'Özlemeye ve Korkmaya Devam' Üzerine
(Hilâl Erboyacý) 13 Temmuz 2010 |
Yazarlar ve Yapýtlar |
| |
Eðitim ve öðretim denildi mi dayanamam, konuþurum. Ne varsa bugüne kadar topladýðým hepsini daðýtýrým. Sevgili Osman Tatlý’ nýn bir kitap eleþtirisi düþündürür kaç gündür beni. Nasýl bir yazma aþký? Zaman bulup yazamadýðým. Her gün belleðime kazýdýðým. |
|
(Hilâl Erboyacý) 25 Aðustos 2010 |
Yazarlar ve Yapýtlar |
| |
Doðrularý oturmuþ, hedefleri, idealleri olan bir insana hiçbir olumsuzluk ters tepki yapmaz. Tam tersine onu güçlendirir. Sabýrla , inatla doðrunun üzerine gidilirse en azýndan kendi adýmýza |
|
Sakýnan Göze Çöp Batar
(Hilâl Erboyacý) 1 Eylül 2010 |
Toplum ve Birey |
| |
Hep derim:’ Ýnsan iliþkileri zor.’ Narsist yanýmýz peþimizi býrakmadýðý sürece belli ki daha çok üzüleceðiz. Soðukkanlý, sað duyulu, sabýrlý, hoþgörülü olmak iþin en can alýcý noktasý. Ölümcül olmayan her þeyin çözümü var. Yeter ki çözmek isteyelim. |
|
Söylemler ve Eylemler - 1 -
(Hilâl Erboyacý) 1 Ocak 2011 |
Toplum ve Birey |
| |
Sayýn HÜSMÜLLÜ, yine ayný yazýsýnýn 27. Bölümünde ‘-Haksýzlýklarýn artmasý cesur insan sayýsýnýn azaldýðýný gösterir. ‘diyor…Sizce yeterince haksýzlýklar artmadý mý?!....
|
|
Söylemler ve Eylemler - 3 -
(Hilâl Erboyacý) 4 Ocak 2011 |
Toplum ve Birey |
| |
Bugünlük de bu kadar…Eleþtirdiðim kuyuya kendim düþmeyeyim ne olur ne olmaz. Ne diyor (Oruç Baba’dan Aforizmalar-15)’te: ‘Seni birisi konuþturana kadar sus, ama seni birisi susturana kadar konuþma!’….
|
|
Söylemler ve Eylemler - 4 -
(Hilâl Erboyacý) 4 Ocak 2011 |
Toplum ve Birey |
| |
Deðilse ölümlü dünyada hepimiz yanlýþlarla da yanlýþ insanlarla da karþýlaþmaya devam edeceðiz. Hatta yanlýþlar yapacaðýz. Birileri doðrular yüzünden acý çekmiyorsa ne yazýk ki bu yanlýþlarýn telafisi olmayacak…
|
|
Söylemler ve Eylemler - 5 -
(Hilâl Erboyacý) 9 Ocak 2011 |
Toplum ve Birey |
| |
‘Bazý tartýþmalar, iki yüzünde de deri bulunmayan bir davulu çalmaya benzer. Yani birbirine çarpan tokmaklarýn çirkin sesinden baþka bir þey duyamazsýnýz.’(Oruç Baba’dan Aforizmalar- 16) Ne kadar doðru…Susup beklemeyi de bilmeli zaman zaman …
|
|
Çizik Çizik Yürekler
(Hilâl Erboyacý) 14 Ekim 2011 |
Yazarlar ve Yapýtlar |
| |
Ýskender PALA, orduda pek çok ismi övgüyle ve saygýyla hatýrlarken, pek çok ismi de haksýz, adaletsiz ve önyargýlý oluþlarýyla hatýrlar. Üst rütbeli isimlerden kendisine destek veren, yardým eden, yanýnda olanlara haksýzlýk etmek istemez. Bu süreçte yazmaya, araþtýrmaya, eserler vermeye devam eder. Teðmenlikten Binbaþýlýða kadar devam eden süreç onu güçlendirirken; eþi ve iki çocuðunun geleceði zaman zaman duygusallaþtýrýr yazarý. |
|
Adaletin Kestiði Parmak Acýmaz
(Hilâl Erboyacý) 21 Aralýk 2011 |
Özgürlük ve Eþitlik |
| |
Ýþin özü burada. Samimiyetsizlik. Ülkemizde siyasi görüþlerin argümanlarýyla, bu siyasi görüþe sahip insanlarýn yaþam biçimlerine bakýn, hep çeliþki görürsünüz. Üsttekiler hep ezer alttakileri..Bununla ne siyasi görüþ, ne inanç, ne de konulmuþ kurallar baþ edebilir. Bu nedenle kavgamýz hep birinin üstünde olabilmektir. Üstünde olalým ki daha az ezilelim; üstünde olalým ki daha çok ezebilelim! |
|
Söylemler ve Eylemler - 9
(Hilâl Erboyacý) 22 Aralýk 2011 |
Toplum ve Birey |
| |
Elbette yalnýzca bizi ilgilendiren bir çarpýklýk deðil bu. Alexander Graham Bell’in hikayesini hepimiz biliriz. Telefonun icadýnda bile Hristiyan halk, Ýncil’i bahane ederek karþý çýkmýþ, bugün iletiþim konusunda elimizden düþürmediðimiz böyle bir buluþa. Ýskoç mucit John Logie Baird televizyonu icat ettiðinde önce kimse ciddiye almamýþ onu. |
|
Zendagi Migzara (Yaþam Devam Ediyor)
(Hilâl Erboyacý) 14 Þubat 2012 |
Yazarlar ve Yapýtlar |
| |
‘’Uçurtma Avcýsý’’ adýný Kabil’de, kýþ mevsiminde yapýlan uçurtma yarýþlarýndan alýr. Zaten romaný düðümleyen olay da burada baþlayacak yine bir uçurtma yarýþýyla sonlanacaktýr.Khaled Hosseini (Halit Hüseyin)’in de Afganistan doðumlu Amerikalý bir yazar olmasý, romanýn ana kahramanýyla örtüþür. Yazarlýk yeteneðini Hasan’ý kandýrmak için uydurduðu hikayelerle anlayan Emir’le yazar arasýnda ortak bir bað oluþturur. |
|
|
Ýþi Ehline Býrakmak
Bu yaþa geldim ehil olmak üzerine düþünmeye halen devam etmekteyim. Neden mi? ‘Ehil olmak nedir?’ sorusunu kendime sorduðum zaman büyük bir yükün altýnda ezilmiþ hissediyorum kendimi. Ýnsan hangi konularda , nasýl ehil olur? Ehil olmanýn bir ölçüsü var mýdýr? Kime göre ve neye göre ehil olunur?
Bir zanaatkarýn ehil olup olmadýðýný anlamak kolay. Ürettiði eþyanýn kalitesi, görünümü, kullanýlabilirliði bize fikir verir. Örneðin bir testi yapýmýnda kullanýlan malzeme bellidir. Testinin þekli de aþaðý yukarý birbirine benzer. Zanaatkarý farklý kýlan þeylerden biri de uygulamaya koyduðu eþyadan binlerce üretebilmesidir. Ancak konu bilim ve sanat olursa bu kadar kolay olmaz, ehil olanla olmayaný birbirinden ayýrmak.
Ülkemizde en çok konuþulan konulardan biri siyaset diðeri de dindir. Yýllarca siyasetin içinde yetiþmiþ, ömrünü vermiþ siyasetçilerin bile çýkamadýðý konulardan sýradan bir insanýn çok kolay çýkabilmesi mümkün müdür? Göreceli ve tartýþmaya açýk olduðunu biliyorum sorduðum sorunun. Globalleþen bir dünyada hangi oyunlarýn oynandýðý, her sýradan sandýðýmýz olayýn arkasýnda ne dolaplarýn çevrildiðini teknolojinin de yardýmýyla eskiye oranla daha kolay öðreniyoruz belki… Ancak bu da çoðu zaman kafalarý karýþtýran bir bilgi kirliliðine neden olmuyor mu?
Din adýna da benzer þeyler söyleyebiliriz. Halen pek çok konuda Ýlahiyatçýlarýn bile kararsýz kaldýðý bu kadar önemli, bu kadar insan yaþamýný etkileyen bir konunun bile kesin sonuçlara ulaþamamýþ olmasý ‘ehil’ konusunda düþündürüyor insaný. Birinin dediðini diðerinin tutmadýðý, birine göre ehil kabul edilenin diðerine göre ehil olmadýðý bir dünyada neye ve kime göre bilgiyi ve sanatý kabul edeceðimizi belirlemek çok zor.
‘Ýþi ehline býrakalým’ sözünü çok severim. Çok da doðru bulurum. Örneðin son zamanlarda Edebiyat konusunun da bir çýkmaza girdiðini düþünüyorum. Ýnsanýn yazar ya da þair olmak istemesini saygýyla karþýlarým. Her yazarýn ya da þairin illa da edebiyat eðitimi almasý gerektiðine inanlardan deðilim. Bunun bir yetenek olduðunu ve Tanrý vergisi bu misyonun iþlenmesinin de gerekli olduðunu kabul ederim.
Ancak ….Burada mutlaka bir konuyu vurgulamak isterim: Edebiyatýn malzemesi dildir. Kendine göre kurallarý vardýr. Bu iþe soyunmuþsanýz mutlaka bunlarý iyi bilme çabanýzý artýrmak zorundasýnýz. Türkçeyi katletmeden, doðrusunu öðrenmeye çalýþarak size verilmiþ yetiyi doðru kullanmak zorundasýnýz. Deðilse Edebiyatta ehil olmak da diðerleri kadar zor bir iþ haline gelir. Zaten siyaset ve din gibi göreceli ve deðiþken düþüncelerin içinde farklý anlayýþlarýn barýndýðý edebiyatýn içinde boðulur kalýrsýnýz.
Ehil olmak iddialý ve göreceli. O zaman gerçek bilgiye ulaþmak için en iyi yöntem ehil olmaktan çok, kendimizi sürekli yenilemekten, bilginin sýnýrsýz olduðunu ve geçen zaman içinde deðiþebileceðini düþünüp araþtýrmaya baðlý yeni yöntemler üretmekten geçer. Belki böylece daha yeni bir Türkiye’ye ve daha yeni bir anlayýþa yelken açar, ülkemizin içinde bulunduðu bunalýmlarý daha kolay aþabiliriz.
Hilâl Erboyacý
|
|