• ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Anadolu Kültürü |
21
|
|
|
|
Filiz Kýrbaþoðlu, eserin önsözünde “Erzincan Üniversitesi’ne geçeceðim zaman, Erzincan’da yaþayan Alevilerle ilgili bir çalýþma olmadýðýný görünce bu kitabý hazýrlamaya karar verdim.
Alevilikle ilgili bir çalýþma yapmak istememin en büyük sebebi ise Aleviliðin eski Türk kültürünün izlerini taþýdýðýna olan inancýmdý. Bu çalýþmamla hem bu izleri sürmeyi; hem de Erzincan’da yaþayan Alevileri, yakýndan tanýyýp bilim dünyasýna tanýtmayý amaçlýyordum.
Erzincan’daki Alevilerin inanç sistemleri nasýldýr? Nasýl ibadet eder, günlük hayatlarýný nasýl yaþarlar? Gelenekleri, duygularý, düþünceleri ne þekildedir? Hazýrlanan bu kitabýn bütün bu konulara ýþýk tutmasýna çalýþýlmýþtýr.”diyor. |
|
22
|
|
|
|
Türküler, kimi zaman sevdamýz oldu, kimi zamanda hasretimiz. Türk milleti olarak hislerimizi en iyi türkülerde anlattýk biz. |
|
23
|
|
|
|
yaðmur çiselerken, güneþ; taþý topraðý, aðacý otu, çatýyý bacayý, ýrmaðý tepeyi, böceði kuzuyu çimeni avuyu velhasýl yaylayý koyulaþan kýzýla boyuyordu. sonra kurþuni bir þal olup daðlarý, ormanlarý örtüyordu. |
|
24
|
|
|
|
Kayseri/Develi-çadýryeri (Gezbel )köyü aðýt geleneði ve aðýtçý kadýnlar |
|
25
|
|
|
|
Üzerinde yaþadýðýmýz toprak sadece basýp geçtiðimiz zeminin tarifinden ibaret deðildir. Toprak insan dâhil birçok canlýnýn hayat bulduðu, hayatýný sürdürdüðü baþlý baþýna bir gizemler yumaðýdýr... |
|
26
|
|
|
|
Trabzon deyince öncelikle akla kültür, sanat, edebiyat ve futbol gelir. Trabzon deyince deniz, bir tabloyu andýran doða ve emsalsiz yaylalar gözümüzün önünde canlanýr. Oysa Trabzon’un sadece doðasý deðil, dinî ilimleri gelecek nesillere aktaran hocalarý da meþhurdur. Zira bu þehrin birbirinden deðerli ilmî þahsiyetleri de zihinlere kazýnmýþtýr. Özellikle Of deyince akla medreseler ve o eðitim yuvalarýnda karþýlýksýz hizmet veren birbirinden kýymetli hocalar gelmektedir. Bu yörenin donanýmlý hocalarý büyük gayretler göstererek dine ve ilme hizmet etmiþlerdir. Onun içindir ki Of deyince derin hocalarýn hatýra gelmesi boþuna deðildir. Bu bereketli vadiden yayýlan dinî ilimler, ülkemizin deðiþik yörelerinde yanký bulmuþtur.
|
|
27
|
|
|
|
Birkaç yüz metre sonra aðaçlar arasýndan çitlerle yapýlmýþ, belki de kerpiç olan yan yana birkaç evin önüne geliyoruz. Dýþarýda 3 genç sohbet ediyor. Hepsi de yaðýz, çekik gözlü. Bakýnca “Bunlar Yozculardan” dememek elde deðil. Yüzleri kendilerini ele veriyor çünkü.
Duruyoruz. Ben kendimi tanýtýyorum. Gençlerde bir sevinç beliriyor. Yabancý deðiller, hepsi akraba. Amcamýn oðlunun çocuklarý. Bize göre dördüncü veya beþinci nesil. |
|
28
|
|
|
|
Kim ne derse desin, bir çocuðun ilkokulu aile otaðýdýr. Baþöðretmenleri de anne ve babasýdýr. Yaþadýðý ve yaþayacaðý o bir tek hayatýn ilk dersini anne ve babadan alýr çocuk. Daha ilk ders isimlerle baþlar. Çocuk ismini ve ondaki derin anlamý hemen öðrenmelidir. Mesela Hatice, erken doðandýr, Zeynep güldür. Mehmed, Muhammed’dir ve övülmüþtür, emindir… Her çocuk, ismindeki gizli anlamý taþýr gülüþünde, yürüyüþünde, halinde ve kalinde. Bu arada çaðýmýz, yeni isimleri de yakýþtýrýr çocuklara: Yüksel, Devrim, Önder, gibi. Çaðýn duygularýyla, çaðýn alýþkanlýklarýyla isimleniverir çocuklar. Her yaþanýlan çað, çocukluða yeni bir biçim çizer. |
|
29
|
|
|
|
Köylü kadýnlarý yazdým iþte, çocukken ahdetmiþtim. Bir gün büyürsem ve ellerim kalem tutarsa onlarý yazacaðým anlatacaðým diye…
Kadýnlar dediniz de...
|
|
30
|
|
|
|
Mudurnu'dan iki kadýnýn yöresel aðýzla sohbeti...... |
|
31
|
|
|
|
sadece veteriner gibi hayvanlarý deðil, ayný zamanda insanýn baþýna gelen hastalýklarý da, bir “þaman” gibi tedavi ederdi. bir cilt hastalýðý vardý ki, onu mutlaka tedavi ederdi. siðil(temro) olarak bilinen; insanýn elinde, ayaðýnda, yüzünde çýkan bu hastalýðý tedavi etmede bir numaraydý... |
|
32
|
|
|
|
“karadeniz hýrçýn kýz
al bizi kollaruna
çalkala dalga dalga
köpük köpük yakamoz
ayça dudaklaruna
deðsin dudaklarumuz”
|
|
33
|
|
|
|
sözlükler ‘deðirmen’i; “öðüten araç veya alet, içinde öðütme iþi yapýlan yer” olarak tanýmlar. deðirmen ( tegirmen); gök anlamýna gelen; tengri, tegri, tegir kelimeleriyle ayný kökten gelir. deðirmenler tahýlý ezerek ‘un’ veya ‘yarma’ haline getirir. |
|
34
|
|
|
|
Çocuklar tüm toplumlarýn bekasýdýr. Toplumlarýn saðlýklý bir þekilde devamýnýn saðlanabilmesi için çocuklarýn dini, milli, ahlaki ve kültürel duygularla yetiþtirilmesi elzemdir. Çocuklarýn yetiþtirilmesi ve terbiyesi için sadece ailenin, sosyal çevrenin, toplumun ve eðitim kurumlarýnýn katkýsý yeterli deðildir. Çocuklarýn fiziksel, zihinsel ve ahlaki geliþimlerinde oynadýklarý oyunlar çok önemli bir yer tutar |
|
35
|
|
|
|
Halk için begin çok seçkin olmasý gerek
Gönlü, dili dürüst, huyunun da seçkin olmasý gerek..
|
|
36
|
|
|
|
yazlarý perþembe yaylasýna göç ederdik. babam kahveciydi. çevrük yakýnýnda yolun altýnda, tek odalý ahþap bir evimiz vardý. o evde açtýk gözlerimizi gökyüzüne. topraðýnda belendik. havasýný soluduk. soðuk suyunu yudumladýk. |
|
37
|
|
|
|
Hz.Mevlânâ'nýn torunu Ulu Ârif Çelebi'nin mürîdlerinden bir hanýmýn hayat hikayesi. Mevlânâ'dan feyz almýþ bu deðerli haným, Mevlânâ'nýn vefatýndan sonra da, Ulu Ârif Çelebi'ye mürîdlik etmiþtir. |
|
38
|
|
|
|
Bir sinek bir kartalý salladý vurdu yere
Yalan deðil gerçektir ben de gördÜm tozunu.
Çýktým erik dalýna anda yedim üzümü
Bostan ýssý bakýyýp der ne yersin kozumu. |
|
39
|
|
|
|
Bir kez daha vuslata kucak açmýþtýk. Murat Arýcý’nýn deyimiyle “Vuslatýn ateþini beþinci kez yakmýþtýk” Aradan bunca yýl geçmesine raðmen o sevgi, o dostluk, o kardeþlik duygularý hala canlýlýðýný koruyordu. Herkeste bir heyecan vardý. Bunu görebiliyorduk.
Bu sene ilk kez katýlanlar oldu. Sýnýfýmýzýn kurmaylarýndan kabul edilen Mesut Akben bunlardan biriydi. 5 yýl sonra ilk defa buluþmaya geliyordu. Ertesi gün de Yakup Yayla eþiyle birlikte katýldý bizlere… |
|
40
|
|
|
|
Nogay edebiyatýndaki Ertengiler, Türk edebiyatýndaki masal ve efsanelere denk düþmektedir. Ertengilerdeki kahramanlar ve anlatýlanlar bazen gerçeküstü güçlere sahip ve hayal mahsulü kiþiler olabilecekleri gibi ayný zamanda, geçmiþte yaþanan gerçek olaylarýn ve gerçek kiþilerin, zaman içerisinde halk arasýnda efsanevi güçlerle donatýlarak , dilden dile anlatýmý ile bu günkü Ertengilere dönüþmüþlerdir |
|