp daha hýzlý yürümeye baþladý. Bir süre sonra Fadime teyzenin bahçeli evi göründüðünde senem iyice sakinleþti. “hakan burada mý?” diye sordu Kezban. “yok.” Dedi Fadime. Kezban saða sola bakmaya baþladý. Annesinin onlara bakmadýðý bir anda Senem teyzesinin gözlerine korkuyla baktý. Fadime bir þeyin ters gittiðini anladý. “Hele geçin iki soluklanýn. Sizi evde bulamayýnca buraya gelir.” dedi. Geçip oturdular. Senem diðer çocuklarý görme bahanesiyle kalkýp evin içine geçti. Bir süre sonra fadime yanýna geldi. Senem “hakan öldü. Ben gördüm. Yerini de biliyorum.” Dedi. Fadime soran gözlerle Senem’e baktý. “annem.” Dedi senem. Fadime bir sürahiye su doldurup dýþarý çýktý.

Aradan bir süre geçti. Senem ve diðer çocuklar dýþarý çýktýlar. “Hala gelmedi hakan.” Dedi kezban. “hadi hep beraber arayalým. Çocuklarla sen bir tarafa git bende senemle baþka tarafa bakayým.” Dedi Fadime. Kezban Hýzla ayaða kalktý. Çocuklar peþinde olmak üzere hýzla kapýdan çýktýlar. Fadime kocasýna durumu senem’in anlattýðý gibi açýkladý. Adam inanmaz gözlerle Fadimeye baktýktan sonra doðrulatmak için seneme doðru döndü. Senem dudaklarýnda acý bir gülümsemeyle kafasýný öne doðru eðdi. Adam kafasýný saða sola sallayýp bir süre düþündükten sonra ayaða kalktý ve komþusunun arabasýný almak için dýþarý çýktý. Arabayla Semen’in yaþadýðý eve gittiler. Eve girdiler ve ölünün bulunduðu kanepenin olduðu odaya girip kanepenin altýna baktýlar. Ölü çocuk hala orada yatýyordu. Hýzla çýkýp en yakýn karakola gittiler. Durumu polise anlattýlar. Bir ekiple beraber cesedin bulunduðu eve gittiler. Fadime ve senem sokaklarda Kezban ve diðer çocuklarý aramak için hýzlý hýzlý yürümeye baþladýlar. Bir evin köþesini dönünce ileride bir sokak lambasýnýn altýnda buldular onlarý. “haydi eve gitmemiz lazým.” Dedi Fadime sakince. “ne oldu? Eve mi gelmiþ hakan.” Diye sordu Kezban. Sadece kafa salladý fadime. Hýzlý hýzlý eve yürüdüler. Evin önünde polisler kezbanýn saðýna soluna geçtiler. Kapýnýn önüne bir amblans gelmiþ, ölü çocuðu sedyeyle çýkarýp amblansa yerleþtirmiþlerdi. Kezban bir polislere, bir senem’e bir fadimeye baktý. Yavaþça baþýný öne eðdi.

Ertesi gün biraz yiyecek bir þey alýp Fadime ve senem karakola kezban’ý ziyarete gittiler. Yiyecekleri verdikten sonra “neden yaptýn?” diye sordu kezban. “çocuklarý düþmanýn kaçýrmasýný istemiyorum. Önce hakaný öldürdüm. Bulabilseydim senem’i de öldürüp kendimi asacaktým. Hep beraber babalarýnýn yanýna gidecektik.” Derken yüzünde mutlu bir gülümseme vardý. “senem sana emanet bacým. Ona kendi çocuklarýna baktýðýn gibi bak rahmi burada, beni almaya geldi. Elinde duvaðým var.” Deyince fadime bir adým geri çekildi. Kezban’ý öylece býrakýp koþar adým dýþarý attýlar kendilerini. Eve doðru yürümeye baþladýlar. Eve geldiklerinde karakolda olanlarý bir bir anlattý kocasýna Fadime. Ve akþam oldu. Akþam yemeklerini yediler. Kimsenin tadý yoktu. Bir süre televizyon izlemeyi denediler. Televizyonun da tadý yoktu. Olup bitenler geçen zamanýn lezzetini jiletle kazýmýþtý adeta. Ýnsanlar sanki yaþamak zorunda olduklarý için yaþýyor, her birinin yüzünde yaþayan ölülerin korkulu ve korkutucu sükuneti vardý. Erkenden yattýlar.

Senem karma karýþýk bir düþ havuzunda yüzüyordu. Bir an ölü kardeþi ölü deðildi ve bir an sonra ölüyor,, derisi soyulmuþ elleriyle seneme uzanýyor, bir an sonra senem elinde kazan ve tas olan annesinden kaçýyor ve bir kapýnýn ardýna saklanýyordu. Annesi kapýnýn önüne geliyor, kapýyý yumruklamaya baþlýyor, “kapýyý aç senem. Hakan seni bekliyor.” Diyordu. Ve durmadan kapýyý yumrukluyordu. Senem bir anda doðruldu. Dýþ kapý gerçekten biri tarafýndan sert sert çalýnýyordu. Kapýnýn sesini duyunca bir an korkup hýzla yatýp yorganý kafasýna çekti. Evin içinde baþka kapýlar açýldý. Eniþtesinin sesini duydu. “kim o?” “polis! Açýn kapýyý.” “bir dakika geliyorum.” Dedi bir süre sonra hýzlý hýzlý kapýya yürüyenm ayak sesleri duydu senem. Eniþtesinin kalkmasýndan cesaret alan senem de kalkýp yattýklarý odanýn kapýsýný açtý. Dýþarýya kulak verdi. “Sizin akraba nezaretten kaçmýþ. Ama bulduk. Fakat... galiba evdekileri uyandýrsanýz iyi olacak. Çünkü durumu görmeniz lazým. Komiserim savcýya haber verdi savcýnýn kalkmasýný bekliyoruz.” Dedi ve adam hýzla içeri girip karýsýný kaldýrdý. Dýþarý çýkarken senem’in de yürüdüðünü gördüler. Polis ve diðerleri senem’e doðru dönüp, gelme der gibi baktýlar. Ancak senem’in yüzündeki sükunet Senem’i aralarýna kabul ettirmeye yetti. Polis otosuna binip bir köprüye gittiler. Köprünün korkulluklarýna sým sýký baðlanmýþ bir ip gördüler. Arabadan inip ipin baðlý olduðu korkuluða doðru yürüdüler. Suyun üstüne çýkmýþ bir tutam saç gördü ve onun annesinin saçý olduðunu bildi senem. Annesi kendini hem asmýþ, hemde suda boðmuþtu. Ýnsan bir anda ölmeyi ayný anda iki kere neden isterdiki?

Senem kendine hep bu soruyu soruyordu. Annesiyle ayný þeyleri yaþamýþtý. Ayný acýlarý çekmiþti. Ancak kötü kabuslar bile senem’i ölüme davet etmiyordu. Neden yapmýþtý annesi böyle bir þeyi? Bir insan ayný anda ölümü iki kere nasýl ister? Senem’in tüm kabuslarýnýn içini bu soru dolduruyordu. Ancak bir karar vermeliydi. Bir yol bulmalý ve bu yolda ne olursa olsun yürümeliydi. Ya bu kabuslarla yaþamayý öðrenmeliydi, ya da bu kabuslardan kurtulmalýydý. Ya da... ya da kabuslarýn olmadýðý, kabuslarýn onu bulamayacaðý bir yere gitmeliydi. Bu düþünce Senem’in bir an titremesine neden olmuþtu. “babalarýnýn yanýna gidecektik...”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Güz Masalý
Kýzýl Gelin
Bir Peri Masalý
Gemici

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yalnýz Yolcu [Þiir]
Hayat ve Hayat2 [Þiir]
Adem ve Havva Masalý [Þiir]
Bir Kucak Aþk [Þiir]
Savaþ Korkularýnla [Þiir]
Aþk ve Huzur [Þiir]
Zýtlýkta Birlik [Þiir]
Her Hangi Bir Masal [Þiir]
Yalnýzlýða Sürgün [Þiir]
Sýcak Gülüþler [Þiir]


mahmut dað kimdir?

týpký erasmusun dediði gibi; delilik mutluluktur. bu düsturdan yola çýkýp beni delirten yazma tutkusunu özgür ve çýlgýn düþlerin, ve hayal gücümün en çýlgýn halinin emrine verdim. yazmak, yaratma tutkusunun insan zihnindeki tüm açmazlardan kurtulup, sözün ak ve kara büyüsüyle biçimlenmiþ en gerçek halidir. çünkü söz büyüdür, gerçek söz deliliktir.

Etkilendiði Yazarlar:
J. R. R. Tolkien, Samed Behrengi, Stephan King, R. A. Salvatore, Tess Geritson... ve daha nice güzel kalemler


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © mahmut dað, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.