• ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam |
1541
|
|
|
|
Kývýlcýmla doðup koca bir alev olup yanýyoruz kaderimizde yazýlý yaþam
süremiz boyunca..Bazý olaylar alevi harlandýrýp büyütürken, bazýlarý
sönükleþtiriyor ama yanmaya devam ediyoruz..Sonunda küle dönüp evrene
karýþýyoruz.. Yanabildiðimiz kadar yanýp küçük zerrelere ayrýlýyoruz ve
uçuþuyoruz yolun sonunda.. Ýyi olan belki de bu.. En küçük zerrene kadar
yanmak..
|
|
1542
|
|
|
|
Ýnsanlýk insanlýðýn düþtüðü vicdani durumdan kar etme çabasýna girdi.Birinin düþkünlüðü,zor durumu baþkalarý için bur durumdan ne kadar kazanýrým sorusuna cevap bulmak için kullanýyor.Bunun en büyük örneði müze sanýlan Afrika Kýta'sý... |
|
1543
|
|
|
|
Bazen seneler mi bizi kovalýyor? Yoksa biz mi onun peþinden koþuyoruz bir türlü anlayamýyorum… |
|
1544
|
|
|
|
Bugün yine balkona çýktým baktým Saliha yine balkonda, ama bu kez pek neþeli. "Saliha hayýrdýr, annen evde galiba" diye seslendim.
Saliha elini yüzüne götürdü, iki elini yüzüne sürdü, çok net bir þekilde:
"Çok þükür" dedi.
O an tüylerim diken diken oldu, onun o þükrü karþýsýnda ürperdim, bulutlar gökyüzünü terk etti de yüreðime göç etti sanki. Yaðmur yeryüzüne gönderdiði bütün damlalarý gözlerime getirdi býraktý sanki.
Utandým, kendimden utandým, Rabbimden utandým, Saliha'dan utandým...
Hem de çok utandým |
|
1545
|
|
|
|
Onun bahçesinden içeri girdiðimde, içimde binlerce yeni çiçek birden açardý. Ortancalar, sardunyalar, güller, aslanaðýzlarý ve zambaklarýn dikili olduðu, irili ufaklý bir sürü saksý çiçeðine eklenirdi içimde açan çiçekler. Ýlkbahar boyunca üzerlerine týrmanmaktan bedenimde türlü çiziklere, kesiklere yol açan dikenli ve güzel kokulu akasya aðaçlarý, mis kokulu leylaklar, hanýmelleri ile karným aðrýyacak kadar çok üzümünü yediðim, þýrasýný içtiðim, aðlatmak için dallarýna türlü þeylerle vurduðum asma onun bahçesindeydi. |
|
1546
|
|
|
|
"Benden önce söylenmiþ sözlerin hakýlýlýðýna kýzdýðým oldu zamanýnda ama; inandýðýmda... |
|
1547
|
|
|
|
Özürlü engelliler biliyorum, çok rahatýsz eder beni durumlarý. Engellerini bir özür haline getirmeleri. Engelsiz özürlü çok var. Onlar da korkutucu. Dolu tabancayla kapalý mekanda oynayan geri zekalý gibi... Bir de engelli olduklarý halde özürlü olmayan pýrlanta gibi insanlar var iþte. Engelini özür haline getirmeyenler... |
|
1548
|
|
|
|
Kendi içimde tekrara düþmüþ olabilir miyim ? |
|
1549
|
|
|
|
... bu beni rahatlatmýyor, iyi bir kýlýf uydurmaya çalýþýrken yine altýndan iðrençlik çýkýyor ve kötülük te yok diyorum aslýnda , sýnýfsal ayrýmýn yarattýðý açlýk ve modernizmin tetiklediði ... |
|
1550
|
|
|
|
Hayat bir sahne,biz de oyuncular. |
|
1551
|
|
|
|
Aynanýn karþýsýnda söylenmemiþ hiçbir þey kalmamalý. Dürüst bakýþlarla süzmelisin kendini. Çýldýrdýðýnýn farkýndasýn, korkmadan yazmalýsýn. Ýþte bu dünya, iþte bu sen. Deliliðine hoþ geldin. |
|
1552
|
|
|
|
Fantastik ve dengesiz bir çaðýn içindeyiz.
Muhafazakarlýkla birlikte batýl inançlarýn, Hayri poturlarýn, Selenalarýn, bez bebeklerin, büyücülerin, cadýlarýn, vampirlerin, zombilerin arttýðý/arttýrýldýðý, sürekli beslendiði bir çað bu..
Aklýn, gerçeðin yerini hayalin, inancýn aldýðý bir çað…
|
|
1553
|
|
|
|
Gerçekler acýdýr. Hayat gerçek mi acaba.
Biraz arabesk bir yazý ama dinlemeyen var mý ki... |
|
1554
|
|
|
|
Benim hayatým, ev sahibimin insafýyla patronumun bitmek bilmeyen istekleri arasýna sýkýþmýþ minik bir yürekten ibaret" diyenlerin keyifle okuyacaðý kýsacýk bir deneme. |
|
1555
|
|
|
|
Kiþinin gerçek sermayesini sorguluyor bu yazý, nedir insanýn en önemli sermayesi sorusuna cevap arýyoruz |
|
1556
|
|
|
|
O günden sonra eleþtirel tümceler ile vedalaþtým. Ýnsanlara bir þeyler anlatmaya gerek yoktu. |
|
1557
|
|
|
|
Böyle baþlar yolculuklarý...Karanlýðýn çöktüðü , herkesin el ayak çektiði zamanlarda yeryüzünün tadýna varabilmek için sessizce yaðar geceye... |
|
1558
|
|
|
|
Gözlerimi kapatýp düþünüyorum. Þehrin üzerine çöken yoðun sis ve buluta raðmen þehri en tepeden izlemeye çalýþýyorum. Yahya Kemal Beyatlý gibi “sana dün bir tepeden baktým aziz Ýstanbul” diyemiyorum ama aklýma Ahmet Hamdi Tanpýnar’ýn “Bursa’da zaman” þiiri geliyor. Eski bir camii avlusunu arýyorum. Bu kadar camii arasýnda hangisi olabilir acaba? Ya küçük þadýrvan. Hala su þakýrdýyor mu acaba?
|
|
1559
|
|
|
|
Yardýmsever bir insandý. Liseye geçtiðimizde okul tiyatrosunda oynuyordum. Yurtta kalýyordum. Hafta sonu olduðu için yemek olmazdý. Paramýz da bitmiþti. Yanýmda tiyatroda beraber rol aldýðýmýz Murat Özsoykal arkadaþým vardý. Beraber, Güzin Hoca’nýn evine gittik. “Hocam, biz okul tiyatrosundayýz. Prova için kaldýk. Yurtta kalýyoruz. Ama yiyecek bir þeyimiz kalmadý.” dedik. Bizi hemen içeri aldý. “Gelin be çocuklar. Ne varsa size hazýrlayayým” ded |
|
1560
|
|
|
|
Bilirim hayat sürprizlerle dolusun.
Bir bakarým bir bebeðin gözlerindeki masumiyet ve dudaklarýndaki lal tebessüm gibi açarsýn.
Bir bakarým intihar lezzetinde ayrýlýklar býrakýrsýn avucuma.
|
|