• ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Çaðdaþ Sanat |
61
|
|
|
|
Brecht’in adýna düzenlenen bir toplantý, Brecht’i temsil eden deðerlerle bu kadar çok çeliþebilir mi?Hem de hayatýný ‘insana saygýya’, ‘inanca’, ‘düþünce özgürlüðüne’ ve ‘deðiþime’ adamýþ bir insanýn kendi eserlerinin ironik bir eleþtirisi gibi duran ve toplantýnýn ruhu ile bire bir ters düþen olaylar karþýsýnda bu dört günü nasýl anlatýrdý acaba?
Brecht’in düþüncesiyle ancak bu kadar çok çeliþen, ters düþen, önerdiði kuramlarý yerle bir eden, onun savunduðu ilkeleri deðersizleþtiren bir ‘anlayýþ’ olabilir.
|
|
62
|
|
|
|
Ülkenin her yerinde çaydanlýk, fincan, domates, biber patlýcan heykelleri var. Neden çünkü sanat yok. Alçýdan þekil yapmak var. Çünkü ülkemizde sanatýn insan hayatýna bir þey katmadýðý düþünülür. Böyle kiþilere þunu demek lazým eminim Picasso da, Monet de, hatta Osman Hamdi bile sizin hayatýnýzda bir þey deðiþtirmemiþtir. Býrak anýtý, dünyada dikili bir aðacý bile olmayanlarýn bir ülkesinde yaþamak kim ister. Biz bunu isteriz iþte. |
|
63
|
|
|
|
Þu kriz döneminde Türkiye’deki ressam arkadaþlarla ara sýra telefonda konuþuyorum. Geçenlerde biri 9 aydýr tek resim satamadýðýný söyledi. Þimdi bu arkadaþ bir de Anadolu medeniyetlerine dalsa, laboratuvar türünde çalýþmalar yapsa deðil 9 ay, 9 yýl |
|
64
|
|
|
|
1941 yýlýnda Cihangir Köyü’nde doðmuþ. Güzel sanatlara ilkokul yýllarýnda ilgi duymuþ. Liseyi bitirdikten sonra Türkiye Ýþ Bankasý’nda çalýþmaya baþlamýþ. 1960 yýllarýnda bir arkadaþý ile “Uyarý” isimli sanat dergisi çýkarmýþ. Ayný yýllarda Güzel Sanatlar Derneði’nin Türk Sanat Müziði saz heyetinde görev almýþ. Burada ud çalmýþ. Tanýþtýrýldýðý bir ressamýn yüreklendirmesiyle resme baþlamýþ. Çalýþmalarý sürüp gitmiþ.
|
|
65
|
|
|
|
‘’Dede Korkut Kitabý’’ anlatýsal oyun niteliði ile sunuluyor. Döneminin özellikleriyle de süslenince, farklý bir eda ile karþýmýza çýkýyor. Çocuklarý kendine çekiyor ve onlarý adeta büyülüyor…
Oyundan ziyade birkaç sanatçýnýn bir araya gelerek, çocuklara Dede Korkut’u sözle anlatmaktansa, oynayarak, göstererek anlatmasý düþüncesi paylaþýlýyor. |
|
66
|
|
|
|
Dan Brown’un kitaplarý okuyucuyu heyecanlandýran, sürükleyici ve birçok gizemli macerayý içeren olaylarla doludur. Romanlar adeta bilmecelerle dolu, saðlam kurgu ile yapýlmýþ ve neredeyse bir solukta okunan romanlardýr. Okuyucu, kitabý elinden býrakamamakta sayfalarý büyük bir heyecan ve merakla çevirmektedir. Bir sonraki sayfada ne oldu sorusuyla hareket ederek elindeki eseri süratle okumaktadýr… |
|
67
|
|
|
|
Oyun, bir yaz sýcaðýnda Lefkoþa’dan tatil için köye giden bir ailenin içine düþtüðü komik durumu ele alýyor. Köy yerindeki insanlarýn dýþarýdan gelen kiþilere bakýþ açýlarýný deðiþik bir biçimde anlatýyor. Evde kalmýþ bir kýzýn durumu, annesinin onu mutlaka biriyle evlendirmek istemesi konu ediniyor. |
|
68
|
|
|
|
Oyunda, iþe ihtiyacý olan dul bir kadýnýn tanýdýðý bir kadýn tarafýndan isteksizce bir köþke hizmetçi olarak götürülmesi ve orada yaþadýðý olaylar anlatýlýyor. Öyle ki kadýnýn gittiði bu köþk, herkes tarafýndan perili ve cinli olarak biliniyor ve bu nedenle býrakýn köþkü çevresine dahi kimse gitmek istemiyor.
Daha oyunun baþýnda arabacýnýn köþke varmadan arabayý durdurup “Bundan sonra artýk ben gidemem. Perili, cinli olan o eve hayatta gitmem” demesi kadýnýn köþkte kalacaðý süre içinde yaþayacak korkulu anlarýn habercisi oluyor. Kadýn cinleri, perileri duyunca köþke gitmek istemese de zor durumda olduðundan ve yakýný olan kadýnýn da kendini ikna etmesinden dolayý kaderine razý olmuþtur. |
|
69
|
|
|
|
Oyunda dikkati çeken iki tipleme de sedyeciler oldu. Doðulu aksanýyla konuþan iki sedyeci, farklý aðýzlarýyla seyirciyi güldürmeyi baþarýyorlar. Bunlar, Faruk’un her baþarýsýz cinayet giriþiminden sonra, cenazeyi morga götürmek amacýyla eve gelirler. Ama her defasýnda canlý bir kadýnla karþýlaþýrlar. Yine de Faruk’tan bahþiþlerini alýrlar. Bahþiþ almaya alýþan sedyeciler adeta evin bahçesine karargâh kurarlar. Ve her çaðrýlmalarýnda anýnda içeri dalarlar.
|
|
70
|
|
71
|
|
|
|
Oyun baþlamýþtý. Erkan Bey, sahnedeydi... Tabii daha ilk sözleriydi. Çok da gecikmemiþtik… Bize görevliler tarafýndan yer gösterildi… Yerimize doðru ilerledik… Basamaklarý iniyoruz. Tam oturacak yere geldik. Birkaç adým sonra bize ayrýlan yere oturacaðýz. O da ne? Birden sendeliyorum. Ayaðým burkuluyor… Düþtüm düþeceðim… Hemen yanýmda oturan bir bey, kalkýp beni tutuyor, düþmekten son anda kurtuluyorum… “Ne oluyor?” diye geriye dönüp bakýyorum. |
|
72
|
|
|
|
Ýzmir’de tiyatro yapmaya çalýþan herkes adýna ilgili merciilere (Yerel ve Ulusal Basýna, Büyük Þehir Belediyesine, Ýlçe Belediyelerine, Partilere, Derneklere, Klüplere, Odalara vs.) sesleniyorum; Lütfen Ýzmir’deki tiyatro hareketlerini takip edin! Onlara sahip çýkýn! Destek verin!
|
|
73
|
|
|
|
Duygusal bir millet olduðumuz herkes tarafýndan kabul edilir. Üç kýtada hüküm sürmüþ bir ceddin evlatlarýyýz. Onlarca devlet, egemenliðimiz altýnda en parlak günlerini yaþamýþ. At üzerinde kýtalar aþmýþýz. Kýlýçlarýmýzýn þakýrtýsýna daðlar ses vermiþ. Bunlar hep yaþanmýþ… Fakat bakmayýn erkeklerimizin burma býyýklarýna, sert bakýþlarýna, külhanbeyi edalarýna… Bunlarýn çoðu içlerinde pamuk gibi bir yürek taþýr. Sert görünümlerinde gizli bir duygusallýk yatar. Bunu kendileriyle birkaç muhabbet ettikten sonra kolayca anlayabilirsiniz. Genellemelerin elbet istisnalarý da vardýr. Fakat bunlar, malumdur ki kaideyi bozmazlar.
|
|
74
|
|
|
|
Beyarmudu Belediye Baþkaný Sayýn Ýlker Edip, bölgede bir tiyatronun kurulmasý için hiçbir þeyden kaçýnmamýþ ve bu iþ için gerçekten doðru ismi bularak, konservatuar mezunu olan, yazar, yönetmen ve oyuncu Ýzel Seylani’yi kurulacak olan tiyatronun baþýna getirmiþtir.
Kýsa sürede bölgenin gençleriyle bir araya gelen Seylani, bir grup oluþturmuþ ve bu grupla sahnelediði oyunlarla güzel baþarýlara imza atmýþtýr. Gençleri bir çatý altýnda toplayarak boþluktan kurtarmýþ ve onlara profesyonel anlamda tiyatro bilgisi ve sevgisi vermiþtir. |
|
75
|
|
|
|
Eski Yunan'da Tiyatronun neden baþtacý edildiðini biliyor musunuz ! |
|
76
|
|
|
|
Adýný unuttum þimdi, herkes gibi. Uzun bir ismi vardý, tiyatro yaþantýsýndaki uzun 61 yýllýk ömrüne tekabül eden. Tatlý dilli, derviþ ruhlu bir insan olduðunu anlatýrlardý bana. |
|
77
|
|
|
|
Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý, gelenek haline getirdiði sezona çocuk oyunu ile baþlama düþüncelerini, yine hayata geçiriyor. Amaç, geleceðin bilinçli seyircilerini hazýrlamak, daha, küçük yaþlarda tiyatro sevgisini aþýlamak ve çocuklarý tiyatro konusunda eðitmek |
|
78
|
|
|
|
Ýzel Seylani, Beyarmudu Tiyatrosu’nun baþýna geldikten sonra bir ilke imza attý. Burada 27 Mart Dünya Tiyatro Haftasý nedeniyle bir tiyatro festivali düzenledi: “1. Mesarya Tiyatro Þöleni”
Bu þölen, bölgede büyük bir heyecan yarattý. Hem bölgenin adýný, hem de belediyenin adýný tüm Kýbrýs’a duyurdu. |
|
79
|
|
80
|
|
|
|
Sizinle beraber her oyunda ben de sahneye çýkarým.
O gözyaþlarý, o kahkahalar, o çocuk gibi þaþýrývermeler, ilk doðanýn merakýyla bakmak, tarifsiz kederlere boðulmak, içi içine sýðmamak, bütün bunlarýn hepsini nasýl bu kadar sahici, bu kadar samimi yaþardým sizlerle birlikte oynamazsam, o yýkacaklarý sahnelerde.
Çünkü bilirim ki sizlerin ardýnda benim de suretim bir gölge gibi oynar. Her hareketinizde benim de hayalim sizlerle birlikte var olur sahnede.
O tiyatrolarda en az sizin kadar benim de hakkým var.
Çünkü ben, tiyatro seyircisiyim.
|
|