• ÝzEdebiyat > Deneme > Yapýtlar |
41
|
|
|
|
Roman kahramanlarýnýn ‘’þarký’’ adýný verdikleri dörtlükler, tiyatro sahneleri, zaman zaman içeriðe uygun olarak karþýmýza çýkan farklý anlatým üsluplarý kullanýlmasýna raðmen yapýtýn bütünlüðü bozulmadýðý gibi pekiþiyor da.
|
|
42
|
|
|
|
Benim kelimelerim suya yazýlmýþtýr..Nuh tufaný yeniden kapladýðýnda yeryüzünü, hiç bir þey kalmayacak geriye..Hiç kalmayan aþklarýmýz, dostluklarýmýz, anýlarýmýz ve merhametimiz gibi.. |
|
43
|
|
|
|
"Yaralar vardýr hayatta,ruhu cüzam gibi yavaþ yavaþ ve yalnýzlýkten yiyen,kemiren yaralar.Kimseye anlatýlamaz bu dertler,çünkü herkes bunlara nadir ve acayip þeyler gözüyle bakarlar.Çünkü henüz çaresi de,devasý da yok bu dertlerin." |
|
44
|
|
|
|
Bu týpký Emir karakterinin geçmiþiyle yüzleþmeden gerçek huzuru elde edemeyeceðini bilmesi gibiydi. Ýnsanlar geçmiþte onlarý üzen, hep huzursuz eden olaylarý unutmak isterler ama þu bir gerçek ki geçmiþle yüzleþmek çoðu zaman insaný huzura erdirir. Rochester’ýn Bertha Mason’u yýllarca gizlemesi, týpký Emir’in kendisi için canýný dahi feda etmekten çekinmeyecek olan Hasan’ýn birkaç serseri tarafýndan, sýrf ‘Hazara’(Çoðunlukla Afganistan’ýn Mezar-ý Þerif bölgesinde yaþayan Þii bir grup) olduðu için ve uçurtma müsabakasýndaki en iyi uçurtmayý onlara vermediði için tecavüze uðradýðýný gördüðü halde korkaklýðýndan ötürü bir þey yapmamasýna benziyor |
|
45
|
|
46
|
|
|
|
Adaþýna seslenmiþ Sabahattin Ali, su deðirmenini anlatarak... Ve günümüz modeli aþklarý betimlemiþ devamýnda. Bir demiþ, ikinci demiþ, üçüncü, dördüncü ve devamý... Hikâyenin sonundan habersiz kafamýzda tasarlamaya çalýþýyoruz. Deðirmenleri, sevgilileri, aþký, köylüleri, köleleri... |
|
47
|
|
|
|
Dört edebiyat ve þiir gönüllüsü bir araya gelerek bir tarih, kültür, sanat ve edebiyat dergisi çýkarmaya baþladýk. Dergi yolculuðumuzda el ele yürüdüðümüz dostlarýmýzdan biri Avukat Abdulhadi bay. Deðerli bir þair olan dostmuz |
|
48
|
|
|
|
110 yýllýk tarihi konaða reva görülene bak…
Yoksa Malatyalýlar Karakaþ Konaðý’nýn yýkýlýp yok olmasýný mý bekliyorlar?
Oysa bu konak, istenirse yeniden ziyarete açýlabilir.
Hem bir dönem “Malatya Evi” ya da “Etnoðrafya Müzesi” olarak kullanýlmasý için düþünülmüþtü…
2005 yýlýnda da Sanatçý Þükriye Tutkun’un “Uyan Sunam Uyan” adlý Malatya türküsünün klip çekimine ev sahipliði yapmýþtý bu konak…
Ýþte o konak (Karakaþ Konaðý) bu konak; þimdi ortada kalakalmýþ…
Konaðý bu halde görünce; “yazýk”, demiþim mýrýldanarak kendi kendime…
“Yazýk, hem çok yazýk” |
|
49
|
|
|
|
Pinokyo belli bir zaman sonra artýk gerçek bir çocuk olmak ister ve Mavi Peri’den kendisini gerçek bir çocuða çevirmesini diler. Týpký bir robot çocuk olan David gibi...Ama David Pinokyo kadar þanslý deðildir. |
|
50
|
|
|
|
fransýzlar, hatay’dan giderken yanlarýnda neler götürdüler, onu çok iyi bilmiyoruz, ancak arkalarýnda neler býraktýklarýna kuþbakýþý bir göz atarsak neler görürüz... |
|
51
|
|
|
|
Artýk otobüs köþelerinde veya vapurlarda yazýlýyor yazýlar... |
|
52
|
|
|
|
küçük çaplý þairlerin þehir kenef kapýlarýna yazdýðý edeebi eserlerin gözden geçirilimi |
|
53
|
|
|
|
Gerçek okur olmayý öðrenmek bir çaba istiyor. Bir yetenek gerektiriyor. Okuduðunu anlamak, anladýðýný hazmetmek gerekiyor. Yetmiyor.
Gerçek yazar olmayý öðrenmek ise daha zor. Evet daha zor. Çünkü gerçek okur olmayý öðrenirken hep almayý öðrenir insan.
|
|
54
|
|
|
|
Uyanýþ arenasýna tepeden kuþbakýþý baktýðýnýzda önce kendinizi görürsünüz. Gerçek sanýrsýnýz ilkin, ama birkaç saniye sonra görüntünün deðiþtiðini hissedip korkarsýnýz. Geri çekilirsiniz bir an. Bir derin nefes alýp tekrar bakarsýnýz. Gerçekte gördüðünüz þeyi yazar eserinin sonunda söyleyecektir. |
|
55
|
|
|
|
kendi adýma cevaplayacak olursam ben kendimi tanýmak için yazýyorum, yazdýkça yeni yönlerimi keþfediyorum; çünkü yazmak insanýn kendini kendine anlatmasýdýr bir bakýma... |
|
56
|
|
|
|
Gerçi ben uzaydan tepe taklak düþtüm ama bakýn ne güzel uyum gösterdim ama, aynen insanlar gibi konuþuyorum. Ne diyorduk, hikaye yazýyorduk, daha doðrusu yazacaðýmýz hikayenin nasýl olmasý gerektiðini tasarlamaya çalýþýyorduk. Siz de fena deðilsiniz ama çok yardýmcý oluyorsunuz. |
|
57
|
|
|
|
topluluklar tarih boyunca sürekli bir yer deðiþtirme sirkülasyonuna girmiþtir.iklim koþullarýndan kaynaklanan , çaðýn sorunlarýndan kaynaklanan bu yerdeðiþtirmeler kabul edilebilir. ama zor eliyle yerdeðiþtirme sancýlý , acý veren , unutulmayan bir eylemdir. buna da sürgün denir. |
|
58
|
|
59
|
|
|
|
Çalabilmek en büyük erdemdir
Bir piyanoyu mesela
Ellerin iki küçük kýz çocuðu
Parmaklarýn beyaz tebeþir tozu
Çocuklar sek sek oynar gibidir
Çalabilmek en büyük erdemdir
Mesela bir davulu
Kollarýn iki tüy sýklet boksör
Býraksalar sabaha kadar
Davul zurna eþliðinde dövüþecektir
Çalabilmek en büyük erdemdir
Bir saksafonu mesela
Alt ve üst dudaklarýn iki Afrikalý çocuk
Hazýr bulmuþlar süt dolu beyaz memeyi
Ölesiye emeceklerdir
Bu þiir uzar gider
Öyle uzar ki, öyle abartýlýr ki
Namýk Kemal fýkralarý yanýnda halt eder
Devam etsem ey hýrsýz
Nasreddin Hoca'nýn eþeðinden düþmüþe dönersin
Þairliðin asýlsýz
Erdemi anlatabilmek için
Erdemli olmak gerekmez
Ancak anlayabilmek için erdemi
Bir erdemin olmasý gerekir
Piyano çaldýysan kana kana
Davul tokmakladýysan,
-Ramazan davulu bile olur bak-
Ya saksafon, saksafon üfledin mi
-Üflemiþsindir de, bilirsin sen hangisini-
Yok üstadým yok, bunlarýn hiçbiri
Bir þiirden önce küçük bir kaç sözcük
Olmadý güzel mi güzel bir mýsra
Olmadý kocaman bir imge aþýrdýn
Aþýrdýklarýnýn "hepsi de iç kýmýldamayan bir duman gibi asýlý"
Lakin þair olmana yetmez |
|
60
|
|
|
|
Cumhuriyet’in emanet edildiði gençlikten ne haber! Atatürk’ün Cumhuriyet’i emanet ettiði gençlik bu top star , pop star gençliðimiydi acaba? |
|