|
• ÝzEdebiyat > Öykü > Aný |
341
|
|
|
|
Masanýn ortasýndaki kayýk tabakta uzanan, neredeyse iki kiloluk Gridanýn, birkaç gün önceki bereketli seferimin avlarýndan olduðuna, hiç kuþkum yoktu. Yine bir kayýk tabaða oturtulmuþ ve yenecek yeri kalmamacasýna yakýlmýþ Istakozun, alevli servis amacýyla Pis Murtaza'nýn motosikletinden çekilmiþ, yaðlý benzinle tutuþturulduðu na da...
Ama nedense, suratýma doðrultulmuþ koca tabancanýn arkasýndaki deli bakýþlý ihtiyarýn, tetiði çekebileceðinden, kuþkulanmýþtým doðrusu. Delikanlýlýk cesareti mi, yoksa aptallýk mý bilmem, herifin gözlerine bakarak, öylece dikiliyordum. Yerime oturmaz sam, beynimi daðýtacaðýný söylemesine karþýn...
“Ne olur, dinle onu...” diyerek yalvaran, aðlamaklý sesini duymuþtum, masanýn diðer ucunda oturan Pis Murtaza'nýn. Saðýmda oturan ve henüz suratýna bile bakmadýðým diðer herif ise,
“Dediðini yapar...” diye inleyerek, paçamý çekiþtiriyordu.
Korkmak için bahaneye sýðýnma gereði görmüþ olmalýyým ki, Rosalie geldi birden aklýma. Yanýmda olsa, ne yapardý acaba? Haykýrýrdý herhalde. Güzel dudaklarýný alabildiðine ayýrýp, hiçbir þey söyleyemeyen sesiyle, haykýrýrdý. Ben de, sesinin neye benzediðini öðrenirdim böylelikle...
Rosalie yanýmda deðildi yazýk ki ve daha fazla da bakamamýþtým, ihtiyarýn kan oturmuþ aklarýnýn içerisinde demirli, küçücük yeþil gözlerine. Aniden baþlayýp bütün vücudumu saran titremeyi belli etmemeye çalýþarak, usulca çöktüm iskemleme.
“Hah þöyle...” dedi ihtiyar da, yerine oturup, tabancasýný elinin altýnda olacak þekilde masaya býrakýrken. Sonra da Murtaza’ya döndü,
“Hadi bakalým Pis, tazesinden bir þiþe kap gel, delikanlýya…”
|
|
342
|
|
|
|
bembeyaz bir gemiydi çocukluðumuz, mavi bir denizde…tahterevalliden yelkenleri, kaykaylardan güverteleri, atlý karýncalardan tayfalarý… bayram sabahlarýnýn esintisi dolardý yelkenlerine ,dönme dolap gibi dolanýr dururdu bayram panayýrlarýnda… |
|
343
|
|
|
|
Ama olsun,güzel zaten olmuþ.
Deðiþmek ne mümkün. |
|
344
|
|
|
|
"O da sinirlenirdi ki bazen, camdan perdeye vuran gölgesini deðiþik þekillere benzetirdi beni korkutmak için karanlýk gecelerde. Kasýtlý yaptýðýna inanýyordum bunu, aksi halde bir aðaç dalý nasýl olur da bir kediye,bazen bir ata ya da daha da fenasý aðzýný açmýþ bir cadýya benzeyebilirdi ki!.." |
|
345
|
|
|
|
Gelip gördükçe, uzaktan tanýdýkça sevmeye de baþladým. |
|
346
|
|
|
|
Yaz gelince yüklüklere kaldýrýlan aðýr yorganlar gibi gökyüzü de tüm aðýrlýðýný bir sonraki yýl kullanmak üzere kýþa býrakmýþtý. Gökyüzü açýk bulutlarý ile sere serpe uzanmýþlar gibiydi. Onlar da sanki ince bir pikeyi bile kaldýramayacak kadar özgür ve hafif olmak istiyorlardý.
|
|
347
|
|
|
|
Ayþe hanýmýn tesadüfen rastladýðý yaþlý bir çifti ve bu çiftin sevgisinin büyüklüðü anlatýlmaktadýr. |
|
348
|
|
|
|
Yirmidört saat yaþayan, uðultusu dinmeyen sesiyle herkesin kulaðýna farklý naðmeler fýsýldar tren istasyonlarý. Kiminin yüreðine ayrýlýðý daðlar, kimine vuslatýn o ýlýk nefesini üfler. Bana ise, içinde o hüzünlü çocuðu yaþatan dedemi hatýrlatýr... |
|
349
|
|
|
|
Daha içeri girmeden sokak kapýsýndan baðýrdým. Baba anne bana biraz süt versene diye |
|
350
|
|
|
|
Kumkapý' nýn Arnavut kaldýrým taþlarý buz tutmaya baþlamýþtý... Hava soðuktu... Seyrek, küçücük ve titrek kar taneleri, kardan çok kýraðý parçacýklarýna benziyor ve yere düþmek istemiyor gibi yatay hareketler yaparak dans ediyorlardý.. .Sýra sýra mekanlardan klarnet ve akardiyon sesleri yükselmeye baþlamýþ, ortalýða yoðun bir anason, balýk, kebap, baharat gibi onlarca çeþniden buram buram kokular yayýlýyordu... Kumkapý gene bir haftasonu müdavimlerini aðýrlamaya hazýrlýklýydý... Her bir iþyerinin önünden geçerken temiz giyimli delikanlýlar davranýþlarýyla, ' Baþýmýzýn üstünde yeriniz var, dercesine içeri buyur ediyor ve bir çalýþaný, ortaðý ve ya sahibi olduklarý dükkanlarýyla gurur duyduklarýný belli ederek özgüvenlerini ortaya koyuyorlar ve özgüven aþýlýyorlardý gelip geçenlere... |
|
351
|
|
|
|
Aðlýyordu sahibesi hýçkýrýklarla kuþ anlamýþ gibi konuverdi sahibinin omuzuna gözlerinden akan yaþlarý içiyordu |
|
352
|
|
|
|
Evlerimize gitmek için hepimiz ayrý ayrý otobüs duraklarýmýza yönelirken bile bunu konuþuyorduk. Bu arada ne kadar dolaþtýðýmýzý kestiremiyorum, ama þundan eminim ki; yorgunluktan ölüyordum!
|
|
353
|
|
|
|
Orta boylarda, boynu boðazý birleþmiþ halde, oldukça besili cüssesiyle deliliðinin yaydýðý korkuyu birkaç katlayacak bir görüntü sergiliyordu. Taþý sýksa suyunu çýkaracak gücü kuvvete sahipti. |
|
354
|
|
|
|
Ýnsanlarý tanýmadan görmeden ne olduklarýný nasýl olduklarýný bilemeyiz ve ön yargýlarýmýzdan kurtulmanýn tek yolu bence önyargýlý olduðumuz insanlardan insanlýk öðrenmektir .. |
|
355
|
|
|
|
Ýnsan unsuru mesafe alýrken inanýlmaz hatalar yapýyor.
Terörün tohumlarýný eken bu hatalardýr. Terörün sonu
gelecektir. Yeter ki insan üstüne oynanan oyunlarda
Ülke adaleti hata yapmasýn. Saygýlar. |
|
356
|
|
|
|
Ne mutlu, bulutsuz , güneþli bir yaz sabahý ardýn dan gelen günün ve akþam üstlerinin keyfini yaþayanlara..
|
|
357
|
|
|
|
"Orada, bir kýzýn durmuþ,hayatýnýn filmini çektiðinden haberi olmayan adam, yine kafasý önünde kalkardý aðýr aðýr ve kasaya doðru giderdi her gün yaptýðý gibi. O kalkar kalkmaz masayý temizleyip küllüðünü boþaltmak için yönelirdim kalktýðý yere. Her gün sayardým yine üþenmeden küllükteki sigara izmaritlerini. Biir,ikii,..." |
|
358
|
|
|
|
“Þimdi Gölyeri,Kuruhüyük kaldý mý?” demiþtim bir yazýmda. |
|
359
|
|
|
|
Onu gördüðümde parkýn bir köþesinde bankta, ellerini yüzüne koymuþ kara kara düþünüyordu. |
|
360
|
|
|
|
"Ýlk günden ayný sýralarý paylaþarak baþladý lise hayatýmýz. Her yeni þeyi beraber gördük, yaþadýk. Umarým hep bu þekilde de devam eder hayatýmýz, beraberce." |
|
|
|