• ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel |
161
|
|
|
|
öyle þeyler giriyorki insanýn hayatýna zaman zaman; elde tutmak, dilde tutmak, gönülde tutmak öyle zorki ;
zoru baþaran insanlara ithaf olunur. |
|
162
|
|
|
|
-Peki, bütün mürþitler ayný gizli bilgilere mi sahiptirler. Müritlerine aktardýklarý birbirinin benzeri bilgiler midir?
-Bir tane öðreti yok ki, aktarýlan sabit, belli bir bilgi olsun. Çok sayýda öðreti var; bu geçmiþte de böyle idi bu gün de… Müritlere aktarýlan bilgi, diðer insanlardan gizlenen bilgi ya da ezoterizm dediðimiz zaman daha kapsamlý bir konunun içinde buluruz kendimizi. O takdirde mesela bir Yahudi gizemciliði olaral kabul edilen Kabbala’yý , Eski Türkler’deki Þamanizm inancýný hatta Masonluk’u bile bu kapsamda düþünebiliriz. |
|
163
|
|
164
|
|
|
|
Dünyayý özleyebilmekle baþlayacak her þey. |
|
165
|
|
|
|
her duruþun bir estetiði var |
|
166
|
|
|
|
Deri kaplý ince lacivert kitap,
söylediklerinin hepsi doðru ama yeter artýk, konuþma, sus. |
|
167
|
|
|
|
''Gelmez o, gideli çok oldu’’ diyor. Sonra sesinde garip bir alay ''gelse de aþktan ölmez o’’ diyor. |
|
168
|
|
|
|
Bir amelenin karýncavari hayatýnýn yalnýzca bir gününe tanýk olmak için... |
|
169
|
|
|
|
gözlerime çarpan sinekler, |
|
170
|
|
171
|
|
|
|
"danset benimle ey kurulu olana karþý gelen kurumsallýk" |
|
172
|
|
|
|
Kan içinde önlüðün yok üstünde o böbürlenmiþ halin de yok doðal olarak siyah bir gömlek altýnda kareli bir etek üzerine bir damla kahve damlamýþ...
|
|
173
|
|
|
|
...
Sadece kendini tatmin deðildi sorun. Sorun þuydu; Tahttan indirildi! Tahttan o kadar hýzlý düþtü ve caný o kadar çok yandý ki.. Tahtýn bu kadar yüksekte olduðunu farketmemiþti bile.. |
|
174
|
|
|
|
"O gün, tüm zamanlardan farklýydý gözlerinin rengi.Yaðmurdan ýslanmýþ bir aðaç gövdesi gibi, rengi koyulaþtýkça koyulaþtý!Islandýkça taþtý gözleri, taþmadan derinleþti.Derinleþtikçe derinleþti! Ýki dipsiz kuyu gibi gözleri , git gide ,belirsizleþti.Ýki kalýn çizgi halinde gözleri,gitti..." |
|
175
|
|
|
|
....Korku insaný öldürür mü dersiniz? Kalbinin bundan daha hýzlý çarpamayacaðýna emindi. Ölümü o anda hissettiði dehþete tercih edeceði geliyordu neredeyse. "O da bunun gibi karanlýk olsa gerek." diye düþünüyordu. "Ama; sýcak, güvenli ve mutluluk dolu hiç |
|
176
|
|
|
|
Ýnsanlýðýn en anlamsýz anlam yüklemesi zaten, havada bir parça güneþ ve ucundan mavilik gördü müydü, öten her kuþun mutlu olduðunu varsaymasý.. saka kuþlarý dahil… |
|
177
|
|
|
|
bir haykýrýþ olsa rüzgara yazsa adýný rüzgar onu fizana götürse. |
|
178
|
|
|
|
edyeyi koþar adým sürüp beni röntgen odasýna götürdüler. Görevli dýþarý çýkýp giysilerimi çýkarmama istedi. Kýpýrdanamadýðýmý görünce koþarak dýþarý çýktý. Hacer’i çaðýrýp geldi. O canýmý yakmadan fistanýmý yukarýya sýyýrdý. Ýç dizliðim ortaya çýkýnca ödüm koptu. Ömrüm boyunca bir baþkasýnýn önünde soyunmadým ben. Üstelik korkudan biraz altýma da kaçýrmýþtým. Islaklýk çoktan geçip gitmiþ ama renginden anlaþýlýr. |
|
179
|
|
|
|
Ýki kiþi bazen konuþur, iki kiþi genellikle konuþur, iki kiþi bazen susar. Hem de konuþmaya susar bazen... Belki bunlar sadece kelime oyunudur, gider sadece su içer bunun üzerine ve susuzluðunu giderir. Kim bilir!.. |
|
180
|
|
|
|
Yerinde yiyene kadar ben de bilmiyordum... |
|