Tanrý insaný yarattý, insan da sanat yapýtýný. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Günümüzde ise DP geleneðinden geldiðini iddia eden AKP, üçüncü genel seçimi de kazandý ve DP’nin rekoruna ortak oldu. Eðer üçüncü dönem iktidarýný da herhangi bir müdahaleye maruz kalmadan tamamlarsa bir ilki gerçekleþtirecek ve Türkiye’de demokrasinin temellenmesi açýsýndan çok önemli bir eþik aþýlacak. Bu belirtilen husus meselenin bir boyutu. Diðer boyutu ise en az onun kadar önemli ve hatta daha da önemli. AKP’nin, üçüncü dönem iktidarýnda daha demokratik bir Türkiye adýna neler yapacaðý ya da böyle bir niyetinin olup olmadýðý. Böyle bir soruya verilecek yanýtýn cevabý mevcut gidiþatýn yönünün de deðerlendirilmesiyle menfi yönde olacak gibi gözükmektedir. AKP sadece siyasal alandaki iktidarý ile yetinmeyerek iktidarýný toplumun her alanýna yaymak gibi bir amaç peþindedir. Askeri ve bürokratik vesayetten kurtulmakla yetinmemekte özellikle yaþam biçimlerini, siyasi ideolojilerini toplumun her kesimine kabul ettirmeyi düþünmektedirler. Düþünce özgürlüðü, yargý baðýmsýzlýðý, baðýmsýz basýn gibi demokrasinin vazgeçilmez öðeleri iktidarýn tehdidi altýndadýr. Vesayet rejiminden kurtulmakla hemen demokratik siyasi rejimin zemininin oluþmadýðý görülecektir. AKP’nin demokrasi anlayýþýnýn sakatlýðý da tam da buradadýr. Zihinsel olarak demokratik olgunluða, hoþgörüye, tarafsýz adil yaklaþýma sahip olmadýklarý görülecektir. Türkiye’de liberal siyasal geçmiþin ve bu geçmiþe dayanan bir geleneðin olmamasý da, sivil bir iktidarýn demokrasinin yerleþmesi açýsýndan ontolojik olarak yeterli olmadýðýný göstermektedir. Osmanlý’da ve Cumhuriyet Türkiye’sinde liberalizm sadece ekonomik boyutuyla irdelenmiþtir. Sol, sosyalist ideolojiyi benimseyenler bile liberalizmi bu boyutuyla düþünerek küçümsemiþlerdir. Devletçilik de sadece ekonomik bir sistem olarak anlaþýlmýþtýr. Her iki tercihin de siyasal, toplumsal boyutu ya da üstyapýsal yansýmalarýnýn üzerinde durulmamýþtýr. Örneðin liberalizmin bir de siyasi boyutu vardýr ki, demokrasinin geliþip yerleþik bir siyasal sistem olmasý açýsýndan hayati önemdedir. Düþünceyi açýklama özgürlüðü, özgür basýn, her türlü muhalefetin serbestçe yaþam þansý bulmasý, sendikal hak ve özgürlükler, siyasal partilerin serbestçe örgütlenip politika yapmasý ve daha sayamayacaðýmýz kadar çok unsur demokrasinin varoluþ koþullarýdýr. Demokrasinin, farklýlýklarla bir arada yaþama ve “öteki”ne tahammül gösterebilme olgunluðuna sahip olma anlamýna geldiðini anlamak istemeyen ve toplumu tek tipleþtirmeye çalýþan AKP, belki de demokrasinin önündeki en önemli engel olacaktýr. AKP, sivil anayasa konusunu bile iktidarýn nasýl perçinleneceði ve muhalefetsiz bir Türkiye’nin nasýl kurulacaðý muvacehesinde deðerlendirmektedir. Gerçekten sivil bir rejim ve demokratik düzen istenildiði kuþkuludur. Kemalist ideolojinin temsilcisi asker-sivil bürokrasi kadrosundan kurtulmak, iktidar açýsýndan hayati önemdedir ve icraatlarý önündeki en büyük engel olarak görmektedirler. Fakat kurtulmak istedikleri siyasi rejimin yerine kendi Dünya görüþlerine uygun bir rejim ve kadro getirdiklerinde toplumun göstereceði refleksi görmezden geliyorlar. AKP’ye göre muhafazakâr Dünya görüþünün toplumun tüm kesimleri tarafýndan benimsenmemesi önemli deðildir. Zira toplum zamanla, peyderpey deðiþtirilecektir. Toplumun üzerinde muhafazakâr hegemonya kurulacaktýr. Mutabakatla, belirli ortak paydalarla buluþarak ve rýzaya dayanarak ortak iyinin imal edilmesi düþüncesi zihinlerde hiçbir zaman var olmamýþtýr. Ýslamcýlýðýn, tek tipleþtirici, dýþlayýcý, ötekileþtirici ve demokratik toplum biçimine aykýrý zihniyet biçimini de düþündüðümüz zaman durumun epeyce umutsuz olduðu ortadadýr. Müslümanlýðýn bu toplumun ortak paydasý olduðu iddiasý da farklýlýklara tahammülsüzlükten ve açýkça vahim bir yanýlgýdan ibarettir. Türk Saðý’nýn tipik bir özelliði de ülkeyi büyük bir þantiye haline getirme ve bununla duyulan gururdur. Yollar, köprüler, barajlar, binalar yapmakla ülkeyi kalkýndýrmak adeta bir tutulur. Bütün bunlar yapýldýðý zaman ülkenin otomatikman kalkýndýðý, müreffeh bir konuma geldiði savunulur. Sað zihniyete sahip olduklarý için iþçinin, emekçinin, ücretlinin durumu zaten düþünülmez. Zenginlerin varlýðýyla, sermayenin büyüklüðüyle, milli gelirin yüksekliðiyle övünülür. Oysaki ekonomik alanda da demokrasi eksikliði olduðu düþünülmez bile. Zira böyle bir kaygý zaten taþýnýlmaz. Düþük ücretler, vahþi yaþam koþullarý, güvencesiz çalýþtýrma, asgari ücretten bile peþinen alýnan vergiler önemli deðildir. Varsýllýk ile yoksulluk toplumun doðal hali olarak düþünülür ve aradaki uçurumun hiçbir önemi yoktur. Yoksullar için pozitif ayrýmcýlýk hiçbir zaman gündemlerinde olmamýþtýr. Sosyal devletin tümüyle rafa kaldýrýlmasý bile düþünülür fakat tepkilerden çekinilerek cesaret edilmez. Sosyal devlete özgü bazý uygulamalar da popülist amaçlýdýr. Üzerinde düþünülmeden sistemsiz bir þekilde uygulanýr. AKP’nin muhafazakâr toplum biçimini toplumun bütününe dayatmasý ve muhalefetsiz bir demokrasi hayali otoriter eðilimler taþýdýðýný göstermektedir. Devletin baský aygýtlarýný muhalefet hareketleri üzerinde fütursuzca uygulamasý ve demokratik hak ve özgürlüklere karþý aþýrý tepki bunun kanýtýdýr. Bu tür yaklaþýmlarýn Türkiye’ye zarar vereceði ortadadýr. Farklý siyasi görüþteki insanlarýn eylem yapmalarý hemen illegalite ile iliþkilendirilmektedir. Siyasi iktidar farklýlýklara aþýrý tepki göstermekte, bozgunculukla itham ederek itibarsýzlaþtýrmaya çalýþmaktadýr. CHP’yi eleþtirirken geçmiþe vurgu yapýlmakta ve Ýsmet Ýnönü’nün otoriter yönetim biçimi eleþtirilmektedir. Atatürk’ten sonra mutlak otorite olarak yönetimi devralan Ýnönü’nün anti-demokratik uygulamalarý sýk sýk gündeme getirilmektedir. Oysa neredeyse mutlak otorite haline gelen AKP ve mevcut liderinin siyasal pratiði de Ýnönü dönemini aratmayacak derecede otoriterdir ve “tek adam” lýk yönetiminin özelliklerini fazlasýyla taþýmaktadýr. Nedense bu durum mevcut kamuoyu tarafýndan bile görmezden gelinmektedir. AKP, üçüncü hükümet dönemini askeri bir müdahaleye maruz kalmadan tamamlama fýrsatý yakalamýþtýr. Zira bu fýrsat, Türkiye’de demokrasinin rüþtünü ispat etmesi açýsýndan fevkalade önemlidir. Fakat AKP bu önemin farkýnda olmadýðý gibi iktidar olmanýn rahatlýðýyla kaygýsýzca, umursuzca hareket etmektedir. Vesayetin her türlüsü demokratik toplum düzeni için tehdittir. Fakat bu durumu demokrasinin yerleþmesi ve kurumlaþmasý açýsýndan deðil de Türkiye üzerinde kendi vesayetlerini kurma fýrsatý olarak deðerlendirmektedirler. Bu zihniyet yapýsýnýn ülkedeki siyasal, toplumsal kutuplaþmayý daha da artýracaðý aþikârdýr. Son tahlilde, AKP herhangi bir müdahaleye maruz kalmadan üçüncü iktidarýný tamamlasa bile Türkiye’de demokratik rejimin yerleþmesi açýsýndan çaba harcamayacaktýr. Özal’lý yýllar gibi AKP’li yýllar da, muhafazakâr liberalleþmenin gemi azýya aldýðý fakat demokrasi adýna pek bir þey yapýlmadýðý yýllar olarak hatýrlanacaktýr. 15 Haz. 2011
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Akakiy Akakiyeviç, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |