• ÝzEdebiyat > Deneme > Din |
441
|
|
|
|
Güneþli bir havaydý. Biz terliyorduk. Bahriye’nin oðlu Özgür vardý yanýmda. Ýþportada o gün iþler kesattý. Bizim evin arka balkonunda oturmuþtuk. Özgür’le, karþý evin balkonundaki kýz bakýþýyorlardý. Kapý çaldý sonra... Kapýda bekleyen Lut’tu. Sakallarý, pamuk gibi olmuþtu kesmeyeli. Araba fabrikasýna yaptýðý iþ baþvurusu sakallý olduðu için kabul olmamýþtý üstelik! Oturduk, üzüldük. Onun yanýndayken ne sövebilirdik, ne de boþ konuþabilirdik.
|
|
442
|
|
|
|
Ýnanan insan, kullarý için hayýrlar, güzellikler dileyen Allah’ýn hikmetlerle dolu kaderini teslimiyet, tevekkül ve sabýr içinde izler. Çünkü yarattýðý zorlu durumlarda dahi inananlar için, Allah hayýr murat eder. |
|
443
|
|
|
|
Dünyanýn her köþesindeki her sorun, deccali/þeytani yöntemlerle deðil, rahmani yöntemlerle çözülür. Yeryüzünde Allah’ýn sistemi, þeytanî sistemin yerini almadýkça ýzdýrabýn, acýnýn önüne geçmek mümkün deðildir.
|
|
444
|
|
|
|
Ýnsanlarýn Kuran ahlakýna uygun yaþamalarýný engellemek için yoðun çaba sarfeden þeytan, türlü oyunlarla dinsizliði yaymaya çalýþarak, kendi sistemini topluma yerleþtirmeyi amaçlar. Allah’ýn varlýðýnýn milyonlarca delili olmasýna raðmen, þeytanýn telkini ile bunu farkedemeyen bazý insanlar, inkarda direnerek din ahlakýný yaþamaktan kaçarlar. Bununla da kalmaz büyük bir mücadele yürüterek dinsiz bir toplum yaratmaya çalýþýrlar. |
|
445
|
|
|
|
Olaylarýn akýþý istediðimiz yönde geliþmeyebilir veya kendimizi bir anda planladýðýmýzdan çok deðiþik bir ortamda bulabiliriz. Ýþte böyle bir durumda tevekküllü davranmak, karþýlaþtýðýmýz olayda hayýr aramak kazanç getirecektir. |
|
446
|
|
|
|
Son yýllarda dünyada sýk sýk yaþanan deprem, yanardað patlamasý, sel gibi doðal felaketler, Allah’ýn belirlemiþ olduðu "o günün" yaklaþarak gelmekte olduðunu haber veriyor. |
|
447
|
|
|
|
Bazý kiþiler de Allah karþýsýndaki aczlerini görmezden gelerek, ölümü ve ahireti kendilerince hafife alýrlar. En güzel yerdeki en güzel mezarý satýn alýr, öldükten sonra en iyi yerde olacaklarýný düþünürler. Hatta güzel manzaralý mezarlarýyla insanlara gösteriþ yaparlar. |
|
448
|
|
|
|
Çevremize þöyle bir bakarsak Allah'ý ve O'nun sonsuz gücünü tanýtan sayýsýz güzelliklerle dolu bir dünya görürüz. |
|
449
|
|
|
|
ne muhteþem düðün yaptý" demeleri için parasýný adeta "akýtýr". Baský ve zulümden kurtulmak için camiye sýðýnan Müslümanlara sýkýlan kurþunlarý görmezden gelir, þaþaalý düðününde havaya kurþun sýkarak yeri göðü inletir. |
|
450
|
|
|
|
Bu güzel dönemle müjdelenmek, kuþkusuz tüm Müslümanlar için üstün bir þereftir. Ancak hepimiz buna ne kadar vesile olduðumuzu, gerçekleþmesi yönünde ne kadar çaba gösterdiðimizi ve içten ne kadar dua ettiðimizi samimi olarak, tevilde bulunmadan düþünmeliyiz.
|
|
451
|
|
|
|
Samimiyet ve içtenlik, kiþinin güvenilir ve saygýn olmasýna vesile olan çok önemli bir özelliktir. Samimi olan insanlar hayatlarýnýn her alanýnda bu güzel ahlaký sergileyerek topluma örnek olurlar.
|
|
452
|
|
|
|
Teblið, ihtiyaç içinde olan her insana yapýlýr. Ýhtiyacý olan insaný görmezden gelmek, ayrýmcýlýk yapmak ya da "insanlar ne der?" diye düþünerek Allah’ý ve dini anlatmamak gibi bir tercih olamaz. Allah ahirette bunun hesabýný sorar.
|
|
453
|
|
|
|
Kuran’dan uzak yaþayan insanlarýn, hayatlarýnýn her anýnda yanýlgýlara ve hatalara sürüklenme ihtimali çok yüksektir. Çünkü bu tür insanlarýn olaylara bakýþý, toplumun deðer yargýlarý ile sýnýrlýdýr. Din konusunda konuþurken bile, Kuran’dan ziyade kulaktan dolma bilgilerle ve geleneksel deðer yargýlarý ile bilgi verirler. Kuran’da bildirilen hükümleri görmezden gelerek atalarýnýn dinine uyarlar ve þirk içinde yaþarlar. |
|
454
|
|
|
|
Ýçinizde bir sýkýntý hissediyorsanýz –ki bu Allah’ýn ilhamý olan vicdan yoluyla yapýlan rahmani uyarýdýr-ya da vicdanýnýz rahatsýzsa kendinize þu sorularý sorabilirsiniz: |
|
455
|
|
|
|
zamaný “öldürmek”, sahip olunan ilmi insanlarla paylaþmamak, Allah’ýn emanet olarak verdiði bedene fiili dua anlamýnda iyi bakmamak, çocuklarý Allah’tan ve imandan uzak yetiþtirmek gibi Allah’ýn bahþettiði her nimetin, Allah rýzasý dýþýnda gereksiz yere harcanmasý israftýr.
|
|
456
|
|
|
|
Vauvenargues, sabrýn umut etmek sanatý olduðunu söylüyor. William Shakespeare ise sabrý olmayanlarýn fakirliðinden söz ediyor.
|
|
457
|
|
|
|
Yaptýðý hatadan ibret alan mümin, aczini görür, baðýþlanma diler ve tevbe ederek Allah’a yaklaþýr. Hata, yanlýþýný fark edebildiði için müminin þükretmesine, baðýþlanma dilemesine, tevbe etmesine ve tevekkülüne vesile olur.
|
|
458
|
|
|
|
Samimiyetin kuþkusuz bir merkezi vardýr; Allah aþkýndan kaynak bulur. Ancak belli bir çapý, bir sýnýrý yoktur. Samimiyet, insaný, adeta yaþadýðý kapalý kutunun içinden çýkarýr. |
|
459
|
|
|
|
Ey bir kapýyý açmadan diðerini kapatmayan Yüce Rabb’imiz! Sebepleri hazýrlayan, kalpleri istediði tarafa çeviren, yolunu þaþýranlara yol gösteren, yardým isteyenlere yardým eden, mahzunlarý sevindiren Allah’ým. Sana tevekkül ettim, iþimi sana havale ettim. Ey rýzký veren Allah’ým, bize hayýr kapýlarýný aç!.. |
|
460
|
|
|
|
Ýnsanýn yaþamý, ölümü, ibadetleri ve kulluðu yalnýzca Allah içindir. Ancak söz konusu insanlar günün neredeyse 23 saatini Kur’an ahlakýndan uzak geçirirken, dinÝ yaþamaya ise neredeyse bir saatlerini ayýrýrlar. |
|