Zaman Sen Yalansýn
(seyfullah ÇALIÞKAN) 7 Ekim 2003 |
Düþler |
| |
Sen her zaman haklýydýn. Ýnce eleyip sýk dokumadan, her cümleyi sözcük sözcük eþelemeden anlaþabilirdik. Zamaný geldiðinde susabilseydim, kendime “idare et iþte ne çýkar” diyebilseydim |
|
Geceye Küsemem
(seyfullah ÇALIÞKAN) 9 Ekim 2003 |
Yüzleþme |
| |
Balýkçý kahvelerinin, sahil lokantalarýnýn ýþýklarý denizde renkli çizgiler gibi uzuyordu. Limanda kendimle konuþurken, ay deniz karanlýðýndan sýrmalarla süslü elbisesini çýkarýyordu. Bir aya baktým, bir denize, bir geceye... Deniz, gece, ay ko |
|
Geceye Düþtüm
(seyfullah ÇALIÞKAN) 9 Ekim 2003 |
Anýlar |
| |
Baban kahveden dönerken bize leblebi alýrdý. Her akþam korku dolu masallar, her akþam korkudan fal taþý gibi açýlmýþ gözler, her akþam leblebi, kuru üzüm ve badem. Boþ kozalaklar yanardý teneke sobada. Her akþam kötü kalpli cadý öldüðünde gece biterdi |
|
Akþamlar Çoçuklarý Büyütür
(seyfullah ÇALIÞKAN) 12 Ekim 2003 |
Unutulamayan Dönemler |
| |
Elimde deðildi büyüdüm. Zengin olamadým, büyük adam olamadým. Bütün düþlerimi attým. Yerine seni koydum. Soma Treni yolcularýný döküyordu istasyona. Makasçý Niyazi Son düdüðünü çaldý. Sen gittin. Çocukluðum bakakaldý ardýndan aðlayarak...
|
|
Aþký Anlatmak Haksýzlýktýr
(seyfullah ÇALIÞKAN) 13 Ekim 2003 |
Sevgi ve Aþk |
| |
"Bana sevdaný anlat, aþkýný anlat" demek haksýzlýktýr. Öksüz çocuklara annesini sormak kadar acýmasýzca... Zemherinin en acýmasýz ayazýna uyandýrmaktýr sabahý. Kuþlarý dallara baðlamak, saatleri baharlara kurmak... Israr etmeyin, anlatamam...
|
|
Kardan Konserve Olmaz
(seyfullah ÇALIÞKAN) 14 Ekim 2003 |
Yaþam |
| |
“Beni de bir yazýnda anlatsana. Sendeki kendimi çok merak ediyorum. Beni nasýl anlatýrsýn? Düþün bakalým biraz, sen mutlaka yazacak bir þeyler bulursun.” |
|
Falým Sallandý
(seyfullah ÇALIÞKAN) 17 Ekim 2003 |
Günlük Olaylar |
| |
Adaðýný kes, fakir fukaraya daðýt. Onlarýn yüzü suyu hürmetine, hayýr duasýna sevdiðine kavuþursun belki. Koy paraný cebine. Senden para almayacaðým. Esnemekten öldürdün be kýzým beni. Çok nazar var sende. Çok...
|
|
Bana Karpuz Kesme
(seyfullah ÇALIÞKAN) 2 Kasým 2003 |
Ýliþkiler |
| |
Eski sevgilin dönecek. Biraz sabýrlý ol. Sen öyle kolay býrakýlýr biri deðilsin. Özürün, yalvarmanýn bini bir para göreceksin. Ayaklarýna kapanacak. Filmlerden alýnmýþ, duymak için can attýðýn binlerce cümleyle af dileyecek. Her geliþinde, demet demet çi |
|
Kardan Beyaz Kömürden Kara
(seyfullah ÇALIÞKAN) 12 Kasým 2003 |
Sevgi ve Aþk |
| |
Sen geldiðinde takvimler cemreleri yeni geçmiþti. Çiðdemler karlý tepelerin alacasýnda yeni yeni sararmaya baþlamýþtý. Kýþ bitsin artýk, pýlýný, pýrtýsýný toplayým gitsin istiyordum. Çok yalnýzdým, çok yorgun ve hatta umutsuzdum. Dallar göversin, ateþ |
|
Yaz Bitti
(seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Kasým 2003 |
Anýlar |
| |
Korkuyordum. O’nu kaybetmekten, iþin sonunun nereye varacaðýnýn bilinmemesinden korkuyordum. Bizimkiler de duyarsa iyi olmazdý. Zaten öðrenciliðim aðýr bir yüktü. Arkadaþlarýmýn hepsi evin geçimini çoktan sýrtlamýþlardý. Ben öðrenci olmanýn tadýný |
|
Suyun Tenindeki Kelimeleri Okþamak
(seyfullah ÇALIÞKAN) 1 Kasým 2004 |
Yüzleþme |
| |
“Hani, kitap iþi ne oldu? Senin kitap daha çýkmýyor mu? Çýkýnca bana da bir tane imzalayacaksýn. Tamam mý?”diyerek benimle kafa bulmaya bayýlýyorlar. |
|
Gece Delileri Tanýr
(seyfullah ÇALIÞKAN) 4 Ocak 2004 |
Yaþam |
| |
Sabah güneþli ve sýcak bir güne usulca kayarken, gece ve halüsinasyonlarýn kanlý elleri silinip gitmiþti. Durgun suda peþ peþe birkaç balýk sýçradý. Gözlerim söðütlerin ýrmakta salýnan gölgelerine takýldýðýnda uyku bedenimi yavaþ yavaþ ele geçiriyordu. S |
|
Bahara Ayýp, Nisana Yazýk
(seyfullah ÇALIÞKAN) 20 Nisan 2004 |
Yaþam |
| |
Çok sevimsiz bile olsa, onlarca kez yenilmek, sýkýntýlara katlanmak, acýlarýmýz azalsýn diye zamanýn belleðimizdeki anýlarý soldurmasýný beklemek gerçeðin kendisidir. Ben, çok sevdiði annesini, babasýný, kardeþini, eþini, arkadaþýný, sevgilisini, iþini ve |
|
Sokaklarda Yaðmur Var
(seyfullah ÇALIÞKAN) 26 Nisan 2004 |
Yaþam |
| |
Sokakta hala yaðmur yaðýyordu. Ilýk bir Nisan gecesi, kuþlar saçak altlarýnda uyurken gökyüzü sokaklara çok güzel bir þarkýyý fýsýldýyordu.
|
|
Ben de Yazar Olmak Ýstiyorum
(seyfullah ÇALIÞKAN) 21 Mayýs 2004 |
Yazarlar ve Þairler |
| |
Yazýlarýmý kocaman kocaman harflerle dergilerde, kitaplarda yayýnlayýn. Baþlýðýn üzerine de yakýþýklý bir fotoðrafýmý koyun. Görenler hayran kalsýn. Kýskananlar çatlasýn…
|
|
Öylesine Bir Akþam Ýþte
(seyfullah ÇALIÞKAN) 5 Haziran 2004 |
Düþler |
| |
Benim için artýk geç oldu. Birazdan odama çekilip belki kitap okurum. Hadi sen de git artýk. Çok geç olmadan, sokaklar iyice tenhalaþmadan, sokaklar ite ,uðursuza kalmadan evine git. Biliyorsun seni hiç görmedim. Hatta hiç karþýlaþmadýk. |
|
Geceler Halden Anlamaz
(seyfullah ÇALIÞKAN) 13 Temmuz 2004 |
Yaþam |
| |
Ben güneþin altýnda yaþananlarýn çið gerçekliðini karanlýðýn illüzyonlarýna tercih ederim. Gece günah tadýnda, þehvet kývamýnda bir þeydir. Karanlýk saatler hýrsýzlara arkadaþlýk eder. Katilleri ve fahiþeleri, ihaneti ve cinneti gizler. Gece hain bir pusu |
|
Dudaklarýnýn Kýrmýzýsýný Gelincikler Kýskansýn
(seyfullah ÇALIÞKAN) 16 Ekim 2004 |
Düþler |
| |
Gelincikler varsýn kýskansýn dudaklarýnýn kýrmýzýsýný. Rüzgarlar saçlarýnda rüyaya dalsýn. Varsýn ay geceye yaslanýp, altýndan elleriyle denizleri okþasýn. Ýlk defa bütün kitaplar yalan, rüyalar gerçek olsun. |
|
Dandik Yazý
(seyfullah ÇALIÞKAN) 21 Ocak 2005 |
Yaþam |
| |
Hay daktilomun tuþlarýna eþek arýsý soksaydý da yazmaz olsaydým. Þaryosu raydan çýkýp Pamukova treni gibi devrilseydi de yazacaklarým yarým kalsaydý. |
|
Zamaným Olunca Seni Sevebilirim
(seyfullah ÇALIÞKAN) 5 Þubat 2005 |
Ýliþkiler |
| |
Örneðin iþten sonra sevebilirim seni. Yaðmurdan sonra, yada yorgun bir günün sonunda. Üç günde bir telefon etsem yeter. Bir yýlda üç gün sevebilirim seni. Kibrit kutusu, oyuncak bebek, pul yada telefon kartý koleksiyonu yapar gibi. |
|
Islak Yazý
(seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Aðustos 2005 |
Doða ve Dünya |
| |
Bu kentte sokaklar, yaðmurun geceye söylediði þarkýlarý dinleyerek uyurlar. Yaðmur sabahýn perdesini araladýðýnda motor sesleri Varilci Sokaðýnda yankýlanýr. Tersanede palamut, kýraça ve çinakop kasalarý yaldýzlanýr. Sinsi bir ahmak ýslatan saçlarýmýzdan |
|
Kandýrýkçý Bahar
(seyfullah ÇALIÞKAN) 22 Mayýs 2005 |
Yaþam |
| |
Bahar herkes gibi benim de aklýmý çeler. Okulu kýrmak gibi, her þeyi yüz üstü býrakýp kaçmak gibi derin bir istek duyarým. Çiçek açmýþ aðaçlar, ýlýk yaðmurlar, evden, iþten ve bu kentten kaçma isteðimi tetikler. Oysa ne beni kucaklayacak baþka bir kent ne |
|
Týriskadan Naðmeler
(seyfullah ÇALIÞKAN) 13 Temmuz 2006 |
Ýliþkiler |
| |
Sigarayý býraktýðýn için biraz sinirlisin. Anlýyorum. Ama bu seferde iyice sakýz tiryakisi olup çýktýn. Ne o öyle. Kutular dolusu sakýz almýþsýn. Banyoda, aynanýn önünde bile açýlmamýþ sakýz paketleri duruyor. Sence de biraz abartmadýn mý? |
|
Yalnýzlýða Övgü
(seyfullah ÇALIÞKAN) 13 Temmuz 2006 |
Yaþam |
| |
Tavþan moku gibi yaþýyorsun sen kardeþim. Ne kokuyor, nede bulaþýyorsun. Kendini cam bir fanusa kapatmýþsýn. Sonra temiz hava gelmiyor diye þikâyet ediyorsun. Yalnýzlýk bu kadar kara, kirli ve çirkin bir þey deðildir. |
|
Dalganýn Ucunda Yuvarlanmak
(seyfullah ÇALIÞKAN) 17 Temmuz 2006 |
Yüzleþme |
| |
Hiç beklemediðim anda diðerlerinden daha sert, daha köpüklü bir dalga küçük çam dalýný kumsalýn su izlerinin ötesine yuvarladý. Onlarca dalga býkmadan, usanmadan gelip onu yeniden yakalayýp suya geri götürmek için kumlarýn üzerinde çýrpýndý. Hiç biri ona ulaþamadý. |
|
Geçmiþ Zaman Fýstýklarý
(seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Temmuz 2006 |
Ýliþkiler |
| |
Dedesinin neresi ulemaydý ayol bunun? Üç kadýn akþama kadar yemek piþirirdi doðru ama bu deðirmenin suyu nerden geliyor herkes biliyor. Adam tahsildardý. Vergi toplamaya çýktýðýnda fakir fukaranýn kapýsýnda baðlý eþeðini, ahýrdaki ineðini, sýrtýndan ceketini bile alýrdý. Yok, þöyle rüya görmüþ, yok böle hayýr sahibiymiþ. Sen bu masallarý git de baþkalarýna anlat. |
|
Bi Çimdik Aþk Koy Bakýþlarýna
(seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Eylül 2007 |
Yaþam |
| |
Sen minnacýk bir þeydin. Küçücük çýtý pýtý… Konuþmaya baþladýðýmýzda boyundan büyük laflar kuþanmýþ olurdun. Ama çok sevimliydin. Bende bir civcivi okþamaya duyulan o içsel tepkiyi tetikleyen bir yanýn vardý. |
|
Yavan Muhabbetler 1
(seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Eylül 2007 |
Yaþam |
| |
Hacý Ragýp’ýn bahçe duvarýndan kocaman aðacýn dallarýnýn yarýsý sokaða sarkardý. O her zaman evin alt katýndaki küçücük odada yaþar, pencerenin demir parmaklýðý arasýndan sürekli sokaðý gözetlerdi. Dünya ile fazla derdi yoktu. Ama çocuklar eriðin dallarýna uzanmayacaktý. Onun tabiriyle “ sokaðýn piçleri.” Hiç rahat durmazlar dý ki… |
|
Yavan Muhabbetler 2
(seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Eylül 2007 |
Yaþam |
| |
Seninle ne zamandýr görüþemedik. Ay, yüzünü gören cennetlik ayol. Sýcak sohbetlerini özledim vallahi. Kütüphane bahçesine gelsene akþamlarý, laflarýz iþte ne güzel…” |
|
Yavan Muhabbetler 3
(seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Eylül 2007 |
Yaþam |
| |
Otobüs garajlarýnda vedalaþmalar, tekrar tekrar sarýlmalar, hareket eden arabanýn arkasýndan el sallayarak koþturmalarý hiçbir zaman sevmedim. Bu tür davranýþlarý her zaman birini uðurlamaktan çok, duygusallýðý eylemlerle abartýlmýþ eziyetler seremonisi olarak algýlamýþýmdýr. Otobüs terminalleri ve tren istasyonlarýný bu yüzden hiç sevmemiþimdir |
|
Yazmanýn Kurak Mevsimi
(seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Eylül 2007 |
Yaþam |
| |
Haklýsýnýz, durumum biraz depresyon kokuyor gibi algýlanmaya çok uygun. Yakýndan tanýyanlar bilirler. Bir elim yaðda öteki baldadýr. Derin sosyal ve politik sorunlar içinde duvardan duvara savrulmak gibi sýkýntýlar yaþamam. Terazim genelde küçük aðýrlýklarý tartmaya uygundur. Bu yüzden beklide yýllardýr kadýn ve erkek iliþkilerini yazarým. Herkesin iyice orada burada okumaktan, dinlemekten gýna geldiði, ilginçliðini yitirmiþ olaylar, tartýþmalar, gel-gitler anlatýrým. |
|
Poyraz,yaðmur ve Sonbahar
(seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Eylül 2007 |
Yaþam |
| |
Bu havada þemsiyesiz mi çýktýn?
- Þemsiyesiz çýkmadým, þemsiyeyi kaldýrýp attým.
- Niye attýn, aklýný mý kaçýrdýn?
- Rüzgâr aldý þemsiyeyi ters çevirdi. Bütün tellerini kýrdý. Baktým düzelecek gibi deðil.
Kýzdým, kaldýrýp attým iþte.
- Öyleyse iyi etmiþsin. Özür dilerim. Havanýn deðiþeceðini tahmin edemedim? Ýstemeden seni bu havada yürütmüþ oldum. |
|
Sakýz Sardunya"ma
(seyfullah ÇALIÞKAN) 17 Ekim 2007 |
Günlük Olaylar |
| |
Sabah kalkýyodum. Elimi yüzümü yýkayýp yemamý yiyodum. Sýra oluyoduk. Koþuyoduk, yürüyoduk, yemaa geliyoduk. Öðlen yemamý yiyodum. Sonra yine sýra oluyoduk. Yürüyoduk yürüyoduk geliyoduk. Akþam yemamý yiyip yatýyodum.”demiþ. “E baþka, baþka bir þey olmadý mý?” demiþler. “Yok, hepsi böyleydi.” demiþ. |
|
Sabaha Methiye
(seyfullah ÇALIÞKAN) 13 Aðustos 2010 |
Yaþam |
| |
Güneþ kýrmýzý havlusunda kurulana kurulana, santim santim çýktý denizin koyu maviliðinden. Can evini býrakýp yükselmeye baþladý. Gökyüzünü grisini kýrmýzýdan sonra sarýya boyadý. Yýldýzlarý kucakladý, toplayýp bohçasýna attý. Sonra maviler saçtý bir de beyaz bulutlar sabahýn üstüne. Bir ben gördüm, bir deniz feneri, bir de Gazi Kayasý açýklarýndan geçen Rus bir gemici. Yarým saat içinde on binlerce sihir geçip gitti. Belleðimde binlerce resim, içimde çocuksu bir heyecan kaldý geriye. Bunu en kýsa zamanda yeniden yapmalýyým dedim. En kýsa zamanda, hatta yarýn sabah yine bu saatlerde burada olmalýyým. |
|
Taze Fasulye ve Referandum
(seyfullah ÇALIÞKAN) 20 Aðustos 2010 |
Toplum |
| |
Taze fasulye ayýklarken ellerimin otomatiðe baðlandýðýnýn farkýna bile varmadan aklým uçup uzaklara gitmiþ. Daðlarý aþmýþ, yollarý tüketmiþ, zamanýn çok ötesinde bir yere ulaþmýþ. Ama suç benim deðil ki. Kaç defa söyledim, bu iþleri bana yaptýrmayýn diye. Dinleyen kim. Akþam olunca sen de bizimle yemek yemiyor musun? Öyleyse sende iþlerin bir ucundan tutacaksýn. Ýyi ama ben de pazara gittim. Burada genelde erkekler deðil bu iþi kadýnlar yapar. Bir daha dünyaya gelirsem Amazonlardan evlenmeyeceðim. Hepsi de kýlçýklý iþte. Bi çuval para verdik üstelik. Taneleri de kapkara, zenci gibi… |
|
Öfkeliyim, Ayarsýzým
(seyfullah ÇALIÞKAN) 27 Aðustos 2010 |
Yaþam |
| |
Artýk karar verdim. Mütevazý olmak erdem deðil bir hastalýktýr. Kendimi bir deðer olarak sunmayý, ben de herkes kadar özel biriyim demeyi bir türlü beceremedim. Özgüvenim eksik belki de, hatta aþaðýlýk kompleksinden ölüp geberiyor da olabilirim. Koca bir ömrü tüketip bitirdim ama ben de rüzgâra karþý kýrk metre iþeyebiliyorum demeyi baþaramadým. Gerçi nasýl diyeyim böyle bir marifetim mi var? Kime yaklaþsam, kimle tanýþsam mübarek Hint Kumaþý… Yirmi beþlik simit gibi kasým kasým kasýlmaktan dünyayý göremiyor. Bir ben mi tenekeyim tanrým? Bir ben mi bakýrým altýn pazarýnda. |
|
Kara Yazý
(seyfullah ÇALIÞKAN) 5 Mart 2011 |
Günlük Olaylar |
| |
öyledim arkadaþlara ama dinletemedim. “Laf atýp kudurmayýn þu deliyi,” dedim. Dinleyen kim? Ölünün arkasýndan kötü konuþulmaz. En fazla bir helâlýk ister sizden. Atlas kumaþ, gümüþ çanak, kuþsütü deðil. Çok serveti varsa ne olacak? Kefenin cebi yok ya. Fesat bu Taksici Süleyman… Hem de kýskanç. Adamcaðýz çalýþmýþ kazanmýþ. Dünya kýrk kulplu bir kazan. Sen de tut bir kulpundan, sen de kazan… |
|
Bahar, Badem, Çocuk
(seyfullah ÇALIÞKAN) 3 Nisan 2011 |
Doða ve Dünya |
| |
Bahar deli bir þarký söyler Nasina’da. Mercan rengi yapraklarla, badem pembesi çiçeklerle… Arýlar, böcekler, kuþlar ve kurbaðalar binbir renkli bir senfoniye düþerler. Ve ben her Nisan baþýnda saðanaklarýn peþinden koþarým. Traktör izlerinin derinleþtirdiði çukurlarda biriken sulara girerim. Çizmelerimin rengi sarý, çizmelerim kocaman, çizmelerim fokur fokur. Annem kýzmasýn diye çoraplarýmýn suyunu sýkarým. Gizlice, köþe baþýnda... Ve ben her nisan yeniden yaramaz bir çocuk olurum.
Seyfullah |
|
Kel Baþa Arap Saçý
(seyfullah ÇALIÞKAN) 14 Nisan 2011 |
Yaþam |
| |
Bu gün havada bir acayiplik var. Üreðil Köyü Ýznik gölüne bakýyor. Sazlar zeytinlerin kadar uzun, kýpýrtýsýz. Ne bir kuþ, ne bir dalga… Gölün kýyýsý var ötesi yok. Geniþ sular sisler içinde kaybolmuþ. Günün hangi saatindeyim, bilmiyorum. Yaðmur gelse ansýzýn acaba yýkanýr mý gökyüzü? Güneþi özledim ben |
|
Bir Fýrtýna Tuttu Bizi
(seyfullah ÇALIÞKAN) 11 Mayýs 2011 |
Toplum |
| |
Ceplerim erik dolu. Pantolonumun dizi yýrtýk... Akþama eve gidince kesin dayak var. Cebimden çýkardýðým eriðin sapýný koparýp aðzýma atýyorum. Aceleyle yolduðum için erik ve yaprak birbirine karýþmýþ. Cam gibi yeþil, cam gibi kaygan erik diþlerimin arasýnda parçalanýyor. Ekþi suyu dilime dokunuyor. Elimde olmadan yüzüm ekþiyor. Eriði aðzýndan çýkarýp, içindeki beyaz çekirdeði çýkarýyorum. Sonra geri kalaný keyifle çiðniyorum. Nasýlsa dayak garanti, hiç olmazsa þu eriklerin tadýný çýkarayým. |
|
Aklým Depremde Kaldý
(seyfullah ÇALIÞKAN) 31 Ekim 2011 |
Türkiye |
| |
Deprem haberini duyar duymaz televizyonlara koþuyorum. Ýlk haberlerde Van'da çok az sayýda bina hasar gördü, henüz can kaybý haberi gelmedi deniyor. Bu kadar þiddetli bir depremde hiç kimsenin zarar görmemesine çocuklar gibi seviniyorum. Ertesi gün bütün haberler deðiþiyor. Erciþ'in yarýsý haritadan silindi, köyler yerle bir oldu diyorlar. Baþka türlü olmasýnýn mümkün olmadýðýný bilmeme raðmen Ýnanmak istemiyorum. |
|
Sivrisinek Konçertosu
(seyfullah ÇALIÞKAN) 4 Kasým 2011 |
Toplum |
| |
akýn zamanda yaþadýklarým beynimin bardaðýný taþýran son damlanýn da düþmesine neden oldu. Çivim çýktý, ayarým bozuldu. Bir kendime baktým, bir aynaya… Bir gariplik var bende. Beklenmedik olaylar karþýsýnda ÞAÞKINA DÖNME tepkimi yitirmiþim. Karþýlaþtýðým, gördüðüm baktýðým hiçbir olay beni hayretler içinde býrakmýyor artýk. |
|
Sivri Sinek Konçertosu 2
(seyfullah ÇALIÞKAN) 11 Kasým 2011 |
Toplum |
| |
Cennetten kaçmak ister mi insan? Cennet yurdum, yedi iklimim, dört kýtam üzerinde biz biraz çýkýntý mýyýz? Biz depremlerde, çürük binalarýn altýnda karýncalar gibi ölürüz. Sel olur bizim sokaklarýmýz göl olur. Askere gidip biz ölürüz. Kar bizim çatýlarýmýza yaðar, öfkeli rüzgârlar bizim çatýlarýmýzý söküp atar. Biz ölürken birileri zengin olur. Neden böyle oluyor diye soramayýz. Biz hep yayayýz, hep aylýk faturalarý ödemenin derdinde. Hep iþsiziz, hep yoksul, hep hastane koridorlarýnda kuru kalabalýk… Biz hep kuyruklarýyýz. Hep otobüslerde ya da yaðmurdan korunaksýz duraklarýn önünde… Hep bekliyoruz. Biz bu cennette karýncalar kadar çok ama hep kuru kalabalýðýz. |
|
Ayrýlýk Gecelerin Þarkýsýdýr
(seyfullah ÇALIÞKAN) 18 Kasým 2011 |
Ýliþkiler |
| |
Son aylarda bize bir haller oldu. Çekmeyenlerin nazarý mý deðdi? Tü tü tü... Elem tere fiþ, kem gözlere þiþ. Gidip nefesi kuvvetli birine mi okutsak? Türbelere horozlar mý adasak. En iyisi lokma döktürmek... Bir de üstüne Çerkez Ayþe'ye kurþun döktürdük mü tamam. Muska falan yaptýrmýþ olmasalar bari. Sen divanlarýn altýný, kýyýyý köþeyi ara. Ben de bizim evi iyice bir gözden geçireyim. Bulamazsak Çolak Hoca'ya gideriz. O yazýlmýþ bütün mustakalarý bozar.
|
|
Grip, Televizyon ve Terlik
(seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Kasým 2011 |
Yaþam |
| |
elevizyon grip olan bir hastayý karabasanlardan bile daha çok bunaltýyor. Rengini çoktan unutmuþ eþofmanlarým içinde uzanýp Bu Gün Ne Giysem programýný izliyorum. Eðer eþim ve çocuklarým kýllýk yapmazsa evlilik programlarýna bir gün mutlaka gideceðim. Benim de kriterlerim, negatif hatta pozitif elektriðim var, ben de insaným. Bu ülkede benden baþka otuz yýldýr ayný kadýnla evli kaç erkek kaldý. Hakikatten biz kaç kiþiyiz yahu? |
|
Sigara Ýçen Öldü de - 1
(seyfullah ÇALIÞKAN) 4 Aralýk 2011 |
Toplum |
| |
igaraya ilk olarak nerede ve ne zaman baþladýðýmý anýmsamýyorum. Büyük bir ihtimalle yaþýtlarýmýn çoðu gibi yazlýk sinemanýn zemininden izmarit toplayarak baþlamýþýmdýr. O yýllardaki yaygýnlýðýyla verem ihtimalini düþünecek olursanýz bu resmen intihar gibi bir þey sayýlabilir. Yine o yýllarda paket almak diye bir deyim vardý. Ýlk olarak sigarayý paketle aldýðýmda ortaokul öðrencisiydim. Arkadaþlarla harçlýklarýmýzý bir araya getirip genelde Birinci sigarasý alýrdýk. |
|
Sigara Ýçen Öldü De... 2
(seyfullah ÇALIÞKAN) 9 Aralýk 2011 |
Toplum |
| |
Köylü çocuklarý sigara bulamadýklarý için aðaç yosunu, mýsýr püskülü ve kuru yapraklarý gazete kaðýdýna sarýp sigara gibi içtiklerini anlatýrlar. Büyüdüðüm kasabanýn yarýsýndan fazlasý tütüncülükle geçindiði için bizler tütün sýkýntýsý çekmezdik. Sigara kâðýdý bulmak zordu. Paketle satýlan sigaralar bulamadýðýmýz zaman gazete kâðýdýna sarýlmýþ tütün içerdik. Tütün sarmak için gazete kâðýdý kullanmýþsanýz bilirsiniz. Tütün sarmak için hiç uygun deðildir. Ýðrençtir ve tütün deðil kâðýdýn kendisi genzinizi yakar. Gözlerinizden sicim gibi yaþ getirir. |
|
Mevsim Türlüsü
(seyfullah ÇALIÞKAN) 23 Aralýk 2011 |
Yaþam |
| |
Sen bu ýssýz ve kocaman bozkýrlarý bilmezsin. Ay düþen anýzlarýn soðuðunu, söðütlerin hüzünlü bakýþlarýný görmemiþsindir. Gece upuzundur buralarda. Kerpiç damlar üstüne çullanýr garibanýn. Yalnýzlýk iliðine iþler gecenin.” |
|
Mevsim Türlüsü 2
(seyfullah ÇALIÞKAN) 31 Aralýk 2011 |
Yaþam |
| |
Sümüðü buz tutmuþ bir çocuk kapýmýzý çaldý. Saatin kaç olduðunu bilmiyordum. Neredeyse yirmi gündür elektrikler kesikti. Kar hatlarý koparmýþ diyorlardý. Yemeði yedikten sonra yataðýma girip uzanmýþtým. En son radyoda haberlerin baþladýðýný anýmsýyorum. Ýþte tam orada kopup gitmiþim. Radyoda haberler baþlamýþtý Alýþkanlýk iþte önce pencereye koþtum. Dýþarýsý sadece sisli ve cýlýz bir aydýnlýktan ibaretti. |
|
Ne Güzel Hiç Bir Þeyimiz Yoktu
(seyfullah ÇALIÞKAN) 2 Þubat 2012 |
Yaþam |
| |
Öylesine büyük bir yokluk içindeydik ki; derdimiz, tasamýz ve geleceðe iliþkin kaygýlarýmýz bile yoktu. Deli gibi istiyorduk ama henüz sevgilimiz bile yoktu. Güneþ az önce uçsuz bucaksýz ovanýn üzerinden geçip bodur meþeleri þimdi kara lekeler gibi görünen tepelerin arkasýna inmeye baþlamýþtý. Üstümüzdeki fýstýk çamlarý akþamýn kokusuna reçine ferahlýðý katýyordu. |
|
Keþkelerimin Listesini Yapsam 2
(seyfullah ÇALIÞKAN) 27 Þubat 2012 |
Ýtiraflar |
| |
alýþmak, üretmek ve kazanmak adýna bize söylenenlerin yalan olduðunu biliyorum. Sabahýn köründen akþamýn karanlýðýna kadar aðýr iþlerde çalýþan insanlarýn her fýrsatta yorgun bedenlerini biraz olsun dinlendirebilmek için uyumaktan baþka çareleri mi var? |
|
Keþkelerimin Listesini Yapsam 1
(seyfullah ÇALIÞKAN) 27 Þubat 2012 |
Ýtiraflar |
| |
Keþke bir sabah uyanýr uyanmaz bütün alýþkanlýklarýmý, tekdüzeliði ve sorumluluklarýmý geride býrakýp uzaklara gidebilecek cesareti kendimde bulabilseydim. Neresi olduðu hiç önemli deðil. Gücümün yettiði kadarýna, bilet param beni ne kadar uzaða götürebilirse oraya gidebilseydim. Ýçimde hep gitmediðim ve hiç bilmediðim uzak insanlarý tanýma özlemim kalacak. Ve yeniden baþlayabilmenin gizemli çekiciliði… |
|
Ataevler Pazarý
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 20 Nisan 2017 |
Yerler |
| |
Ve sen diþlerimin arasýndaki badem çaðlasýydýn. Biraz eþki, biraz nisan, biraz yeþil ve uykusundan yeni uyanmýþ bir yaþam kadar taze. Azýcýk avucumda kalsan zedelenecek kadar narindin |
|
Karmakarýþýk
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 20 Nisan 2017 |
Yaþam |
| |
Taþ mý yumuþaktý pamuk mu sert? Domates mi mor, patlýcan mý kýrmýzý? Et mi kediyi yer, kedi mi eti? Ýçim dýþým çalkantýlý bir tekne, dalgalarýn ucunda. Yýldýz kalaþlarýna dönüp kusasým var. |
|
Yaðmur
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 20 Nisan 2017 |
Yaþam |
| |
Yaðmurluðun kapüþonunda ince bir týpýrtý… Çok güzel ama acayip keyifli… Sokaðýn kenarýndan caddeye doðru çatýlardan inen, yollarda biriken sular ince bir dere olmuþ akýyor. Tertemiz, berrak.. Her taraf ýslak çimen kokuyor, aðaç kabuðu gibi baþka bir þey daha… |
|
Baþka Türlü Bir Þey
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 14 Nisan 2017 |
Sevgi ve Aþk |
| |
Ýlk defa her þey baþka türlü olsun istiyorum. Ýlk kez bencilliðimiz, aç gözlülüðümüz, kýskançlýklarýmýz, hýrslarýmýz yani insan zayýflýðýmýz yolumuzu kesmesin istiyorum. “Hiçbir aþk sonsuza kadar sürmez. Her yeni gün sona giden yolu kýsaltan yeni bir adýmdýr. Zaten aþk diye bir þey yoktur. “diyen herkes yanýlsýn.
|
|
Canan
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 15 Nisan 2017 |
Sevgi ve Aþk |
| |
Sonra ansýzýn bütün saatlerin zembereði boþandý. Akþam freni boþalmýþ eski bir kamyon gibi çýkýp geldi. Evden beklerler, geç kalmayayým, dedi. Onu duraða götürdüm. Otobüsü hiç gelmesin diye dua ediyordum. Aksine çabucak geldi. Ýyi akþamlar, yarýn görüþürüz, diyebildim. Kalabalýk otobüsün içinde bir ara yaðmurluðunu görür gibi oldum. Sonra uzak bir karartý olup gözlerimden yitiverdi. |
|
Nisan"ýn Þuçu
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 15 Nisan 2017 |
Sevgi ve Aþk |
| |
Bu gün ben okuldan kaçtým. Çok önemli baþka nedenlerim vardý. Þimdi burada söylemesem... Olmaz mý diyorsunuz? Þiir yazmam lazýmdý. Sizlerde genç oldunuz. Fazla kurcalamayýn iþte. Baharlý, böcekli, tomurcuklu çiçekli, bulutlu bir þeyler. Sýnýfta bir türlü aklýmý toparlayamýyorum. Çünkü o var…
|
|
Ben Daha Çok Napolyon'um
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 2 Mayýs 2017 |
Yaþam |
| |
Önce profesörün özel muayenesine giderim. Daha sonra da psikiyatri servisine... Deli olmak için röntgen çekilir mi? Acaba tahlil yapýlýyor mu? Yoksa sadece sorular sorup görüþme mi yapýyorlar? Filmlerdeki gibi mürekkep lekesi testlerini mi gösteriyorlar acaba. Sorulara uygun cevaplar vermek için önceden çalýþýlmak gerekir mi? Keþke çýkmýþ sorularý bulabilsem de azýcýk bakabilsem. Bu iþler çok aceleye gelemez. Üstesinden gelmek için çalýþacaðým. Ne demiþler ama... Azimle iþeyen mermeri delermiþ. Baþarýlý olursam Ýþte o zaman delidir, ne yapsa yeridir mertebesine yükselirim.
|
|
Delikanlýyý Bozan Yazýlar
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 11 Haziran 2017 |
Sevgi ve Aþk |
| |
Çocuktum, annem beni deli gibi severdi. Rüzgârdan saçýmýn daðýlmasýna, dudaklarýmda yediklerimden izler kalmasýna bile izin vermezdi. Hemen kucaðýna alýp siliverirdi. Babamýn cüzdaný demet demek para doluydu. Ben istesem dünyadaki bütün balonlarý, bütün oyuncaklarý, bütün bisikletleri hatta koca köyü bile satýn alabilirdi. Çocuktum, yaðmur benim için yaðar, çimenler benim için büyür, kýrlangýçlar ve leylekler benim için her bahar buraya dönerdi. Eriklerin en kocamaný, þeftalilerin en sulusu, kavunun en tatlýsý da benim içindi. Sabahlarý güneþ ben uyanayým diye açardý. Ve Akþam en güzel rüyalarý bana getirmek için çökerdi. |
|
Sonbaharý Hüznün Rekleri Boyar
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 21 Kasým 2017 |
Ýliþkiler |
| |
Artýk zamaný gelmiþtir. Bir mektup yazmalýyým sana. Ne zamandýr aklýmda. Ýlla hemen yazmalýyým çünkü ertelersem öylece kalýr. Beyaz kâðýda, zarflý marflý. Yazýp telefonuna gönderdiðim cümleler eninde sonunda uçup gidiyorlar. Ya hafýza kartýn kayboluyor veya telefonun bozulunca tamircide siliniyor. En iyisi gerçek bir mektup yazayým sana. Beyaz kâðýdýn kenarýna kedi merdiveni çizeyim. Üzerinde sarý yapraklar… Okla yaralanmýþ kalbim… Ve gagasýnda zarf taþýyan bir güvercin... Ýçinde karalanmýþ birkaç cümlem olsun. Sað üst köþeye tarih atayým. Ayný okulda öðrendiðimiz gibi. Ortada sana hitaben iki kelime. “Sevgili … Sana daha önce hiç yazmadým. Bu mektubun ardýndan bir daha yazacak mýyým? Henüz bunu da bilmiyorum. Bir zarfý açýp içinden fatura veya banka dekontu çýkmamasý seni þaþýrtacaktýr. Ne güzel.
|
|
Sen Yazma Osman
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 18 Nisan 2019 |
Yazarlar ve Þairler |
| |
Senin için siyasi þeyler de yazýyor da dediler. Yapma, etme gözünü seveyim. Ekmeðinden olursun. Eskiden böyle þeyler hoþ görülüyordu. Ama artýk devran deðiþti. Bir dilekçeyle kendini kapý önünde buluverirsin. Ýnsanlar öz be öz babasýný þikâyet ediyor. Sana mý acýyacak. Geçenlerde kadýnýn biri otuz yýllýk kocasýný þikâyet etmiþ. Cumhurbaþkanýmýza hakaret ediyor, demiþ. Polis evini basýp almýþ karga tulumba karakola götürmüþ. Senin aðzýnda diþin kalmamýþ, kulaðýn duymuyor, gözün görmüyormuþ. Azýcýk aklýný baþýna devþir. Zararýn neresinden dönsen kardýr. |
|
Midyat
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 26 Nisan 2019 |
Yaþam |
| |
Sabaha karþý tel örgü boyundaydým. Otlar çoktan kurumuþtu. Toprak yürüdükçe tozuyordu. Önce tan yeri alacalandý. Ve yýldýzlar söndü. Gökyüzü önce griye döndü. Sonra sarardý, açýldý… Ýlk kuþlar göründü. Ýri kuþlar, kargalar, atmacalar, doðanlar… Tel örgünün ardýndaki kasaba hala uyuyordu. Güneþin ilk ýþýklarý evlerin taraçalarýna düþtü. Kerevetler hareketlendi. Beyaz örtüler toplatýverdi. Ara sokaklardan birinde bir motor sesi duyuldu. Fýrýncýdýr bu, dedim. Kesin fýrýncýdýr. Kendimden emin halim hoþuma gitmedi. Ya sütçüyse… Kasabalarda ilk önce imamlar uyanýr zaten. Sonra yaþlýlar. |
|
Aç Tokun Halinden Anlamaz
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 26 Nisan 2019 |
Yaþam |
| |
Yazmayýnca insan kilo alýyor belki. Üç aydýr yazmadým. Tam üç kilo almýþým. Beni kantara çýkaran aklýma turp sýkayým. Sanki yapýlacak baþka iþ yokmuþ gibi. Bir dalgýnlýðýma gelmiþ olmalý. O kantarý göz önünden kaldýrmalýydým. Kaldýrýp yataðýn altýna falan saklamalýydým. Ortada durursa bunun böyle olacaðý zaten belliydi. |
|
Yitirilmiþ Akýl Hükümsüzdür
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 30 Nisan 2019 |
Yaþam |
| |
Bana acýyan gözlerle baktýðýný görür gibi oluyorum. Sakýn ha, büyük bir yanýlgý içindesiniz. Bir insanýn aklýný hem de ceza sorumluðu ile birlikte yitirmiþ olmasý ne büyük özgürlüktür. Gidip banka soysam içeri bile atamazlar |
|
Ekmeði Kedere Banmak
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 6 Mayýs 2019 |
Post-Modernizm |
| |
Ýyice yaþlanmýþtý artýk. Üstelik kalbi de vardý.
- Rabbim bize de böyle ecel nasip etsin. Yataklara düþüp çekse daha mý iyiydi?
- O hastaneye gitmese iyiydi. Orada iyi bakmýyorlar hastalara.
- Kolesterolü çok yüksekti. Üstelik þekeri de bir türlü düþmedi. |
|
Organik Köy Kýzý
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 10 Mayýs 2019 |
Toplum |
| |
nnem söylemedi ama bir kliþe daha vardýr. Köy kýzlarý mahcup olduðu kadar masumdurlar. Utangaç olduklarý kadar bakiredirler. Onlar gizli yerlerde açan nadide çiçekler gibidirler. Eþsiz ve el deðmemiþ, hiç koklanmamýþ. Bak neredeyse unutacaktým. Üstelik doðurgandýrlar. Topaç gibi al yanaklý bebeleri olur. Ne kadar çok istersen… Dört, beþ altý hatta… |
|
Romantizm Delikanlýyý Bozar
(Seyfullah ÇALIÞKAN) 8 Haziran 2019 |
Anýlar |
| |
ysa önceleri her þey ne güzeldi. Sen gelip parmaðýný sýrtýma dürtüyordun. Ben þakacýktan çok kýzýyordum. Ve seni kovalamaya baþlýyordum. Al sana baldan tatlý bir kovalamaca. Kaç kez boþta bulunup irkilmiþtim. Kýzmalar, gülmeler, her þey ama her þey oyun gibiydi. Aradan ne kadar zaman geçti? Saymadým ki. Kaç ay acaba, kaç yýl? Çok deðildir, yemin ederim. |
|
|
Küçük bir çocukken babama yalvardým. "Ne olursun vilayet konaðý önünde kaleminden kan damlayan, ipten adam alan cümleler yazan katiplere beni çýrak ver." dedim. Ama beni dinlemedi. Önce bir katibin yanýnda iþe baþlayýp sonra bir yazarýn yanýnda çýrak olarak yetiþebilseydim düþlerim gerçek olabilirdi. Babam beni dinlemek þöyle dursun inadýna yapar gibi gitti beni terzinin yanýna çýrak verdi. Ýki hafta dükkana çay, gazoz taþýyýp kömürlü ütüyü tutuþturmak, her sabah dükkaný süpürmek zor geldiði için iþten kaçtým. Terzi çýraðýndan yazar olduðu nerde görülmüþ. Ýki yýl yazlýk sinemada makinist çýraklýðý yapmamýn bu günlere gelmemde çok faydasý oldu. Bütün türk filmlerinin senaryolarýný afiþine bakýp çözer hale geldim. "Bunlarý yazmaya ne var, ben de yazarým deyip" o iþide býraktým.
Çünkü bir yazma meraklýsýnýn maceralara atýlmasý, insan selinin içinde farklý yaþamlarla tanýþmasý gerekli. Kararým yerinde olmasýna raðmen kasabamýz küçük bir yer olduðu için karýþtýðým insan seli hiç bir yere akmýyordu. Artezyen borusundan aþaðý akan suyun girdabýnda akþama kadar dönüp duran saman çöpü olmaktan bir türlü kurtulamadým. Bu durgunluk sadece benim geliþmemi engelmedi. Kilometre kareye düþen vukuat sayýsýndaki azlýktan dolayý bütün kasabalýlar can sýkýntýsýndan patlardý. Hatta bir söylenceye göre bizim oralarýn adamýnýn ömrünün bu kadar kýsa oluþu can sýkýntýsýndan kaynaklanýyormuþ.
Mahallediki kadýnlar bile dedikodu malzemesi bulmakta zorluk çekerlerdi. Hatta eski yýllara ait dedikodularý tekrar tekrar seslendirip " nerde o eski günler, bizim gençliðimizde bu kasabada üç günde bir kýz kaçardý. Gaytan býyýklý kocalar içip içip eve gelirler, üþenmeden gecenin köründe dýr dýr eden karýlarýný döverlerdi. Gecinin bir yarýsý sokaða jandarmalar gelirdi, seyiri güzel olurdu. Bereketi kaçtý sokaklarýn valla" derlerdi. Böyle sakin ve sesiz bir kasaba insan düþ gücünü sürekli canlý tutamaz. Ne kadar hevesli olursan ol can sýkýntýsýnýn elinde mutlaka miskinleþip körelirsin. Güzel cümleler yazmak için, sürükleyici olaylar anlatmak için yanlýþ topraklarda büyüyüp çorak kaldým. Neden bu kadar sýkýcý olduðumu, kötü yazdýðýmý umarým anlarsýnýz.
|
|