• ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm |
161
|
|
|
|
Günahtan kaçýyorsunuz, günahtan korkuyorsunuz ama günah iþlemekten de kendinizi alýkoyamýyorsunuz. Günahlarý attýnýz ve kaçtýnýz; kurtuldunuz mu? Bence kaçmayý býrakýn, alýn karþýnýza günahlarýnýzý ve konuþun; mutlaka bir uzlaþý yolu bulacaksýnýz. |
|
162
|
|
|
|
Bu adamýn duygusallýðý, sevgisi, insanlýðý karþýsýnda çok utandým. Hani derler ya bazý insanlar “keþke yer yarýlsa da içine girseydim”, aynen öyle... |
|
163
|
|
|
|
-Ýsmi neydi?
Nilüfer þaþýrdý; “-Kimin?”
-Teyzenin oðlunun.
-Güldürme beni, ismini bile bilmiyor musun? |
|
164
|
|
|
|
Küçük kýz Cahide üzerinde geceliði, yalýnayak yavaþ adýmlarla ana caddeye doðru ilerliyordu. Cahide on yaþýný bitireli bir ay olmuþtu. Bu küçük kýz uyurgezerdi. Çok sýk olmasa da uyurken bazen yataðýndan kalkar odasýnýn içinde dolaþýr, sonra yatardý. |
|
165
|
|
|
|
Yaþamýn sanat haline getirilmesi. Kendimi bir enstrüman olarak deðerlendirirsem, istediðim; onunla yapabileceðim herþeyi son noktasýna kadar yapabilmek.
|
|
166
|
|
|
|
Gökyüzünün uçsuz bucaksýz maviliðinde cývýl cývýl uçuþan kuþlarýn özgürlüðünü düþündü bir an. Sonra içi, hiç ulaþamayacaðý bu duygunun özlemiyle ve acý veren bir kýskançlýkla doldu. |
|
167
|
|
|
|
Birkaç dakika sonra silah sesleri kesildi. Çünkü ayakta kalan tek bir yurttaþ bile yoktu, kaçamayanlarýn hepsi yerdeydi ve ölmeyenler acý içinde kývranýyordu. |
|
168
|
|
|
|
Bu üç gençten Bekir uyuþturucu müptelasý, Haydar tinerci ve Sami de þarapçýymýþ. Gençler birbiriyle konuþmaz, hatta birbirlerini tanýmazlarmýþ. Hava kararýnca herkes odaya gelir, bir köþedeki yataðýnýn içine girer uyur, sabahleyin de kalkar gidermiþ. |
|
169
|
|
|
|
Cesedin baþýnda durup ne yapacaðýma karar vermeliydim. Tabii cesedi yemek düþüncesi hiç aklýmdan geçmedi, ama bu baþka köpeklerin de aklýndan geçmeyecek demek deðildi. Onun için orada bekleyip cesedin yenmesini engellemem gerekiyordu. |
|
170
|
|
|
|
Trajediler ýrsidir bazen.Biz ne kadar normal insanlar gibi yaþamaya çalýþsakta, damarlarýmýzda dolaþan zehir açýða çýkmak için ufak bir delik açmaya çalýþýr yýllarca etimizde. Çoðumuzun kalýn olan derisi damarlar da tutsada bu zehri kimimiz o kadar güçlü olamaz. |
|
171
|
|
|
|
Geçtiðim kapýdan sonra indiðim ormanda rastladýðým o adam, sonra müzik çalan o genç, þehirde konuþtuðum manav...Þimdi de bu... Hepsi bana burada beklendiðimi söylüyorlardý. |
|
172
|
|
|
|
Karamsarlýðým had safhada. Beni ilgilendirecek, yeniden hayata baðlayacak bir þey olduðunu sanmýyorum.
Ýsteksizim, umursamazým, ruhen halsiz/mecalsizim; hiçliðin sessizliði içinde yalnýz bir hiçim artýk ben... |
|
173
|
|
|
|
Çocuklara bakýyorum. Çocuk olur da oynamaz mý, baðýrmaz mý, gülmez mi? Buradaki çocuklar oynamýyor, baðýrmýyor, gülmüyor. Ayaklarý bedenlerini tutmakta zorlanan birer korkuluk gibi hepsi... Bir de derler ki “Çocuk, her yerde her zaman çocuktur.” Bu söz, göçün çocuklarý için geçerli deðil... |
|
174
|
|
|
|
Bir gün, gene kýrlarda dolaþýyoruz. Biraz yüksekçe bir yerden ben önde o arkada iniyoruz. Ben düzlüðe çýkýnca arkama dönüp baktým, o daha tümseðin yarýsýndaydý ve adeta çakýlý kalmýþ gibi duruyordu. |
|
175
|
|
|
|
Güneþin rengi sapsarý. Isýtýyor fakat yakmýyor. Göz alabildiðine mavi bir gökyüzü var. Hiç bulut yok. Tertemiz bir gök kubbe altýndayým. Hafif bir rüzgâr aðaçlarýn yapraklarýný hýþýrdatýyor. Onlarý incitmeden esiyor, öyle ki kurumuþ yapraklar bile aðacýn dallarýna tutanabiliyor. Güvendeler, düþme kaygýlarý yok. |
|
176
|
|
|
|
Bahçe kapýsýnýn çýkardýðý sesi duyunca oraya doðru yöneldim. Bir de ne göreyim; kocaman siyah bir ayý demir kapýyý sallýyor. Daha önce oralarda bir ayýnýn dolaþtýðýný sütçü de temizliðe gelen kadýn da söylemiþlerdi, Kenan Baba da önemsiz bir haber dinliyormuþ gibi hiç bir tepki göstermemiþti. |
|
177
|
|
|
|
Etlerin olduðu yere geldiðimizde iki köpeðin de aðýzlarýný þapýrdattýklarýný görünce anladýk ki onlar etleri midelerine indirmiþlerdi bile... Geç kaldýðýmýz için moralimiz bozuldu, canýmýz sýkýldý. |
|
178
|
|
|
|
güzel bir kýz ve onun hayata baðladýðý mücadeleci bir gencin, birbirlerine duyduklarý sevginin gücüyle gelen zafer ve zafere sevinemeden kaybolan hayat. |
|
179
|
|
|
|
Ýnsan aklýný her zaman yararlý iþlerde kullanmýyor. Ýþte bunun gibi birçok kötü olayýn gerisinde maalesef insan aklýnýn, zekasýnýn rolü var. Biz asýrlardýr hep insaný öne çýkardýk, insanlýðý ise unuttuk. O yüzden ne acý ki insan ararken, insanlýðý kaybettik. |
|
180
|
|
|
|
Oysa oraya öldürmek ya da ölmek için gidilirmiþ. Kimi öldürecektim? Cevap basitmiþ: Düþmaný... Bu düþman nasýl bir þey, neye benziyor ve ben onu neden öldürecektim? Düþman namussuzun, ýrz düþmanýnýn, alçaðýn biriymiþ. Tamam öyleyse; ben o namussuz, ýrz düþmaný ve alçak düþmaný öldüreceðim. Vatan, kahramanlýk, gazilik, þehitlik kavramlarýndan bahsediliyordu savaþla ilgili konular konuþulurken. Ýtiraf etmeliyim ki, bunlarla ilgili anlatýlanlarý da tam olarak anlamýyordum. Bunlar kutsalmýþ, övünç doluymuþ, namusmuþ, herkesin ulaþmak isteyeceði þerefli deðerlermiþ, mertebelermiþ! |
|