Rüzgâr'ýn Sesi
(Bedia Belkýs BALCILAR) 30 Nisan 2011 |
Ýtiraflar |
| |
"...kalbinden aþaðý süzülen, bir su birinkintisinin üzerinden atladý. yoruldu, küçük bir iskemleye oturdu. ondan önce kimse bulamasýn beni diye saklandý, yüreðin en muhkem barýnaðýna. eline aldý, küçük bir aynayý.. baktý fidan boyuna. ipek, dediydi bir zamanlar, saçlarý beline kadar inerken bir güzelin. göðüs kafesi elif mahrecini aþikar etti. gözlerini yumdu, sakladý sýrrýný... bir el dokundu omzuna, elbet bunlar da geçecek" dedi. |
|
Yazarlýða Giden Yolda Çekilen Acý, Parmak Uçlarýndan Geçer
(Bedia Belkýs BALCILAR) 25 Ocak 2011 |
Ýtiraflar |
| |
Acýlarýmýz vardý, ne âlâ! kocaman devasa bir baþkaldýrý, yüreðimizin orta yerinde, miðferini baþýndan çýkarmadan öylece bekliyordu. Parmak uçlarýmýzdan ayrýlýrken içimizdeki yangýnlarýn dumanlarý, bir kümeye yol bulup akýyordu, kalemsiz ve çizgisiz. |
|
Suyun Ses Hali
(Bedia Belkýs BALCILAR) 20 Kasým 2010 |
Beklenmedik |
| |
Kanepeye uzattýlar. Midesi sýrtýna yapýþtýðýný belirten bir sinyal veriyordu. Kocaman kýrmýzý bir ýþýk yanýyordu, gövdesinin tam orta yerinde. Kalbinden geçen trenlerin ýþýklarý olmalý bu, diye düþündü. Kendisine uzatýlan tüm elleri reddediyordu günlerdir. Ne yemek, ne de ilaç… Zoraki ve býktýrýcý ritüellerdi sadece. Mutlaka bir plan yatýyordu ardýnda, tüm bunlar boþuna deðildi. “Hastalandýn sen, iyi deðilsin” demeleri çok abesti. Doktorlar da iþbirlikçi olmalýydý. |
|
Krizantem, Üç Oda, Gökyüzü Vesaire
(Bedia Belkýs BALCILAR) 20 Kasým 2010 |
Yaþam |
| |
Cam kýrýklarýyla doluydu her yer... Tiz bir çýðlýk ile cam kýrýlma sesi, müthiþ bir ikili sayýlabilirlerdi yerine göre. Kaygý dolu bir çift göz, olan bitene kýlýf uydurmaya çalýþýyordu. Þok kýsa sürmeliydi. Öyle de oldu.
Çýplak ayaðýný tüylü paspasa deðdirmeden, temizlik teçhizatlarýnýn olduðu dolabý açtý ve faraþ ile süpürgeyi aldý. Peþtamala sardýðý yarý çýplak vücudundan sýzan su damlalarýna aldýrmaksýzýn eðildi ve banyo yüzeyine daðýlmýþ cam kýrýklarýný itinayla süpürmeye baþladý. Bir yandan da kanayan parmaðýný kâðýt mendille sarmýþtý... Titreyen kollarý ve dudaklarýnýn yanýnda bir de, gözyaþlarý bu seremoniye eþlik etmeye baþlamýþtý. |
|
Öðrenecek ve Öðretecek Hikâyesi Olanlara
(Bedia Belkýs BALCILAR) 29 Ekim 2010 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Ali içerideki kanepeye uzanmýþtý... Kalbinde deðiþik bir sýzý vardý. Ýçin için yanýyordu. Kim bilir, Elif þimdi nasýldýr ve ne yapýyordur? Tam o sýrada kapý yavaþça açýldý. Ýçeriye usulca birisi girdi. Bu Elif’ten baþkasý deðildi… Ali'nin kalbi hýzla çarpmaya baþladý. “Nasýl oldu da geldin Elif?” diyecek oldu, soramadý. Kelimeler boðazýna düðümleniyor, konuþmak istiyor ama konuþamýyordu.
Elif ile gönülden gönle akarcasýna konuþmaya baþladýlar.
—Elif sen... Buradasýn, gelmiþsin...
— Geldim evet.
— Aslýnda biliyordum geleceðini. Ýçime doðmuþ gibiydi...
— Sen çaðýrmadýn mý beni?
— Evet, gelmeni çok istedim.
Bu sýrada Ali uzandýðý yerden doðrulmuþtu... Genç kýza doðru adým atmak istiyor ama bir türlü ayaklarý olduðu yerden kýmýldamýyordu. Elif bir iki adým yaklaþtý ve Ali’nin gözlerinin içine bakarak, kalpten kalbe akan kelimelerle dudaklarý kýpýrtýsýz vaziyette,
— Geldim iþte, buradayým… Yanýndayým, dedi.
O sýrada genç kýz, elini Ali'nin kalbinin üzerine koydu. Ali bir an, sinesinden hýzlý bir tren geçtiðini hissetti. Tüm ýlýklýðýyla Elif'in eli tam kalbinin üzerindeydi. Elif, "Biliyor musun insanýn yaratýlýþ sebebi aþk olmalý" dedi ve gülümsedi. Ali kalbine söz geçiremiyordu. "Elif..." diyebildi sadece. Ne bir adým ileri, ne de geri atabiliyordu adýmlarýný. Kalbinde gezinen duygu þerbeti öyle bir aromaya dönüþmüþtü ki, sanki tek bir kelime bu büyülü atmosferi bozacak gibi hissediyordu. Sustu Ali... Elif ile kalpten kalbe konuþmaya devam edeceði sýrada bir sesle irkildi. |
|
Ýnsanlýðýn Makûs Talihi Kaos
(Bedia Belkýs BALCILAR) 7 Nisan 2010 |
Toplum ve Birey |
| |
Vicdanlar, irtifa kaybederek herhangi bir düzleme zorunu iniþ yapmýþ ve yahut en kötü ihtimalle bulunduðu koordinatta parçalara ayrýlmýþ bir uçaðýn "kara kutu"su gibi, iç monologlarýmýzý kaydeden bellek konumundaydý. Ve bu kara kutu okunmadan o uçak hakkýnda bilgi sahibi olmak hiçte doðru deðildi.
Ýç gözümüze doðrultulmuþ bir baþka projektörün varlýðýný iliklerimize kadar hissedememek mi bunca Kabilî fatura? Hesabý neden Habil'lerin ödemesi gerekiyor? |
|
Yusuf'u Kuyudan Kim Çýkarýr?
(Bedia Belkýs BALCILAR) 6 Nisan 2010 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Yusuf ki, bakýpta görmediðimiz... Yusuf ki; görüpte, kendi ar gömleðimizi iç fistan diye giydiðimiz için, gözümüzü sýzýyla yumduðumuz... Yusuf ki, kuyularda kalabilen, Yusuf ki, kuyularýn öz çocuðu... Yusuf ki, kuyulardan çýkmanýn yegane vesilesine meftun... Yusuf ki, münacat eden sabr-ý cemil ile... Yusuf ki, su ile yaren... Suya hasret kalmýþlara rehber...
Yusuf kuyularýnda Yusuf olunurken, Yusuf'u kuyudan kim çýkarýr?
|
|
Show Business____gösteri Dünyasý
(Bedia Belkýs BALCILAR) 4 Nisan 2010 |
Pop Kültür |
| |
Gelecek neslin yegâne unsurlarý olan çocuklarýmýzýn körpe dimaðlarýna yerleþen bir medya savaþýnýn içerisindeyiz. “subliminal” bilinçaltý etkileme tekniði ile masum gözüken çizgi filmlerin dahi içerisinde barýnan ve sistemli bir çalýþmayla yerleþtirilmiþ nahoþ karelerin varlýðý ispatlanmýþtýr. “subliminal” tekniði özellikle reklam sektöründe çok sýk kullanýlan bir gizli silahtýr. Hakeza beyaz perdenin o büyülü atmosferinde de çok etkili olarak kullanýlmaktadýr.
|
|
Erzurumlu Kara Fatma
(Bedia Belkýs BALCILAR) 4 Nisan 2010 |
Tarihe Yön Verenler |
| |
Kara Fatma bir sonraki tebdil-i kýyafet ile çarþýya indiðinde, maalesef hain gözlü iki Yunan askeri tarafýndan takibe alýndýðýný hissetmemiþti. Düþman askerleri bu kadýnýn sandýklarýndan þüphelenmiþler nihayetinde Kara Fatma esir edilmiþti. Kendisini ucube bir koðuþa sorgulamak için çektiklerinde, Kara Fatma yolun sonu burasý olsa bile diline sadakat mührü vurarak ne olursa olsun kardeþlerinin yerini açýk vermeyecekti. Ne olursa olsun dedi, yüreðinden. Ne olursa olsun, aðzýndan bir kelime bile çýkmayacaktý. Kaným helal olsun dedi vatana. Yüreði sýcacýktý, alev alev yanýyordu Vatan aþkýyla. Deðme erkeklerin yüreði boy ölçüþüyordu Kara Fatma’nýn yüreðiyle.
Tokatlar indi suratýna, sustu. Tekmeler savruldu karnýna, sustu. Kýrbaçlandý sýrtý, sustu… Çenesi zonkladý, sustu. Gözlerinden iplik gibi yaþlar indi fakat sustu. Bir zamanlar kýymetli eþiyle kurduðu sýcacýk yuvasý vardý. Yiðidi vardý, dað gibi… Þehit etmiþlerdi. Kendiside dayanabilirdi bu acýlara, dayanmalýydý. Evlatlarýný 9 ay boyunca taþýdýðý karnýna inen her kirli potin darbesinden sonra taþ duvarlara akis yapan çýðlýklarý boðazýný harap ediyor, nefesi týkanana kadar aþaðýlýk bir eziyete mahkûm ediyorlardý Fatma kadýný.
|
|
Haylaz Aþk
(Bedia Belkýs BALCILAR) 4 Nisan 2010 |
Aþk ve Romantizm |
| |
“Siz bilirsiniz” dedi… Küçük bir “nasýlsýn, iyi misin?” sözcükleri geçse de aralarýnda, kýzýn kalbi imkân vermiyordu aðzýndan çýkan kelimeleri duymasýna. En iyisi ne söylediðimi bilmekle idare etmek dedi içinden. Zira artýk sesinden bile emin deðildi. Her an aðzýndan bir cümle kaçýrabilirdi… “seni seviyorum ya, görmüyor musun” diyebilirdi. Ya da hayýr belki de koþmalýydý, bahane üretip kaçmak. Deli gibi, nefessiz kalana deðin. Kendini bir aðaç gölgesine atmak ve teskin etmek nabzýný. Yine eski atýþlarýna döndürmek… O atýþlarý ninni gibi dinlemek. Uyumak sessizliðinde. Onsuz olmanýn ses halinde kelimeler kurup, cümleler tekrar etmek. |
|
Gül Aþkým
(Bedia Belkýs BALCILAR) 4 Nisan 2010 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Nazende baharlar vardý el deðmemiþ hayal iklimlerinde. Rengârenk arzularýyla her dem boy veren gülþenler ve lâl eden ihtiþamýyla besberrak süzülen nehir. Aðlamaklý iken gülmek nasýlsa his mýsralarýnda, iþte o haldeyim ki ben, bahar gözlerini tarif etmekteyim.
Kýrlarda gezinen bir ceylan bakýþlý dilþah'ýn yoluna, ansýzýn çýkan bir þehsuvar gibiydin tabib-i can'ým. Bütün iþitmekliðim çalýnmýþtý sanki çünkü duymuyordum kalp sesimden baþka sesi. Nedir yürekteki bu melâl? Olmuþum aþk ile hemhâl...
|
|
Güvercin Kanatlarýnda
(Bedia Belkýs BALCILAR) 26 Ocak 2010 |
Aþk ve Romantizm |
| |
Mühür gözlerimi açtým senin renginle. Ellerin yüreðim kadar sýcaktý ilk ellerimdeyken. Ben o zamanýn sularýnda kaynayýp dökülen bir ýrmak kadar masumdum. Adý AÞK oldu, Sevgimi korkusuzca yüreðine saldýðýmda… Ve deli bir tay gibi sana koþtuðumda… |
|
Seni Seviyorum
(BEDÝA BELKIS BALCILAR) 22 Aralýk 2009 |
Sevgi ve Aþk |
| |
Aþkýný gönlüme býrakýp gittiðinde, gözbebeðindeki siyah esir almýþtý beni. Bu yüzdendir kendimi, deniz gözlerinin dalgalarýnda kaybetmem. Bu yüzdendir körlüðüm. Bu yüzdendir lâl oluþum. Yüreðimden akýp gidenler bir kalemin ucundan süzülüyor þimdi. Sayfalar dertlerimi baðrýna çeken, sabýr yarenliði sýfatýnda gönlüme bir bir düþmekte. Sensiz denizler geçiyorum. Mavi, titrek, alev geceler… Mum gemilerinde.
|
|
Zerre
(Bedia Belkýs BALCILAR) 13 Aralýk 2009 |
Tasavvuf |
| |
"Ebva'da yatarken Annelerin en þereflisi,
Rabb'in izniyle kucakladýðýn zaman kabrini,
O nur'lu dide'lerinden süzülen,
Damla deðil,olsaydým yaþlarýnýn zerresi..!" |
|
Yazdýkça Gelir Cümlem
(Bedia Belkýs BALCILAR) 11 Aralýk 2009 |
Anýlar |
| |
Cümle dolaplarýný açtým. Naftalin kokmaktaydý. Düþ kýrýklarým eski bir Anfora içerisinde köþede duruyordu."Tozlanmýþ" dedim, içimle dýþým arasý bir fýsýltýyla.Eskiden ayakkabý tamircileri olurdu, sokak aralarýnda minicik dükkanlarý. Bizimde komþumuz Feride teyzenin kocasý Adem amca, ayakkabý tamir eder dururdu bütün gün.Ýki oðlu vardý babayiðit..Ýkisini de okuttu nasýr tutan ellerinin, kösele boyasýyla.Ne mutlu! Ya ben kime götüreyim düþ kýrýklarýmý...Tamircisi yok ki? |
|
Oku... Ýkra
(Bedia Belkýs BALCILAR) 9 Aralýk 2009 |
Toplum ve Birey |
| |
Düþünmek lazým azizim! Ne zaman düþünmeyi unutturdular. Unuttuk. Peþi sýra geldi yýlgýnlýklar, domino taþý gibi devrildi günbegün, fikrin huzur bulduðu cümleler. Kelimeleri küstürdük, hayatýmýzý yalnýz kendimizden deðil, geleceðimizden çaldýk. Yavuz hýrsýz misali. Birþey olmamýþ gibi gayet rahat(ýz)... Batmýyor raptiyeler oturduðumuz yerden. Muzip çocuklarýmýz yok ki, bize bir sýçramayla destuuuur çektiren. Velhasýlý fikrin denizi orada duruyorken, biz plastik havuzda ayaklarýmýzý suya daldýrmak için sýra bekliyoruz.. |
|
|
Beni gözlerine esir eden bir zaman dilimine adým attým bu gece.. Hiç bitip tükenmeyecek bir melodi sanki isminde ki bu hece. Seni tekrar eder durur..Hiç durmadan.
Ey gönlüme nuru ile doðmuþ Þems! Söndürme bahtýmýn yýldýzlarýýný. Mütebessim dizilsinler geceme. Aydýnlýðýnda, kelebek kanatlarýmla döne döne, sana varayým.
Ateþinle yanmak mý geçeceðim yollar?
Seni ararken hasretinle ýlgýt ýlgýt erimek mi?
Eðer aþýklýksa maksat,
Maþuk'a ulaþmaktýr vuslat!
Vuslat yollarýnda yanmaksa kýsmet..
Sabýr kollarýnda yaþamaktýr hasret!
Bir kere 'AÞK' dedim..Baþka söz çýkmaz gönülden!
|
|